2 - bana kalırsa bana kal

3.8K 359 352
                                    

Teşekkürler. -Kim Jongin

Evet sadece tek kelime yazıyordu, katlanarak koltuğa bırakılan mavi pofuduk battaniyemin üstünde bulduğum notta. Sanki dün hiç gelmemiş gibi, bu sokakta kaza yapıp beni değerli uykumdan uyandırmamış gibi, mavi pofuduk battaniyemde zırlayıp beni derin düşüncelere daldırmamış gibi çekip gitmişti.

"Tanrım, Kyungsoo." Kendime inanmayarak tokatladığımda, elimdeki notu yere fırlattım. "Defolup gitti işte, keyfine bak şimdi."

Umursamazdım dibine kadar, bir keresinde babamın "Kyungsoo, baban sana sığır etli pizza yapacak parmaklarını yiyeceksin" demiş ve fırının sayacı bozulunca mutfakta küçük çaplı bir yangın çıkarmıştı. Babam başı kesilmiş tavuk gibi dört dönerken, sakince kovaya su doldurup yanan fırını söndürmüştüm. Babam bu huyumdan nefret ederdi. Durum şu an farklıydı. Evdeydim ve ses yoktu, dışarıdan babamın yapamadığı sığır etli pizzayı beklerken açık televizyonda gözlerimi gezdirdim. Hava kararmıştı. Chanyeol defalarca onu eve almamı ve deliler gibi eğleneceğimizi söyleyen mesajlar bırakıyordu. Chanyeol'u yok saydım. Gözüm yanında oturduğum mavi pofuduk battaniyeme kaydı. Gün boyunca onu oradan almamış ve yüzümü yumuşak yüzeyine gömemiştim. Elim ona uzanmak için karıncalanıyordu. Tam o sırada kapı zili evde yankılanmış ve pizzamın gelme sevinciyle mavi pofuduk battaniyemi unutmuştum. Cüzdanımı çıkartıp kapıya ilerlerken, ağzımın suyunun aktığını hissedebiliyordum.

"Selam." Ağzımın anında kurumusına neden olan manzara, elindeki pizzayı bana uzattı. "Ne?"

Kim Jongin karşımdaydı, adamın elinde de sipariş ettiğim pizzam vardı ve 32 diş sırıtıyordu. Üstünde eşofman ve kapişonlusu vardı. Eşofmanla bile, üstünde smokin taşıyormuş gibi bir havası vardı. Bir de bana bakın. Evin sıcaklığından gelen cesaretle ketçap lekesi bulaşan şortum ve kazağım.... Saçlarım birbirine girmişti muhtemelen. Yüzümü yıkamadığım ve bir de karşımdaki herif yüzünden uyuyamadığım için, gözlerimin çapaklandığını biliyordum. Bahtsız bedevi gibi durduğuma da emindim. Kim Jongin kendimden tiksinmemi sağlamak için yaratılmış gibi kapımda dikiliyordu.

"Burada ne işin var?" dedim kaşlarımı çatarak. "Üstelik elinde pizzamla." Kollarımı çaprazladığımda, yüzüne tebbessüm oturttu.

"Dün için sana borçlandığımı düşündüm." Elindeki pizza kutusunu bana uzattığında tebessümü büyüdü gözlerimle birlikte. "Pizzacı çocuk ben geldiğimde kapını çalmak üzereydi, onun yerine parasını ödeyip pizzaları ben aldım."

"Buna gerek yoktu." Hem de hiç.

"Karşılıksız bir şey yapmayı sevmem." Pizzayı tekrar uzattı. "Al şunu dışarısı çok soğuk." Gözleri bir an üstümde gezindiğinde, ışınlanmanın gerçek olmasını istedim.

"Ben dün yaşananları, karşılık almak için yapmadım." Önüme uzatılan pizzayı ona doğru ittim. Cüzdanımdan çıkardığım parayı uzatacakken "Kyungsoo." dedi, "Lütfen kabul et. "

İsmim dedim içimden, ismim yakışıyordu ağzına.

"Hayır." dedim omuz silkerek.

Kaşlarını çattı önce, sonra omzuma çarparak evin içine girdi. "O zaman ben yerim." Sonra koltuğuma oturdu. Pizza kutusunu açtı bir dilimini yemeye başladı. Kapıda kalmış, hareketlerine anlam vermeye çalışıyordum. Bacaklarıma vuran soğuk hava, beni kendime getirdi.

"İçeri girmene izin verdiğimi hatırlamıyorum?" Ağzına yüzüne pizza sosu bulaştırarak güldü. Hani bazı anlar bir şeyi anlatırken neyi söyleyeceğinizi unutursunuz, işte o andaydım. Ağzının kenarında domates sosu olsa bile gülümsemesi sildi oraları. Aklımdakileri de.

bana kalırsa bana kalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin