34.Bölüm ❄ Mektup

Start from the beginning
                                    

Lissa iç çekti. Yüz ifadesi, bir fikri olduğunu ele veriyordu. Omuz silkti. "Aslında var."

Alina gülümsedi; içinde, mutluluğun eseri olan ufak bir kıpırdanma meydana geldi. "Ney? Ney?" diye sordu hızlı bir biçimde.

"Alma'yı Cornia'ya geri yollamayı düşünüyorum. Bu temiz kızın daha fazla pisliğin içine girmesini istemiyorum. Bu sırada senin mektubunu ona veririz. Saraya mektup alış verişi yapan deniz kaptanlarından biri bizim tanıdığımız. Eskiden bizim sürümüzdendi. Şimdilerde ise normal hayat standartlarına göre yaşamayı seçmiş bir adam. Alma ona verir, kaptan da babana ulaştırır."

Alina'nın gülümsemesi genişledi. Beyninde mutluluk şimşekleri çakıyordu. Belki de babası ona cevap bile yollayabilirdi. Babasının bunu isteyeceğini biliyordu ama nasıl yapacağını bilmediğini Alina biliyordu.

Mantıklı düşününce, asla cevap yollayamazdı. Bu da onu küçük çaplı bir hayal kırıklığına uğrattı."Peki ya bu güvenli mi?" diye sordu Alina. "Yani Alma açısından. Onu tehlikeye sokmak istemiyorum."

"Tehlikeli sayılır ama biz her zaman kıçımızı kurtarmayı bilmişizdir. Biz kendimiz için bile tehlike işgal ediyoruz. Sorun olacağını sanmıyorum."

"Kaptan? Ona güvenebilir miyiz?"

"Evet."

Alina'nın içi rahatlamıştı. "Alma, Cornia'ya dönmeyi kabullenecek mi?"

"Kabullenecek. Başka bir şansı yok."

Biraz öteden uyku mahmurluğuyla karışık, boğuk bir kadın sesi geldi: "Benim hakkımda mı konuşuyorsunuz?" Bu Alma'ydı.

Alina yüzünü ona çevirdiğinde, Alma'nın esmer tenli yüzünü gördü. Beline kadar uzanan, dümdüz saçları birbirine girse de düzlüğünden bir şey kaybetmemişti. Kahverengi, çekik gözleri, Alina ve Lissa'nın arasında gelgit yapıyordu.

Lissa kabullenerek başını salladı. "Evet, Alma. Senin hakkında konuşuyorduk. Gel, sana da ne konuştuğumuzu anlatayım."

Alma üzerindeki postu Kyron'un üstüne attı ve ateşin kenarına, Alina'nın soluna geçti. Ağzını eliyle kapayarak esnedikten sonra birkaç dakika ayılmaya bıraktı kendisini. Kafasını toparladığında, "Anlat, dinliyorum," dedi Lissa'ya kibar bir sesle. Bu sırada kemerinden asla çıkarmadığı ufak hançerini çıkarıp yere yamuk daireler kazımaya başladı.

Lissa kararlı bir sesle, "Cornia'ya geri dönüyorsun, Alma," dedi.

Alma şaşırmış gibi görünüyordu. "Nasıl? Neden?"

"Bu konuda itiraz istiyor gibi görünüyor muyum?" diye sordu Lissa.

Alina ise suspus olmuş, ketum bir şekilde onların konuşmasını izliyordu.

Alma, "Neden dönüyorum ki?" dedi isyankâr bir sesle.

"Cornia'da yapılacak işlerin var. Ayrıca maceramıza yeterince ortak oldun. Başın belaya girmeden önce git."

Alma iç geçirdi ve başını salladı. "Peki, gideceğim."

Lissa, Alina'nın elinden mektubu çekip alınca Alina irkildi. Lissa, "Bu mektubu Kaptan Facrak'a ver, Facrak da krala ulaştırsın," dedi.

Alma başını tekrar salladı. İnce, pembe dudaklarını ağzının içine alıp ıslattıktan sonra geri bıraktı. "Alina'nın babasına yazdığı mektup mu bu?"

Alina, "Evet," diye mırıldandı.

"İçinde şüphe uyandıracak bir şey yok, değil mi?"

"Hayır, yok. Sadece güvende olduğumdan, yakın tarihte döneceğimden bahsettim."

Alma ince kaşlarından birini kaldırdı. "Umarım dönebilirsin."

Lissa, "Umarım ama bilemiyorum. Ağabeyimin kararlılığı..." diyerek Alina'yı biraz umutsuz düşürdü.

Alina elini salladı. "Her neyse, bunu düşünmenin zamanı değil," diyerek savuşturdu. Bunu her gece düşünürken, baskısını bir de şimdi üzerinde hissetmek istemiyordu. "Alma ne zaman gidecek?"

"Gitmemi istiyor gibisin," deyip sırıttı Alma.

Alina hemen itiraz etti. "Hayır!" Kaşlarını kaldırdı. "Seni seviyorum, Alma. Neden gitmeni isteyeyim mi? Sadece merak ettim."

"Sakin ol, Rule. Sadece bir şakaydı."

Lissa hızla kalktığında Alina şaşırarak Lissa'nın yüzüne baktı. Lissa zayıf bir kızdı, bu sıralar daha fazla zayıflamış, yanakları bile çökmüştü. Yangın gibi yanan mavi gözlerindeki cesur ve bir şeyler yapacağını ele veren bakışları gördü Alina.

"Ne oldu?"

Lissa omuz silkti. "Babamdan para çalmaya gidiyorum."

Ah, ne diyordu bu? Alina'nın kalbi hızla çarpmaya başladı ve kalbi ısındı. Lissa zarar görebilirdi, bu kadar cesur olmak iyi değildi.

Lissa adımını atıp yürüyeceği sırada Alina hızla kalktı ve onun kolundan tuttu. "Dur, nereye? Lissa, kendine gel."

Alma kalkmış, olanları izliyordu.

Lissa, "Büyütülecek bir şey yok, Myrina. Çok geç olmadan gitmeliyim," dedi. "Uyanmamışlardır. Morhuyd erkekleri uyumayı severler. Örneğini görüyorsun," deyip Kyron'u gösterdi. Kyron, üzerindeki postların içinde kıvrılmış, derin uykusuna devam ediyordu. Lissa, Alina'ya ilk defa şefkatle baktı. Galiba Alina'nın onu gerçekten önemsediğini hissetmişti. Onun elini tuttu ve güven verici bir şekilde Alina'nın gözlerine baktı. "Güven bana Myrina, bir şey olmayacak. Sadece paralarını alıp geleceğim."

"Ama Lissa, onlar, özellikle de baban tehlikeli insanlar. Ya sana zarar verirse?"

Lissa gülümsedi. "Babam belki, ama Maris benim için tehlike işgal etmiyor. Eğer babam bana zarar vermeye kalkışırsa, Maris beni korur. Unuttun mu, ben Maris ile, Kyron gibi değilim."

Alina yüzünü asmaya devam etti ama içi biraz da olsun rahatlamıştı. Gözlerini yere dikti. "Peki."

Lissa gülümsedi. Elini Alina'nın omzuna koydu. Kürklerini giydi ve yayını omzuna atıp sadağını taktı. Kınındaki kılıcıyla hançerini kemerine taktı. "Ben gidiyorum."

"Bekle, Kyron uyanıp seni sorarsa ne diyeceğiz?"

Alma, "Eğer babanın yanına gittiğini duyarsa o da sizi bulur ve olay büyür," dedi.

"Bir yalan uydurun," deyip omuz silkti Lissa. Sarı, dalgalı saçlarını kürkünün içine soktu.

Alma, "Ben de geleyim mi? İster misin?" diye sordu.

"Hayır, beni rahat bırakın, tanrı aşkına. Benim için endişelenmeyi bırakın. Ben ne zaman kendimi kurtaramadım?"

Lissa yürümeye başladığında Alina, "Dikkat et," diye seslendi peşinden. Lissa'nın duyduğundan emindi ama Lissa bir tepki vermedi. Alina onun arkasından, bir şeyler olmaması için dua etti.

 Alina onun arkasından, bir şeyler olmaması için dua etti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Şafağın AnısıWhere stories live. Discover now