36.Bölüm ❄ Tuhaf Not

En başından başla
                                    

Kyron çenesini kaldırdı. Verecek bir cevabı olmadığı, gözlerinden anlaşılıyordu.

Yüz ifadesini düzeltti, değiştirdi. Mutlu gibi görünmeye çalışarak ayağa kalktı. Boğazını temizledi ve Alina'ya elini uzattı. "Gel, sana dövüşmeyi öğreteceğim."

Alina şaşırmıştı. Dövüşmek?

Kaşlarını çatarak bir yüzüne, bir de uzattığı eline baktı. "Ben zaten dövüşmeyi biliyorum," dedi.

Kyron sinir bozucu bir halde, ukalaca güldü. "Biliyorsun?" Ardından kahkaha attı. "Hadi canım!"

Alina sinirlenmiş gibi yaptı. Yüzünü astı ve bakışlarını kaçırdı. "Babam bana öğretirdi."

"Ama onlar işe yaramaz, Alina. Sana, kendini savunabileceğin bir şeyler öğreteceğim." Yüzünden sırıtışı silinmemişti. Tanrı adına, gülerken çok güzel oluyordu.

Alina pes ederek ayağa kalktı. Gözlerini devirdi. "Peki."

"Ukalalık yapma."

"Asıl sen ukalalık yapıyorsun."

"Beceremediğin halde beceriyormuş gibi davranıyorsun ve bunu sana söylediğimde sinirleniyorsun."

Alina kaşlarını kaldırarak ona baktı. Omuz silkti. "İyi. Öyleyse öğret."

Kyron gülümsedi. "Hazır mısın?"

Alina'nın üzerinde pantolon ve deri bir tunik vardı. Bunlarla rahat hareket edebilirdi. Başını onaylarcasına salladı.

"Önce," dedi Kyron, "biri sana yumruk attığında ne yapman gerektiğini göstereceğim."

Ah, bu belki işe yarayabilirdi.

Kyron, "Hadi, bana yumruk at," dedi. Alina tuhaf bir şekilde ona baktıktan sonra halsize ve yavaşça yumruğunu ona doğrulttu. Kyron, ona değmemiş olan yumruğa baktı. "Bu mu?"

Alina, "Bu," diyerek onay verdi. "Ne yapmamı bekliyordun? Yorgunum," diye ekledi.

"Öyleyse yorgunluğunu üzerinden at."

"Görünüşe göre sen çok enerjiksin."

"Hayır, bana kalsa şuracıkta uyuyabilirim. Her şey senin için." Kyron bilmişçe baktı. "Şu ana kadar birçok vaka atlattık. Bunlara karşı tek yaptığın şey teslim olmaktı. Kendini savunmanı istiyorum."

"Sen beni savunamaz mısın? Bu çok yorucu..."

"Her zaman savunamam."

"Öyle mi?" dedi Alina. "Şimdi sana yumruk atacağım." Derin bir nefes alıp enerjisini topladı. Ardından elini sımsıkı bir yumruk yapıp ona sertçe savurdu. Yumruğunun, Kyron'un çenesiyle buluşmasını beklerken, bileğini tutan şey onu durdurdu. O daha ne olduğunu anlamadan bileği büküldü; kendisi arkaya dönmek zorunda kaldı ve tamamen savunmasız bir şekilde bırakıldı.

Kurtulmak için verdiği çabalar tamamen anlamsızdı. Başını arkaya çevirerek Kyron'a kötü bir bakış attı. "Beni artık bırakacak mısın? Sinirlerim bozuluyor."

Kyron onu bıraktığında Alina ona döndü. Kyron'un yüzünde bir sırıtış vardı.

"Nasıl yaptın bunu? Çok pratiksin."

Kyron, "Öğretmemi mi istiyorsun?" diye sordu.

"Evet."

Kyron, gevşekçe yumruk yapılmış elini Alina'ya doğrulttu. "Biri sana yumruk atmaya çalıştığında, sana yumruk atmaya çalıştığını anlamalısın. Kendini ayaklardan ve tavrından belli eder. Benim sana yaptığım hareket çok üst seviyedeydi. Şimdilik sadece kaçınsan yeter." Eli hâlâ Alina'nın gözünün önündeydi. "Biri sana yumruk atmaya çalıştığında, tek yapman gereken şey eğilmek, çömelmek. Ama bunu çok hızlı bir şekilde yapman gerekir. Eğer bunu yapmazsan yumruğu yersin ve ağzın burnun dağılır. Yüzün ve zihnin de buna çok müsait." Gülmemek için kendini zor tuttuğu aşikârdı.

Şafağın AnısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin