30. BÖLÜM "FİNAL" (PART 1)

876 65 56
                                    

Sancılı zamanın sızlayan yarasından akan o kan bizim üzerimize sıçradı. Temizlemeye çalışırken elimle her tarafa bulaştırdım. Zor denilen her şeyi zorlanarak, dişimi sıkarak yaptım.

Önümde bir metre uzunluğunda ki kurdeleye düz ifade ile bakıp elimde ki makasla bekliyordum. Tatlı bir hüzün vardı içimde. Kalbimin ortasında iki mum, yakmasa da sıcaklığını belli ediyordu.

Dudaklarım belli belirsiz yukarı kıvrılırken "Kesebilirsiniz." Cümlesi ile bir çırpıda makasın darbesini vurdum. Büyük bir alkış tufanı koparken önümde ki kocaman yapıya bakarak iç çektim.

Onunla beraber giriştiğimiz bu işi ben tamamladım. Umarım mutlu olmuştur.

Minik tebessüm ile parlayan yazılarda gezindi gözlerim. Gururla baktım.

"Bir okul yaptırmaya karar verdim," dedi bir anda. "Yatakhaneleriyle, sınıflarıyla birlikte olan bir okul."

Koltuktan hemen kalkıp masanın önünde ki sandalyeye hızla oturup fikrini dikkatle dinledim. "Cidden mi?"

Düz düz baktı. "Yok, dalga geçiyordum. Hadi çık odadan." Dediğin de ağzım yere düşecek sandım. Suratım buruşurken sabır dilenip tekrar anlatmaya başladı. "Bu okul diğer eğitim veren yerlerden farklı olacak. Biz yetiştirip iş sahibi edeceğiz. Belirli yaşlarda ki bütün çocukları alıp eğitim vereceğiz bizim gözetimimiz ve himayemiz altında olacaklar. Ayrım olmadan, para olmadan. Şimdilik belirli bir bütçeyle açıp ileri de yardım ve bağış toplama kampanyası yapacağız. Aslında benim param hayli hayli yeter ama madem sen paranı iyi bir yerde kullanmak istiyorsun istersen böyle bir şey yapabiliriz?"

ASYA YAVUZ KARASU YURDU...

Tam üç sene. Onlarsız, sessiz adam ve annemsiz. Çok zor oldu toparlanmam, canım çok yandı. Ben yanarken herkesi yaktım.

Herşey o kadar hızlı gelişiyordu ki artık hangi konumda olduğuma bile şaşırıyordum.

Alkışlar kesildi ve bütün tebrikler sıraya dizildi. Betül olmasa bu işlerin içinden çıkamazdım, annemden sonra onun toparlanması benden uzun sürdü. Giray amca'nın yaptıklarını hatırlayınca yüzümde ki gülümseme bir kat daha artıyordu. Sırf o mutlu olsun diye adamın palyaço olmadığı kalmıştı fakat o da acısını sıyırdı ve bu projede bana canı gönülden yardım etti.

Bütün tebrikleri kabul ettiğim de elimin uyuştuğunu hissettim ama hâlâ bir kaç kişi daha vardı.

Güneşin yakıcı havasıyla alnımda ki boncuk boncuk terler yavaşça yanaklarıma süzüldü, elimin tersiyle sildim.

Herkes bu projenin ne kadar faydalı olduğundan bahsediyor bazı iş adamları ise kendilerinin de böyle bir projede bulunup imajını gösterişe sunmak istiyordu. Göz devirdiğimi görmesinler diye arkamı döndüğüm de asistanımın bana doğru hızla adımladığını gördüm. Elimde ki dosyayı diğer elime aldım ve terleyen ayamı eteğime sildim. Artık iş kadını imajı takıldığım için annem gibi olmuştum.

Sarı saçları güneşte parlayan kız kahve gözlerini bana dikerek gülümsedi. "Beliz Hanım, öğleden sonra beşe randevunuz var." Kolunda ki saate baktı. "Bir buçuk saat kaldı, trafik çok yoğunmuş. Gidelim isterseniz?"

"Ne randevusu Suna?" Dedim resmiyet akan bir sesle.

"Doğum günü." Demesiyle gözlerim kocaman açıldı. Hafızam giderek zayıflıyor Suna ise sürekli beynimi tazeliyordu.

BELİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin