1.BÖLÜM:"BELİZ"

3.3K 215 240
                                    

Beliz...

İsmim Beliz Karahanlı.

Bana verilen bir damga, acı halkası. İsmimi annemin verdiğini biliyorum, boş yere vermemiş bu ismi. 'Beliz' demek, belirgin iz demek.

Ben de annemin hayatında belirgin bir izdim, hiç geçmeyecek bir iz. Hayatını mahveden bir iz.

 Bu ismi seçmesinin sebebi benim yüzümden ilk aşkı, kocası, hayatımın adamı dediği kişinin terk etmesi. Babam beni istemedi. Şimdi diyeceksiniz o zaman annen seni tercih etmiş, seni istemiş.

Buna verecek en kesin cevabım, hayır, olurdu.

Annem beni istediği için doğurmadı, yani bana lanse ettiği davranış bu yönde. Annem beni fark ettiğinde kürtaj zamanını az bir farkla geçtiği için hiç bir hastane, hiç bir doktor annemi kürtaj etmemişti. Bunu da öğrenen babam, annemi terk etmiş.

Arada aklıma gelen bir soru var, madem birbirlerini ölecek kadar seviyorlardı, benim için mi terk etmişti babam, anne mi?

Önceden annemin beni umursamamasına üzülür, çokça düşünürdüm fakat bu karmaşanın içinde yaşarken hissizleşiyordu insan.

Şu an lise üçe gidiyordum, onca yıl geçen her bir anıda yalnızdım ben. Mesela bisiklet sürmeyi bilmiyorum, saç örmesini çok acemice yapıyorum, annemden izinsiz makyaj malzemelerini kullandığım da aldığım tepki azarlanma değildi, boş bir bakış ve hizmetçiye verilen hissiz bir emir. 'Beliz'in yüzünü yıka.' Korktuğum da anneme sarılamadım, evde annemin hizmetçi diye tabir ettiği kişilere sarıldım.

Annem olmasalar da beni sevdiklerini hissediyordum. Fakat içimi en çok acıtan ilk regl günümdü. Evde ki ablaların birine yine hissiz bir emir verdi. 'Şu şeyleri öğretin, Beliz'e. Artık annemin varlığı ve yokluğunu fark etmiyordum, ama onu sevmediğim yalanını atamazdım. Seviyordum onu, sonuçta annemdi.

Aileden kalan mirasla annem şirket başına geçmiş, hayatını kariyerine adamıştı. Benim de bütün ihtiyaçlarımı fazlasıyla karşılayacak bir hesaba aylık yatan parayla ödüllendiriyordu.

Para isteyen kimdi peki?

Özel okulda lise üçün son günüydü. Bütün öğrencilerde aynı telaş vardı. Yıl sonu partisi...

Bu okulda arkadaşım yoktu, yaşadığım olaylardan arkadaş edinmediğim gibi bir saçmalık belirlemedim hayatımda. Arkadaşlarım vardı, sadece yaşıt arkadaşlarım yoktu. Hepsi benden büyüktü, olgun insanlarla daha iyi anlaştığım için arkadaşlarımın yaşları hep benden fazlaydı yirmi beş yaşında da vardı, otuz yaşında da ama yaş sınırım otuzdu, çünkü belirli bir yaşı geçen kadınlar artık olgunluğu geçmiş ölüm yaşını bekliyorlar.

Önümde ki kahveden bir yudum aldım ve acı tadından sonra damağımda eşsiz bir tat bırakmasını zevkle hissettim. Saçım yüzümü kapatmış ben de fırsattan istifade ortalığa kınayıcı bakışlar atıyordum. Cidden hiç öğrenci gibi değildiler, elim kadar bir etek ve göğüslerini ortaya fışkırtan bir tişört. Neyse ki okulda topuklu ayakkabı yasaktı, yoksa buralar podyum olurdu. Şu her okulda olan popüler ve ezikler statüsü vardı bizim okulda, ben iki statüye de girmiyordum. Kimse benden haberdar değildi, ben de onları tanımıyordum. İki senedir aynı kişiyle oturuyordum ama adını bile bilmiyordum. Umursamazlık derecem bu kadardı.

Hakikaten o çocuğun adı neydi?

Bir ara sorsam iyi olurdu aslında, çünkü üç ay sonra yine yan yana aynı seneyi geçirecektim. Galiba o da fazla kimseyi takmıyor diyeceğim; ama karşımda heyecanla bir kızla konuşuyordu. Demek ki ben konuşmayınca o da konuşmuyordu. İkisi bir şey konuşuyordu ama kız konuştukça oğlanın suratı biraz dalgınlaştı, gözlüğünü çıkardı, kiloluydu. Ben de diyorum neden sıraya sığamıyorum, çocuğun cüsse benim bir kaç katım vardı sanırım. Hayır, kaslı değil kiloluydu, boyu uzundu, gözlüklüydü, saçları... Aman Allah'ım bu çocuk benim yanımda oturuyordu ve çok değişik bir tipi vardı. Aslında tipi yoktu, tipsiz.

BELİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin