''Othello.'' Bay Leo'ya dönüp mırıldandığımda kıza bakarak kafasını salladı.

''Gittikleri müze de tahta kazığın olduğu bölümdeki açıklamayı sevgilisi okumak istemiş. O açıklama üzerinde bulunan vampir kızdan kıskanmış. Bölümden aldığı tahta kazığı ellerinin üzerine saplamış. Açıklaması, daha komik istediğim yere gidecek! Diyor.'' Bay Leo ellerini beyaz önlüğüne sokup ilgiyle hastaya baktı. Kız doktorları beğenmiyordu. O kadar cırt bir sesi vardı ki belli bir bağırmadan sonra doktorlar sıralarını değiştiriyordu.

''Çağrı geldi, hasta ne...'' tanıdığım ses cümlesini bitiremeden kesildi.arkamı dönüp Athan'a baktım. Şaşkınca erkekle, kıza bakıyordu. Sonra bana baktı. Omuz silktim. Durumu nasıl açıklayabilirdim.

''Hayır! Hayır! Onu hiç istemiyorum. Yakışıklı birini istemiyorum.'' Kız Athan'ı görünce bağırmaya başladı. Bu daha önceki bağırmalarına benzemiyordu. Çocuk sessiz ve bıkkın şekilde etrafına bakıyordu. Bu ilişki de zor olanlardandı. ''Yaklaşma! Sana diyorum.'' Kız Athan'a tüm sesiyle bağırıyordu. Athan tam yanımda durmak zorunda kaldı. Kız bana baktı. Gözlerinin kısıldığını gördüm. Bakışlarımı hızla Athan'a çevirdim.

''Elimizde başka doktor kalmadı. Kız herkese bir bahane buldu.'' Baş hekim yanımıza gelip fısıldadı. ''Erkek olanın demir eksikliği anemisi var. Değerleri çok riskli, kız her sinirlendiğinde daha fazla kan kaybediyor.''

''Müdahale edilmeli.'' Athan kaşlarını çatıp hocasına döndü.

''Yaklaşa biliyorsan dene.'' Derken bıkkın şekilde nefes aldı.

''Böyle bir şey olamaz, kıskanç bir kız yüzünden çocuk ölecek!'' Athan'ın sesi sinirli çıkmıştı.

''Sadece basit bir kıskançlık değil. Herkes kıskanır, birilerini severiz ve ona değer veririz. Bunun sonucu olarak bazen onu korumak için, bazen paylaşmamak, bazen sevgimizi ifade edemediğimizde, bazen sadece sevgiden kıskanırız. Bunu asla ölüme taşımayız. İnsan sevdiği şeye zarar vermez. Eğer veriyorsa bu hastalıktır. Bu caniliktir. Sevgi cinayeti yoktur, katil insanlar vardır. Bu kız patolojik kıskançlık yaşıyor, daha şiirsel deyimle othello sendromu. İstersen git, sonu istediğimiz, istediğin gibi olmaz.'' Bay Leo bize hiç bakmamıştı. Kollarımı göğsümde birleştirip hastaya baktım. Bay Leo'nun onda ne gördüğünü merak ediyordum.

''Ne yapmamızı öneriyorsunuz?'' baş hekim eğilip Bay Leo'ya baktı. Bay Leo bilmiyorum dercesine başını salladı.

''Kıza neden sakinleştirici yapmıyoruz?'' Athan fikrini ortaya attığında Bay Leo'ya baktım. Sert tepki vermesini bekliyordum. İlaçların sadece duyguları bastırdığını tedavi yöntemi değil kaçış yolu olduğunu düşünürdü.

''Geç kalmadım değil mi?'' Mr. Brown sakince aramıza süzülünce dikkatler ona kaydı.

''Sayılmaz.'' Diye yanıtladı Bay Leo.

''Rapora baktım çocuk anemi ne yapmayı düşünüyorsunuz?'' Mr. Brown'da cevap aradığımız soruyu bize yönelttiğinde herkes sessizce ona baktı. Sanırım çok geç kalmıştı.

''Hocam!'' bağıran sesle dikkatimiz o tarafa döndü. Bağıran kişiyi görünce yanağımı ısırdım. Onun burada olduğunu fark etmemiştim. Pier sedyenin yanında durmuş çocuğa bakıyordu. Bakışlarımı zorla ondan ayırıp çocuğa çevirdim. Titremesinin şiddeti karşısında göğsümdeki ellerimi çözüp bir adım öne geçtim.

''Gelme!'' kızın bağırmasıyla durdum. Öfkeden onunda çenesi titriyordu. Yanındaki çocuğun titremesinin yanında hiçbir şeydi. Çocuğun bakışları ifadesizleşiyordu.

Eva; Geçmişten GelenWhere stories live. Discover now