"Herhalde. Yenge ne lan?" dedi Alaz yüzünü buruşturarak.

Nihat birden yerinde diklenip kolunu diğer koltuğa atarak iyice yüzünü arkaya döndürdü.

"Bak biz biliyoruz senin ne gözü kara olduğunu. Maşallah şehir efsanesi gibi bütün rivayetler kulağımıza geldi. Eh, gözümüzle gördüklerimiz de var. Anladık, gözünü kırpmaz vurursun bizi. Ama söyle bana şimdi... Baş parmaklarınla göz oyabiliyor musun?"

Nihat'ın sesi öyle ciddi ancak sözleri o kadar saçmaydı ki Alaz bir an başını geri çekti şaşkınlıkla.

"O ne demek be? Manyak mıyım ben? Baş parmakla göz mü oyulurmuş?" dedi yüzünü buruşturarak.

Nihat aniden önüne dönüp arabayı tekrar çalıştırırken rahat bir sesle kestirip atarcasına konuşup gaza bastı.

"O zaman hiç kusura bakma Yenge! Ben sana adınla hitap edersem, Yaman abi aynen dediğimi yapar bana. Sen en fazla tek kurşun sıkar, işimi bitirirsin. Ben yaşarken hala gözlerime sahip olmak istiyorum. Ömrümü kör dilenci gibi geçiremem! Ölürüm daha iyi!"

Alaz ağzı bir karış açık dikiz aynasından Nihat'ın rahat yüz ifadesine bakıyordu. Birkaç dakika sonra ağzının hala açık olduğunu fark edince aceleyle yutkunup dudaklarını birleştirdi.

"Baş parmaklarla göz oymak nedir lan?" diye şaşkınca sordu Nihat'a.

"Ohoo, o daha ne ki?" dedi bir eli direksiyondayken diğer elini sallayarak. Yüzündeki hayranlık ifadesi okunmayacak gibi değildi. Yolcu koltuğunda oturan diğeri hevesle atıldı.

"Yaman abi'min işkence konusunda doktorası var." derken sanki Yaman yüce biriymiş ve insanlığı kurtaran bir buluşa imza atmış gibi bir hayranlıkla konuşmuştu.

"Hepiniz psikopatsınız yeminle." diye mırıldandı Alaz yarı şaşkınlık yarı tiksintiyle.

"Yok ya, Yaman abimle bizi kıyaslıyorsan, o Ordinaryüs biz daha ilkokul bebesi sayılırız." diyen Nihat neşeyle gülümsüyordu dikiz aynasından Alaz'a çabuk bir bakış atarken.

"Bak bak, laflara bak! Nelerde biliyorlar." diye mırıldanan Alaz tiksintiyle yüzünü buruşturup çenesini kapamaya karar verdi. Bu Yenge meselesini Yaman'a soracaktı! Hayatında böyle rezilce bir şey duymamıştı!

Nihayet Bozdumanların şirket kapısına gelince Alaz atılarak kendi kapısını açıp dışarı çıktı. Ters bakışlarını Nihat ve yanındakine atıp başını iki yana sinirle sallayıp büyük binanın kapısından içeri girdi.

Doğruca Oğuz'un odasına daldı. Dün geceki sorunun ne olduğunu merak etmişti. Odaya daldığı anda masanın üzerindeki evraklara başını gömmüş olan Oğuz, kafasını kaldırınca Alaz'ın adımları aniden durdu.

"Ne oldu sana? Bu ne hal?" dedi şaşkınlıkla Oğuz'un elmacık kemiğinin üzerindeki kızıllığı görünce.

Oğuz sırıtarak ona bakarken sırtını geniş koltuğa yasladı. Ağırlığıyla koltuk arkaya esnedi. Elindeki kalemi masaya fırlatırken gevrek gevrek güldü.

"Sen bir de karşıdakileri görecektin."

"Nasıl oldu bu? Kim yaptı?" diye sordu telaşla Oğuz'a yaklaşırken. Adamın tepesine bitip eliyle çenesini tuttu ve daha dikkatli bakmak için yüzünü kaldırdı. Oğuz umursamaz bir sesle cevap verdi.

"Önemli bir şey değil. Telaş yapma."

"Abi nasıl önemli değil ya? Senin darbe aldığın kavga sayısı sayılıdır."

"E kızım on kişiyle birden dalaşınca böyle olması normal. Ama hiç üzülme. Benim ki onların yanında sivrisinek ısırığı."

"Kimler bunlar?"

BUKALEMUN - YamanDağlı - Yaman - Ateş (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin