Bölüm 3

2K 155 117
                                    

-Flashback (1 yıl önce)-

"Ya Baekhyun, bütün marketi almamı mı istiyorsun?!"

"Lütfen Kyungie~ İyi kalpli mükemmel arkadaşını kıracak mısın?"

"Off.. tamam alacağım. Markete yaklaştım, evde görüşürüz."

"Görüşürüz."

Kyungsoo Busan'dan Seoul'e gelen trenden yaklaşık olarak yarım saat önce inmişti ve gecenin bu saatinde biricik(!) arkadaşı için markete gidiyordu. Okulu tam burslu olarak kazandıkları için aileleri onları bir yurda yerleştirmek yerine küçük bir ev tutmuşlardı -bu ev aynı zamanda onların çabalarının bir karşılığıydı-. Kyungsoo onları ziyaretten dönüyordu.

Seri hareketlerle markete doğru ilerlerken duyduğu sesle ayakları yere çivilendi Kyungsoo'nun. Bu da neydi böyle?

'Üstelik bir kız çığlığı'

Ne yapacağını düşünürken ve şaşkınca etrafına bakarken, aynı sesi tekrar duyması sesin kaynağını bulmasına sebep olmuştu. Gidip gitmemek arasında ikilemde kalırken, tenha ve karanlık yoldan geçen yaşlı adama sordu:

"Bayım, siz de bir çığlık sesi duydunuz mu?"

Kyungsoo minik parmağıyla harabe depoyu gösterdi.

"Hayır. Ancak duysam arkama bakmadan kaçardım evlat. Oraya girmeni tavsiye etmem."

Adam yoluna devam ederken Kyungsoo şaşkınca arkasından bakmış, neden öyle söylediğini düşünmüştü.

Aynı ses kulaklarını tekrar doldurduğunda gitmeye karar verdi. Çünkü duyduğu şey bir kızın yardım çığlığıydı ve öylece çekip gitmenin ona yakışmayacağını düşünmüştü Kyungsoo.

Az öncekinin aksine ağır hareketlerle depoya yaklaştı ve içeri girdi. Gördüğü şey onun hem tiksinmesine hem de sinirlenmesine sebep olmuştu. Bir grup genç, bir kızı aralarına almışlardı ve onunla oynuyorlardı.

"Si-siz ne yapıyorsunuz böyle?!"

Gruptakiler duydukları sesle kafalarını Kyungsoo'ya çevirdiler.

"Oradan bakınca ne yapıyor gibi görünüyoruz, bücür?"

Kyungsoo elini cebine götürdü ve aceleyle telefonunu alıp polisi aradı. Bu herifler ondan korkacak gibi değildi ki zaten korkmalarını da pek beklemiyordu. Tanrı aşkına, adamlar neredeyse iki metrelerdi ve Kyungsoo da korkmaya başlamıştı. İçeri girmeden önce polisi aramadığı için kendine küfür etti. Tam konuşacakkken telefon kulağından çekilip alındı ve bir parçalanma sesi duyuldu.

"Ne yaptığını zannediyorsun?"

Kyungsoo kulağına gelen sakin ama sert sesle az öncekinden çok daha korktuğunu hissetti ve yavaşça arkasına döndü. Diğer gençlerin de yüzünü alaycı bir gülümseme kaplamıştı.

Karşısındaki müthiş derecede yakışıklı esmer suratın sahibi duygusuz bir şekilde Kyungsoo'ya bakıyordu. Ah unutmadan, onun da boyu en az diğerleri kadar uzundu.

"Ailen sana başkalarının işine karışmaman gerektiğini öğretmedi mi, küçüğüm?"

"Ailem bana bilmem gereken her şeyi öğretti, buna bir kıza isteği dışında dokunmamak da dahil. Ancak anladığım kadarıyla senin ailen sana hiçbir şey öğretememiş."

Esmer gencin gözlerinden geçen sinir kıvılcımı Kyungsoo'nun az önceki cesaretinin yerle bir olmasını sağlamıştı.

"Sehun! Kızı bırakın."

Ne demişti o? Sanırım Kyungsoo'nun sözleri işe yaşamıştı.

"Burada eğlenecek daha güzel bir parça var."

Ya da yaramamıştı...

Grup kızı bıraktı ve kız uçarcasına depoyu terketti.

"Siz gidin, ben bu küçükle ilgileneceğim."

"Tamam, dostum. İşin bitince her zamanki yere gel."

Gruptaki büyük kulakları olan çocuk yanımdan geçerken elini omzuma attı ve göz kırptı.

"Chanyeol."

Esmerin uyarır ses tonu, adının Chanyeol olduğunu anladığım çocuğun elini çekmesini sağladı.

"Evet, gidelim penguen."

"Seninle hiçbir yere gelmiyorum."

Kyungsoo gitmek için hamle yaptı ama kolunu tutan el buna engel oldu. Esmer adam Kyungsoo'yu arabasına doğru sürüklerken, diğeri yardım çığlıkları atıyordu. Az önceki kızla resmen rolleri değiştirmişlerdi!

Kyungsoo gitmek için uğraştı fakat çabaları kesinlikle yanıt vermiyordu. Lanet herif ondan kat kat güçlüydü.

"BIRAK BENİ  PİSLİK!!!"

"Eğer sesini kesmezsen, seni pişman ederim."

Bu Kyungsoo'nun susması için yeterliydi.

--------------

Esmer adam Kyungsoo'yu sürükleyerek evin içine soktu ve büyük  salondaki koltuğun üzerine fırlattı. Kyungsoo başına gelecekleri az çok tahmin ederken korkudan titremeye başlamıştı. O yalnızca bir kıza yardım etmek istemişti. Başına bunların geleceğini nereden bilebilirdi ki?

Esmer adam yavaş hareketlerle Kyungsoo'nun üzerine çıktı ve kusursuz yüzü incelemeye başladı. Hayır, ona tecavüz edecek değildi. Ama bu küçükle oynamak ona eğlenceli gelmişti ve biraz tadına bakmak istiyordu.

"Bir erkek olmana rağmen depodaki sürtükten çok daha güzelsin."

Duyduğu sözler Kyungsoo'nun ondan nefret etmesini sağlıyordu.

"Bırak gideyim."

Esmer adamın duyduğu sözler keyfini iyice yerine getirirken dudaklarını bir gülücük kapladı. İnsanların ona yalvarmasını seviyordu.

"Bundan hoşlandım bebeğim. Ama seni öylece bırakabileceğimi sanmıyorum."

Bunu söyledikten sonra küçüğün dolgun dudaklarına yapıştı ve sertçe öpmeye başladı. Dudaklarda biraz oyalandıktan sonra enfes boyna yöneldi ve sıradaki durağı burası oldu. Kyungsoo ne yapacağını şaşırmıştı ve vücudunu hareket bile ettiremiyordu. Gözleri anında dolarken, daha fazlasının olmaması için Tanrı'ya dua etmeye başlamıştı.

"Lütfen bırak beni."

"..."

Esmer genç biraz daha öptükten sonra kafasını kaldırdı ve gözyaşlarıyla süslenmiş büyük gözlere baktı. Bu onun biraz suçlu hissetmesini sağlamıştı çünkü karşısındaki minik çok savunmasız ve masum duruyordu. Ancak bu suçluluk hissi yerini tekrar alaya bıraktı.

"Ben Kai. Bu ismi unutma bebeğim. Tekrar görüşeceğiz."

-Flashback End-

--------------

Günaydın~ Umarım beğenmişsinizdir. Öncelikle belirtmeliyim ki pek geçerli bir sebep olmasa da Kai'nin o kıza bunları yapmasının bir nedeni var. Zaten ilerleyen bölümlerde göreceksiniz. Lütfen beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere♡♡

*Dipnot: bölüm biraz kısa gelebilir ama bu bölümü sadece Kyungsoo'nun yaşadığı olaya ayırmak istedim. En kısa zamanda diğer bölümü de yazmaya çalışacağım.

-BayanKaiSooShipper

Pretty Little KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin