57."bölüm;hint kumaşı!"

15.9K 977 533
                                    

 
Keyifli okumalar



Multi Hasan&Elçin'e gelsin...

"ÇARE"

Sessizliğin içinde derin düşüncelere kapılan Hasan,hasteneden çıkıp evine gelmişti.Annesi etrafında dört dolanıp oğluna olabildiğince iyi bakmaya çalışırken  çıplak sırtındaki sarılı yaralara baktıkça içi sızlıyordu.

Hava oldukça sıcak olduğu için üzerine birşey giymeden yaslanmış vaziyette yatakta istirahat eden Hasan,gözlerini kapatmış,olanları kendi içindeki sessizlikte yenmeye  çalışıyordu. 

Elinde çorba tepsisi ile içeri giren Kader hanım,"sana kemik suyuna çorba yaptım,şifa olsun inşallah."diyerek,Hasan'ın yanına oturdu.

Gözlerini aralayan Hasan,başını kaldırarak annesine baktı.annesinin dizlerinde ki tepsiye uzanarak kendi kucağına çekti.Kaşığa uzanıp parmakları arasına aldığında"ben yedirseydim oğlum."diyen kadına;"içerim ben."diyerek ilk yudumu dudaklarının arasına aldı. Aldı ama ne ağzının tadı nede gönlünün huzuru vardı. Dalgın gözleri,solmuş ten rengi ile oldukça bedbaht görünen Hasan'a üzgün gözlerle bakan Kader hanım;"yaşıyorsun ya oğlum,yüzüme bakmasan da mutluyum ben."diyerek yutkundu. 

Hasan karıştırdığı kasedeki  çorbadan bir kaşık daha alarak susmaya devam etti.

"Tamam konuşma,bakma ananın yüzüne!"dediğinde Hasan iki kaşık aldığı kasenin olduğu tepsiye sertçe kaşığını çarparak bıraktı. Başı eğik konuşmuyordu.

Asıl,öfkesi kızgınlığı kendisineydi. Annesinin yüzüne ne yüzle bakacaktı ki ondan başka kimsesi yoktu,annesinin ona Ne kadar ihtiyacı varsa onunda annesine tutunmaya o kadar ihtiyacı vardı. Elçin için attığı bütün adımların boşa olduğunu bile bile annesinin yüzüne nasıl bakardı ki!

Kader hanım,oğlunun yüzüne bakmamasına daha fazla dayanamayarak,oturduğu yerden kalkarak;"Tamam oğlum kızma,cahilim ben konuşuyorum densiz densiz,sen çorbanı iç!"diyerek saklamadığı göz yaşları ile odadan çıktı.

Çare yoktu bazen,yakamıza yapışan ve sıkı sıkı tutunan duygunun adı çaresizlik olduğunda kalp daha hızlı atarken,aldığın nefes  genzini yakıyor,bütün eklemlerinin  uyuştururken aynı hızla atmaya devam eden kalbini büyük bir el sıkıyormuş gibi nefesi kesildiğinde çiğerinden çıkan his nefes hissi değilde sıkmış bir duygunun çığlığı olduğunda Avazın çıktığı gibi bağırdığını sadece kulakların duymaz!

Hasan önündeki tepsiyi kaldırıp duvara vurduğunda  attığı çığlık tamda buydu,içine sıkışan duyguya bedeninin-kalbinin-verdiği tepkiydi. Neden bu kadar herşey zor olmak zorundaydı ki!

Ellerini başının arasına alıp gözlerini kapattığında bir çare gelmeyişi daha da sinirlenmesine sebep oluyordu.

Yaralı bedeni,kalkıp hesap sormasına,çaresizliğinin karşısına dikilmesine bile izin vermezken,herşey birbirinin sırtına biniyordu.

Elçin'e gitse annesini arkasın da bırakacak kadar vefasız da değildi,annesinde kalıp seviyorum diyip yola çıktığı kızı yarı yolda bırakacak kadar şerefsiz de değildi,kötü olsa sadece kendi nefsi için savaşça mücadelesi daha kolay olacaktı aslında...

Peki tek çare arayanın Hasan'dan başkası olmadığını öğrendiğinde Hasan,yine aynı kalabilecek miydi?

"SÖYLEYEMEDİM"

Elçin büyük bir hevesle döşediği evin mutfağında küçük beyaz masada oturmuş dizini boynuna kadar çekmiş çenesini de yaslayarak çerçeveli camdan dışarı izlerken babası için pişirdiği yemeğin kokusu bütün evi kaplamıştı.

CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(bitti!)Where stories live. Discover now