44.bölüğğğğmmm🏋️‍♂️🏌🏿‍♀️🏂

En başından başla
                                    

"Tamam sen git gel başka konuşacaklarımız da var ,düğün sırası sizin evde ,"diyerek Cabbar'a baktı.

"Başka damatlara balayı kumanyası taşımaktan kendi damadımla oturup daha tanıışamadık bile!"diye sitemle söylendi Cabbar.

Can, Cabbar'ın omzuna eliyle vururken biten sigarasını yerdeki saksının içine bastırdı.

"Elçin yalnız kalmasın Dilay'ın yanına gönder."

"Tamam Diyarbakır'a giderken bırakırım."

"Hasan meselesi ile ilgili  olumlu düşündüğün ortada  kesin bir karara vardın mı?"

"Ağamızın düğün telaşından fırsat bulamadık ki kendi damadımızla konuşalım, konuşalım bakalım karara varırız inşallah ama Elçin'in de istemesi önemli bir husus benim için,"diyerek güldü Cabbar.

Can da Cabbar'a güldüğünde "Mıstık bura da kalacak bir ihtiyacınız olursa kapıda,"dedi.

Can başını olumlu anlamda sallayarak,"sana da hayırlı yolculuklar,"diyerek Cabbar'ı uğurladı.

Cabbar,çiftlikten ayrıldıktan sonra Elçin'i alarak Bezik konağına bıraktı. Elçin,Melek ve Maral'ın yanına gideceği için çok sevinçliydi. Kızlarla iyi anlaşıyor birbirlerine arkadaşlık ediyorlardı.

Elçin,Kızların odasına büyük bir heyecanla girdiğinde Maral kafasını gömdüğü romanı soluksuz okurken Melek'te valizden kışlıklarını çıkarıyordu.

Melek ve Maral odalarının kapısını açan Elçin'i fark ederek kafalarını işlerinden kaldırdıklarında genç kızı hoşgeldin diyerek karşıladılar.

Biraz sohbet edip düğünle ilgili konuştuktan sonra cebinden çıkardığı kutuyu Melek' uzatan Elçin bakışlarını kaçırıyordu.
Dün gece hiç uyuyamamış sürekli  yaptığı şeyin doğruluğunun savaşını içinde vermişti.

Melek,gözlerini kocaman açarak;

"Evlenme teklifi mi aldın?"diyerek şaşkınlığını saklamadan sordu.

Elçin,"galiba ," dediğinde Maral,"oha bu yaşta!"diyerek ayağa kalktı.

Melek,"anlatsana Elçin ,kim bu? Nasıl olduğunu anlatsana ya !"diyerek heyecanı bir şekilde konuştu,

Elçin de anlatmak istiyordu ama nereden başlayacağını bilmiyordu ki;

"Anlatacağım ama bu yüzüğü almakla hata mı yaptım? Kafam çok karışık için içimi yiyor.."diye bezgince söylenen  Elçin'e  ;

  "Sen adamı çatlatırsın yemin ederim,kim bu önce onu söyle?" Dedi.

Elçin dudaklarını ağzının içine kıvırarak , elleri ile yüzünü ani bir şekilde kapatırken ,"Hasan!"dedi.

Melek,"Ne?" Derken Maral gözlerini devirirken ,"çatlak Hasan mı?" Diyordu.

Elçin,"çatlak niye diyorsun kızım sen küçüksün anlamazsın."

Elçin ,Maral ile uğraşırken Melek;"kızım saçmalama ya derdimiz şimdi Hasan'ın çatlak olması mı? Az kafanı topla."diye araya girdi.

Maral;"Ateş bacayı sarmış baksana korumaya bile başlamış boşa uğraşma,çenene yazık !"

Elçin,sinir olmuş şekilde Maral'a bakarken,"ne bacası Ne aşkı? Sadece böyle bir teklif insan hayatın da kaç kere alır ki heyecanlandım işte."

"Valla Elçin abla biraz önce çatlak Hasan ! deme diye bana çemkirirken hiç öyle gözükmüyordu,"

"Bak şimdi daha ileri gideceğim çatlak demesene "
Maral artık sadece gülüyordu.

CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(bitti!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin