"Ne?" dedim kendimi ondan ayırırken. Birkaç adım geriledim. "Nasıl yani? Ne demek tek kişi değilmiş? "

"İşte bu tepki için söylemedim. " Kız olduğum içindi yani. Teresa'nın dediklerini hatırladım. Böyle davranılmaya alışmam gerekiyordu sanırım. "Benim tepkim de aynı olmuştu. Biraz daha fazlası sanırım. " dedi Ethan. Sanırım aklımdakileri okumuştu.

"Lütfen beynimden uzak dur. "

"Bu kadar gürültülü düşünme. " dedi yarım gülümsemesiyle. "DNA testi yapıyorlarmış. Otopsi sonuçlarının çıkması uzun sürermiş ama DNA testi yakın zamanda elimizde olurmuş. "


"Teresa nasıl? " diye sordum kendimi daha sakin hissettiğimde. Ethan bir süredir yanımda oturuyordu. Cesedin görüntüsünü gözümün önünden uzak tutmak için çabalıyordum ama zihnimi serbest bıraktığım anda tekrar oraya kayıyordu. Belki konuşmak bu konuda yardımcı olabilirdi.

"Ona söylemedim." dedi Ethan telefonunda bir şeyler yazarken. Söylememe nedenini anlasam da söylemesi gerekiyordu. Yani duvarda yazanları hatırlayınca ben öyle düşünmüştüm en azından. Geç kalmış doğum günü hediyen. Teresa'nın gece yarısından önce odasında olmayacağını bilen biriydi. Odasına rahatlıkla girmişti. Gerçi girmemeleri mümkün müydü ki? Anahtardan bihaber yaşıyorlardı. Birbirlerinin odasına kapı vurma adabından yoksun bir şekilde dalıyorlardı. Teresa'nın robotik bir şekilde tekrarladığı sözler gibi, Cam binadan uzaklaşmak istemiyorum. Burası güvenli. Gerçekten buna inanıyordu. Belki de bu yüzden kapılarını kilitlemiyorlardı. Ama herhangi bir yer o kadar güvenli olabilir miydi? Sürekli Gölgeler'den bahsediyorlardı bahsetmesine ama en basitinden kapılarını bile kilitlemiyorlardı.

Aptallar sürüsü işte. Ethan bir anda başını bana çevirdi. Olamaz.

"Bir şey mi dedin?" dedi gözlerini kısarak. Sanki kafamdaki sesi o da duymuş gibi. Başımı iki yana salladım.

"Teresa'ya söylemen gerekiyor bence." dedim bana bakmayı sürdürünce.

"Bizim verdiğimiz tepkiyi bir kez de ondan alabilmem için mi?" dedi koltukta geri yaslanırken. "Elimizde daha fazla şey olana kadar beklemek daha mantıklı olur."

"Elimizde mi? Polisin elinde demek istedin herhalde?"

"Hayır, bizim elimizde. Bu işi sadece polise bırakamayız. Bilmedikleri için gözden kaçıracakları şeyler olabilir. "

"Peki sen tam olarak hangi vasıfla kendini olaya dahil ettin? Bu konuda herhangi bir eğitimin olmadığı açıkça belli. " diye çıkıştım. Bu kesinlikle bizim işimiz değildi. Bir yerlerde birileri belli ki Teresa'ya karşı bir kin güdüyordu. Bu polisin işiydi. İnsanlar bunun için eğitim alıyordu.

"Ne eğitimi?" diye sordu gözlerini kırpıştırarak sanki kelimeyi ilk defa duyuyormuşçasına. Alınmıştı sanırım. Bu tepkisi başka türlü açıklanamazdı. Ya o ya da... Gerçekten eğitim kelimesini hiç duymamıştı? En azından bu konuda. Bu- Bu olabilir miydi? "Claire bahsettiğim şey onları aşan konular. Sence de öyle değil mi? Herkesin bizim gibi güçleri yok. "

"Güçlerinizden haberdar olduklarını sanıyordum. "dedim bacaklarımı yatağın üzerinde toplarken. Ethan başıyla onayladı. "Güçleri olup olmaması bunu nasıl değiştirir ki?"

"Biliyorlar. Ama tam olarak değil. Yani dokunmadan eşyaları hareket ettirebildiğimizi kendi aramızda konuşabildiğimizi biliyorlar bilmesine ama kimse benim zihin okuyabildiğimi ya da-" durdu bir süre boşluğa baktı. "Ya da Teresa'nın hayvanlarla iletişim kurabildiğini Tom'un saniyeler içerisinde başka bir yerde olabileceğini bilmiyorlar. "

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now