Kadın gülümseyerek bana baktı. "Teşekkür ederim miniğim ama ihtiyacım yok. Hemen yatacağım."

İçeri girip büyükannemin yanına oturdum. "Biraz önce tuvaletin kapısını çaldın ya, o yüzden haber vereyim dedim."

Büyükannem şaşırmış gibiydi. "Ben buradan hiç ayrılmadım miniğim. Tam tersi az önce benim odamın kapısı çaldı. İçer girmen için sana seslendim ama girmedin." dedi.

Büyükannemden bu cevabı beklemiyordum. Bir an için ürperdim. Ben onun kapısını hiç çalmamıştım ki! Tuvalette duyduğum kapı sesi neydi peki? İkimiz de günün yorgunluğuyla bir şeyler duyduğumuzu mu sanmıştık yoksa? Öyle olmalıydı. En iyisi uyumak ve dinlenmekti. Birbirimize yeniden iyi geceler dileyerek odalarımıza çekilip bedenlerimizi uykuya teslim ettik.

Sabah ayağımdaki hafif gıdıklanma hissiyle gözlerimi açtım. Küçük parmaklar ayağımın altında oynaşmaktaydı. Bu hem sinir bozucu hem de keyifli bir histi. Daha uykumu alamamıştım ama büyükannemin bu tatlı şakası hoşuma gitmişti. Bunu bazen beni uyandırmak için yapardı. Güneşin ışığından korunmak için gözlerimi kıstım ve şımarık bir ses tonuyla "Tamam tamam, uyandım. Artık gıdıklamana gerek yok" dedim. Neşeyle ayaklarıma doğru baktığım anda ise aniden yataktan sıçradım. Orada kimse yoktu. Telaş içinde önce yatağın ayak ucuna ardından da altına baktım. Bir bavul ve eski birkaç eşyadan başka hiçbir şey göremedim.

Korkudan nefes nefese kalmıştım. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Az önce biri beni gıdıklamıştı, buna emindim. Üzerime bir hırka giyip hızla odamdan çıktım ve büyükanneme seslenerek koridorda ilerledim. Büyükannem odasında değildi. Koşarak merdivenlerden aşağıya indim. Yeniden ona seslendim.

"Buradayım miniğim." Kadının sesi bahçeden gelmişti. Hışımla dışarı attım kendimi. Büyükannem elinde bir hortumla çimenleri sulamaktaydı. Geldiğimi görünce gülümsedi. "Günaydın."

Selamlama sözcüğünü pas geçtim. "Biraz önce yukarıda mıydın büyükanne?"

Büyükannem yüzümdeki ciddiyeti görünce benzer bir ifade takındı. "Neredeyse bir saattir buradayım miniğim. Bir şey mi oldu?"

"Galiba deliriyorum" diye geçirdim içimden. Bu mümkün değildi. Büyükannemin ayaklarımı gıdıkladıktan sonra o hızla aşağı inmesi imkansızdı. Paranormal olaylara hayatım boyunca inanmadım. Başıma da hiç gelmemişti. Peki bu neydi böyle? Hayal mi gördüm? Rüyada mıydım? O hissi aldığımda tam uyanamamıştım da bunları zihnimde, bilinç altımda mı hissetmiştim?

Düşüncelerimden sıyrılarak "Yok bir şey, her şey yolunda." diye cevap verdim. Büyükannemi telaşlandırmak istememiştim. Garip bir ruh haliyle içeri girdim.

O günün geri kalanı benim için oldukça durgun geçti. Kafamda sabah ve önceki gece yaşadıklarım dönüp duruyordu. Büyükannemle sohbet etsek dahi yarım yamalak dinliyordum anlattıklarını. Daha önce hiçbir olay beni bu denli etkilememişti.

Zihnimdeki sorularla geç saate kadar mücadele etmiş olmam beni ciddi anlamda yorgun düşürmüştü. Gece huzursuz bir uykuya daldım. Birkaç saatliğine tüm bilinçaltıma perde çektim.

Bam!

Dehşet içinde uykumdan uyanıp yataktan fırladım. Bir şey odamın zeminine sertçe vurmuştu. Dikkat kesilerek korkuyla karanlığı dinledim.

Bam!

Zeminde tekrarlayan ses nedeniyle ufak bir çığlık attım. Kalbim çarpıyor, nefesim düzensizleşiyordu. Cesaretimi biraz olsun toplayarak yere eğilip kulağımı zemine dayadım.

Bam!

Korkuyla kendimi geriye attım. Kulağım çınlamıştı. Ses aşağı kattan geliyordu. Biri tavana vuruyordu.

Yaşadığım dehşet zihnimi bulandırmıştı, ölecekmişim gibi hissettim. Ama bu ruh halinden kurtularak harekete geçmeliydim. Aşağıdaki her kimse onunla mücadele edebilecek tek kişi bendim. Cesaretimi toplayıp sessiz adımlarla koridora çıktım. Büyükannemi kontrol etmek için odasına yöneldim. Sessizce kapıyı açtım ve içeri baktım. Kadın mışıl mışıl uyuyordu.

Büyükannemin güvenliğinden emin olduktan sonra sıra aşağıdaki yabancı ile yüzleşmeye gelmişti. Ama onun karşısına savunmasız vaziyette çıkamazdım. Odada kendimi koruyacak bir nesne ararken annemin makyaj masasındaki vazo dikkatimi çekti. Vazoyu alarak odayı terk ettim ve yavaş yavaş merdivene doğru ilerledim. Tam o sırada ses bir daha duydum.

Bam!

Yüreğim ağzıma gelmişti. Tüm vücudum korkudan titriyordu. Buna bir son vermeliydim. Usulca merdivenin ilk basamağına adım attım. Ses çıkarmadan yavaş yavaş aşağıya indim. Duvara sırtımı vererek karanlıkta ilerlemeye devam ettim. Bir yandan nefesimi tutarken diğer yandan ellerimle elektrik düğmesini aradım. Bulduğum anda da tereddüt etmeden basıp ışıkları açtım. Aynı anda vazoyu havaya kaldırarak öne atıldım.

Tüm hazırlığım boşunaydı. Görünürde kimse yoktu. Koşup diğer lambaları da yakarak evi tamamen ışıklandırdım. Her yeri kontrol ettim. Hiçbir yerde en ufak bir iz bile yoktu. Peki o ses nereden gelmişti?

Sanırım aklımı kaçırmıştım. İki gündür olmayan sesleri duyuyor, gerçekleşmeyen olayları gerçekmiş gibi algılıyordum. Her şey sarpa sarıyordu. Kendime gelebilmek için banyoya attım bedenimi. Musluğu açıp buz gibi suyla yüzümü yıkadım. Sonra aynaya, solmuş yüzüme baktım. Beter haldeydim. Tam anlamıyla boka batmıştım.

O sırada aniden bir cep telefonu sesi duyuldu. Ses cebimden geliyordu. Cebimden çıkardığım ellerimde kendi telefonumu tuttuğumu görünce irkildim. Ben o telaşta cep telefonumu yanıma almamıştım ki! Alet cebime nasıl girmişti? Tanrım neler oluyordu? Artık düşünme yetimi kaybetmiştim, gerçekle hayali ayırt edebildiğimden emin değildim.

Bu düşüncelerden sıyrılıp arayanın kim olduğuna odaklanmam zaman aldı. Sonunda ekrana baktım. Arayan annemdi. Artık afallamaktan başım dönmüştü. Gecenin bu saatinde annem neden beni arıyordu? Tedirginlikle telefonu açtım. Annem "alo" deyişimi duyar duymaz aniden söze girdi. Sesi hüzün ve endişe doluydu. Ağlıyordu.

Güzel kızım. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Çok kötü... çok kötü şeyler olmuş. Bir telefon aldık. Büyükannenin komşuları... Annemin evine gitmişler. Ve maalesef... Büyükanneni kaybetmişiz kızım. Komşular telaşla eve girince ölü bedenini bulmuşlar. Cesedi 3 gündür yapayalnız koltukta beklemiş! Buna inanamıyorum! O artık yok ve başına gelenler çok korkunç!

O an hiçbir şey yapamadım, tek bir kelime bile söyleyemedim. Boşlukta yüzüyordum. Hissizce donup kaldım. Sadece kafamı kaldırıp aynaya baktım. Ve aynada büyükannemin arkamda durduğunu gördüm. Kadın derisi kemiklerine yapışmış elini omzuma koydu ve bana gülümsedi.

"Sana veda etmeye geldim miniğim. Elveda!"


Not: Hikaye tamamen bana aittir. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz.     

Korku Hikayeleri & Creepypasta (Cem'den Dinle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin