-

"Ve bu test size nereye ait olduğunuzu söylecek. Her nasılsa, sonucu size bırakıyoruz. Fakat dikkatli olun, bir kez seçtiğinizde bir daha dönüşü yok. Eğer o topluluğa uyum sağlayamazsanız, Evsiz olarak yaşamak zorunda kalırsınız. Şans sizinle olsun." dedi başkanımız. Yerlerimizden kalktık ve bizi test edecekleri yere doğru yürüdük. Aiden yine koluma yapıştı ve ondan hızlı yürümemi engelledi.

"Konuştuklarımızı unutma. Test önemli değil." dedi ve en iğrenç haliyle gülümsedi. Kolumu kurtardım.

"Konuşan tek kişi sensin." dedim ve bir şey demesine izin vermeden adımın söylendiği odaya daldım. 

"Merhaba, ben Drew. Testini ben yapacağım. Lütfen şuraya otur." dedi eliyle sedyeyi göstererek.

"Sonunda nazik biri." dedim. Dürüstlükten kaptığım tek bir özellik varsa o da içimden geçen herşeyi söylememdi. Dürüstlükteki herkes doğruyu söylediği için, insanlar kırıcı olabiliyordu. Drew gülümsedi.

"Birileri kötü bir gün geçiriyor." dedi gülümsemeye devam ederek.

"Daha çok kötü bir hayat diyelim." dedim ve kafamı iki başlığın arasına koydum. Bana mavi bir sıvı uzattı.

"Bunu iç. Bu test sana nereye ait olduğunu anlatacak. Davranışlarına göre bilgisayarda bir tablo oluşacak. İyi şanslar." dedi. Sıvıyı kafama diktim. Birkaç saniye sonra kendimi aynalı bir odada buldum. Oda full aynalarla kaplıydı. Fedakarlara benzemeden, bizde aynaya bakmama gibi bir kural yoktu. Dış görüntümüze önem verirdik çünkü gerçekler acıydı. Eğer kilo almışsan, en yakının bile kalbini kıracak şekilde bunu dile getirebiliyordu. 

"Birini seç. Acele et." dedi aynadaki yansımam. Kafamı çevirmemle beş tane kasenin içinde eşyalar olduğunu gördüm. En yakınımdaki bıçağa uzandım. Göz kırpmamla kaseler kayboldu ve karşıma bir köpek çıktı. Sanki kuduzmuş gibi ağzından salyalar akıyordu. Birkaç adım geri gittim. Köpek hırlayarak bana doğru koşmaya başladı. İstemeden de olsa kendimi kormuak için bıçağı tam önüme geldiğinde ona sapladım. Birkaç acılı ses çıkardıktan sonra yere yığıldı. 

"Köpeğime ne yaptın?" dedi minik bir kız sesi. Gözlerimi ona çevirdim. Saçları iki kulak şeklinde yandan toplanmıştı ve gözleri yaşlıydı. Kafamı yerde sessiz yatan köpeğe çevirdim. O bana saldırmaya çalına köpek yerine minik bir süs köpeği vardı. 

"Ben... Senin olduğunu bilmiyordum." dedim kekeleyerek. 

"Yalancı!" dedi ve beni ittirip köpeğine eğildi. "O kimseye zarar vermez." dediği anda köpek tekrar kurt haline dönüştü. Küçük kız çığlık attı ve kaçmaya başladı. Köpeğin arkasından koştum ve kıza ulaşmadan önce bıçağı tekrar sapladım.

"Eğer bir daha bana karşı çıkarsan seni kurtarmam." dememle tekrar sandalyede uyandım. Drew bana bakıp gülümsedi.

"Peki sonuç nedir?" dedim elimi saçlarımdan geçirerek. Lütfen Dürüst olmasın, Barışçıl olsun. Lütfen, lütfen.

"Dürüst." dedi gülümseyerek. Suratımı dizlerime dayadığım koluma sardım ve yanaklarımın ısındığını hissettim. 

"Hayır. Hayır." diye fısıldadım. Hiçbirşey demeden hızla odadan çıktım. Aiden beni yine o yılışık gülümsemesi ile bekliyordu. 

"Sonuç neydi?" dedi beni kollarının arasına alırken.

"Sonucum hakkında konuşmamam gerek." dedim. Beni daha fazla sıktı. Nefes alamamaya başladım.

"Ama bana söyleyeceksin." dedi daha fazla sıkarak. 

"Aiden... Nefes alamıyorum." dedim kurtulmak için çırpınırken. Evet güçlüydüm, ama Aiden benden daha güçlüydü. 

Korkusuz -Divergent/Uyumsuz Fanfiction-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin