ÖZEL BÖLÜM-1: "Afet-i Devran ve Devran Erkeği"

Comincia dall'inizio
                                    

Ölüsü bile o kadar kurutuyordu ki içini... İyi bir anne olduğu özgüveni yoksa Elvin'in, nedeni annesinin ona olan sevgisizliğindendi.

-Bu senin suçun değil baba... O öyle bir insandı, kimseyi tamamen değiştiremezsin. Bir insanın içinde ya gerçekten iyilik vardır, ya da gerçekten kötülük. Bu saklanamaz. Ben de bu kötülükten sakınamadım, koruyamadım kendimi. Umut ettim, yara aldım. Sen de elinden geleni yapmışsındır eminim." Sabri, eliyle, kızın beyaz elbisesini sıkıca kavradığı elini tuttu. Kenetlenen parmakları açarak, merhametle tuttu.

-Annen hastaydı Elvin. Biliyorsun, bipolar hastasıydı. Tedavi olması gerekiyordu." Elini çekip ayaklandı Elvin.

-Baba, annem tedavi gördüğü zaman beni istememişti. Hatta sen onu ikna etmeye çalıştın diye tedaviyi bile bırakmıştı! Beni istemiyordu işte! Neyi konuşuyoruz ki biz?" Sabri, duyduklarıyla derin bir nefes alınca hemen oturdu kız. "Özür dilerim, ben sana kızmadım...Kırdım mı seni?"

-Hayır... Sadece, herkes annelik gibi ağır bir sorumluluğu istemeyebilir. Bu çok güçlü ve sevgisi derya insanların yapabileceği kutsal bir şey... Sen gibi yani. Kızma annene, o öyle bir insandı, ama kinlenme. Tamam mı güzelim?" Elvin, kafasını aşağı yukarı salladı babasını üzmemek için. Yoksa "Hayır.." diyecekti "Ondan hep nefret edeceğim."

Demedi. Nefretini, babası için dillendirmedi. Babası cennet çiçeğinin küslüğünü bilse, üzülürdü.

Adını duydu sonra. "Elviin..." diye seslendi biri ormanda. "Elviin...." yankılanan sesi hemen tanıdı. Hayatında duyduğu en hoş tonlu ses, babası kadar rahatlatıcı olan o güven verici ses.

-Güle güle güzelim. Kendine, Acar'a, ailene çok iyi bak. Sev,sevil Elvin'im..." Ağlamaya başladı Elvin, bir elini dudaklarına kapatırken diğer elini babası için salladı. Adam çoktan uzaklaşmıştı ondan. Çalılıkların arasında yürüdü, yürüdü, yürüdü.

Güneşin yansıdığı ve huzme oluşturduğu bir ağaçtan, gözlerini çekerken....

Gözlerini açtı Elvin.

-Güzelim..." Acar'ın ellerinden kurtardı kollarını ve sırtını sersem bir şekilde yatak başlığına dayadı. "İyi misin? Ağlıyordun..." Gözlerini kırpıştırırken, yanaklarının ıslak olduğunu geç idrak etti.

-Be..ben..." dili tutuldu resmen. Ne diyeceğini bilemedi. Bu yüzden kollarını karşısındaki adamın çıplak, geniş gövdesine sardı sıkıca. "Babamı gördüm." Saçındaki ellerle gözlerini kapattı.

O ormanda Acarlaydı şimdi.

Acarlayken hep rüyadaydı çünkü. Bitmeyecek, bitmesini hiç istemeyeceği, güvende bir hayatta.

-Yavrum benim, iyi miydi kayınpederim?" Gülümsedi Elvin. Kafasını aşağı yukarı salladı.

-Çok iyiydi. Şey...Acar hasta bile değildi biliyor musun? Çok güzel değil mi? Harika bir anne olmuşsun dedi, Acar'a, ailene iyi bak dedi." Acar, ensesini ovaladı tek eliyle.

-Her şeyi gördüyse...Siktir Elvin, bu akşam seks yaptık." Elvin, eliyle adamın omzuna patlatıp, ayaklandı hızla.

-Yahu adam iki dakika kudurma be, iki dakika ciddi ol. Gidiyorum ben..." Acar da yataktan kalkarken sırıtıyordu.

-Nereye gidiyorsun?" Elvin, iki odayı birleştiren kapıya ilerlerken gözlerini kısarak bir bakış attı Acar'a.

-Bebeleri emzireceğim." Odanın kapısını kapattığı an, Acar'ın hareketlendiğini hissetmişti. Gece 4 tü saat, üçüzlerden en az biri uyanmış olmalıydı.

Tutkuyla Harmanlanmış BedenlerDove le storie prendono vita. Scoprilo ora