YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: "ÖZÜRLER UTANÇTAN GELMEZ"

Start from the beginning
                                    

"Rahatına bak." dedi ve mutfağa doğru yöneldi Lale Hanım. Kulaklığını da takıp leğenin içindeki bezi sıkmaya başlamasıyla merdivenleri çıkmaya başladım.

Ulaş Eroltu'nun odasının yerini bildiğimden direk olarak ikinci kapıya yöneldim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde ise beklemediğim bir şeyle karşılaştım. Caelo tam olarak Lale Hanım'ın söylediği gibi Ulaş Eroltu'nun odasındaydı. Oda temizlenmişti, tertemiz olan parkelerden, ışıldayan camdan, derli toplu olan odadan bu çok fazla belli oluyordu. Caelo Ulaş Eroltu'nun yatağının üzerinde uyuyordu. Asıl şaşırtıcı olan, Ulaş Eroltu'nun da o yatağın üzerinde uyuyor olmasıydı.

Lale Hanım bana onun evde olduğunu söylememişti.

Caelo aslında tam olarak yatakta uyuyor sayılmazdı, Ulaş Eroltu'nun üzerinde çıkmıştı, onun boynuna, çenesinin altına girmiş ve boylu boyuna uzanmıştı.Jilet gibi düzeltilmiş yorganın üzerinde uyuyorlardı ve Ulaş Eroltu'nun kırmış olduğu sol bacağına, sola çevirdiği başına bakılırsa kımıldamamak için çok çaba sarf etmişti. Üzerinde beyaz bir sporcu atleti vardı, aslında var ile yok arası bir şeydi. Kısa bir şort giymişti, açık cama rağmen üşüyor gibi durmuyordu. Kapının eşiğinden onlara bakarken ne yapmam gerektiğini düşündüm. Geri çıkabilir, eve dönebilirdim. Fakat bu başka bir gün Ulaş Eroltu ile yüz yüze gelmeme neden olabilirdi. Şimdi Caelo'yu gizlice alıp çıkabilirdim, uyansa bile uyku sersemi olurdu, sinirlerimi normal halinde bozduğu kadar bozamazdı.

Kararımı verip yavaşça odaya girdim ve kapıyı sessizce ardımdan kapattım. Çantamı çıkarıp kapının yanına bıraktım rahat hareket etmek için. Gözlerim odada gezindiğinde taşıma sepetinin Lale Hanım'ın söylediği gibi pencerenin orada durduğunu gördüm. Omuzlarımı yukarı aşağı hareket ettirip yatağa yaklaştım. Ulaş Eroltu'nun saçları ilk defa elektriklenmiş gibi durmuyordu, büyük ihtimalle banyo yapmıştı, kaşlarına kadar gelen saçları ıslaktı çünkü. Elimden geldiğince sessiz bir şekilde nefes alarak kollarımı öne doğru uzattım. Boylu boyunca uyuyan minik kediciğimi almak için uzandım ve yavaşça parmaklarımı ona doladım. Parmaklarımı minik bacaklarından geçirip onu yukarıya kaldırdım. Önce biraz huzursuzlandı ama sonra yüksek bir sesle ciyakladı. Hemen onu göğsüme koyup sarmaladım, susması için okşamaya başladım ama büyük ihtimalle hala yarı uyur bir halde olduğundan ciyaklamaya başladı.

Onun sesiyle ise Ulaş Eroltu uykusundan uyandı. İlk önce neler olduğunu anlayamadı büyük ihtimalle çünkü gözlerini açıp anlamsız anlamsız tavana baktı. Sonra Caelo yeniden ciyakladı ve anında yatakta zıpladı, ben kaçmaya yeltenince uzanıp beni sırtımdan tuttu. Ufak bir çığlık atarken arkaya doğru çekildim ve kendimi yatağın üzerinde esir alınmış bir şekilde buldum. Beni kendisine doğru çekmiş ve kaçmamam için sıkıca sarmıştı. O beni sıkarken bende istemsiz bir şekilde Caelo'yu sıkıyordum.

Caelo yeniden ciyaklayınca Ulaş Eroltu kollarını gevşetti ve benim de boşluğa düşmemle kedicik kollarımın arasından kaçıp yatağın üzerine çıktı. "Ne yaptığını sanıyorsun?" diye sordu bir anda Ulaş Eroltu sert ses tonuyla. Serbest kalmamla ayaklandım ve yatağa döndüm suratımı Ulaş Eroltu'ya döndüm. Yüzünden belli bir uyku sersemliği vardı ama gözleri cin gibi bakıyordu. Beni görünce biraz olsun yumuşadı. Caelo yatakta durmuş, kendini yorgana yapıştırmıştı, tüylerini kabarmıştı, beni büyük ihtimalle düşman sanmıştı. "Kedi kaçakçılığına mı başladın?"

Dümdüz bir şekilde ona baktım. "Hayır." Caelo'ya uzandım ama kedi hemencecik kaçıp Ulaş Eroltu'nun üzerine çıktı. Ben şaşkınlıkla Caelo'ya bakarken küçük kedi kuyruğunu etrafına sardı ve bana tip tip bakmaya başladı.

"Kedime büyü filan mı yapıyorsun sen?"

"Tabii ki hayır." Uzunca esnedi. "Peki sen? Sapıklığa mı başladın? Odamda ne işin var?"

BULUTLAR DA AĞLARWhere stories live. Discover now