Bazı şeyler hiç değişmez (Part 2)

632 26 0
                                    

Bugünkü bölümün şerefine gelsin götist kardeşlerim! İşte Part 2, sıcak sıcak yeni fırından çıktı! Umuyorum ki beğenirsiniz. Okuma ve voteleriniz için şimdiden teşekkürler, sevgiler :)

Aceleci adımlarla masaya yöneldi. Efe Beyin yanında oturan kişi ise onu derinden sarsacak, hatta yıkacaktı. Kızıla çalan saçları, yeşil, çimen rengi gözleri ve sanki usta bir heykeltıraşın elinden çıkmışçasına şekilli yüz hatları. Yine karşısında gördüğünde ilk kez görmüş gibi kalbinin çarpmasına neden olan o adam, belki de tek adam. Öylece bakıyordu karşısında duran adama sanki gerçek değilmiş, biraz sonra hayalet Casper gibi uçup gidecekmiş gibi. Kısa süre sonra Efe Beyin kendisine seslenmesiyle kendine geldi Zeynep.

“Zeynep? Niye öyle dikiliyorsun orada. Otursana.” dedi Efe Bey hiçbir şeyden habersiz. Zeynep ifadesizce başını salladı ve Kerem’den olabildiğince uzak sandalyeye oturdu. Efe Bey yine hiçbir şeyden habersiz,

“Bu ortağımızın gönderdiği kurul üyesi.” dedi. “Kerem.” Tam Zeynep’i de tanıştıracakken Kerem konuştu,

“Zaten tanışıyoruz.” Zeynep bunları duyunca hızla kendine geldi ve arada oluşabilecek aptalca bir yanlış anlaşılmayı engellemek istercesine araya girdi.

“Liseden arkadaşız.” Kerem’in düşen yüzüne keyifle baktı. Onu sinir etmek her zaman olduğu gibi hoşuna gidiyordu. Kerem ile Efe Bey sohbete daldığı sırada, Zeynep hatırından hiçbir zaman silinmeyen suratını inceledi kaçamak bakışlarıyla. Kerem siyah bir ceket, düğmeleri açık –her zamanki gibi- bordo bir gömlek giymiş ve boynuna ikisinin birbiri için aldığı zincir-gibi-bir-şeyi takmıştı. Zeynep “Demek hala onu takıyor” diye düşünmekten kendini alamasa da içinde ona karşı duyduğu öfke her şeyi nötrlüyordu. Kısa süre sonra Efe Bey diğer konuklarla ilgilenmek için masadan ayrıldığında aralarında oluşan kocaman, elle tutulabilir o sessizliği Kerem bozdu.

“Neler var, neler yok?” dedi. Bunca yaşanmışlığın ardından havadan sudan konuşmak her ikisinin de canını yakacak olsa da konuşmalarına bile razıydı Kerem.

“Her şey normal.” dedi Zeynep yapay bir gülümsemeyle. Kerem başını salladı. Aralarında başlattığı bu kısır konuşmadan bir sonuç çıkmamıştı. Elini kaldırarak garsondan bir kadeh içki istedi. Zaten her başı sıkıştığında içerdi. Ya da Zeynep’ siz kaldığında. İçkisi geldiğinde doya doya Zeynep’i izleyerek içti. Dört- dört buçuk yıldır hasret kaldığı, fotoğraflarla yetinmek zorunda olduğu, yüzünün her hattını ezbere bildiği kadını seyretti. Zeynep her zamanki hırçın tavrıyla,

“Ne bakıyorsun?” dedi. “Ne oldu?” Kerem koca bir sırıtışla cevapladı,

“Bazı şeyler hiç değişmiyor. Senin hırçınlığın gibi.”

“Ve senin umursamazlığın gibi.” diye ekledi Zeynep. Kerem başını salladı.

“Kesinlikle.” dedi. Hiç konuşmadılar. Kerem içki içmeye, Zeynep ise telefonla ilgileniyormuş gibi yapıp Kerem’i izlemeye devam etti. Kerem zorunlu terk edişini düşündü. Bilmiyordu, onun için onu terk etmişti. Yakın zamanda ölen Güneş, Zeynep’e zarar vermekle tehdit etmişti onu. Mecburdu, gitmeliydi. Ama bunu asla Zeynep anlamamıştı. Belki o da hiç açıklamamıştı ama, onun bir gün anlayacağını biliyordu. Kadehini bitirdiğinde Zeynep’in ayağa kalktığını gördü. Çantasını aldı, kalktı. Kerem içtiği içkinin de etkisiyle,

“Bırakayım.” dedi. Zeynep sinirle gülümsedi, cevap vermeden öylece kapıya yürüdü. Kerem her zaman yaptığı gibi peşinden gitti. Kapıya kadar geldiklerinde.

“Bu saatte bırakmam seni tek başına. İnat etme de bırakayım.” dedi Kerem. Zeynep Sinirle Kerem’e döndü.

“Liseye gitmiyoruz Kerem. Ne ben liseye giden o Zeynep’im, ne de sen o lisedeki Kerem’sin. Bana her şey eskisi gibiymiş, arada koca bir dört sene yokmuş gibi davranma. O kavurucu aşkın kahramanları olmayacağız bir daha. İkimiz de yetişkin insanlarız. Ben kendimi korurum, senden bile, senin aşkından bile.” dedi alçak ama yaralayıcı ses tonuyla. Kerem put gibi kalmıştı. Hiçbir şey söyleyemedi. “Zeynep!” diye bağıran sese doğru döndüler. Deniz koca bir gülümsemeyle yanlarına geldi. Zeynep’in yanağına koca bir öpücük kondurdu.

Hayali Sahneler [devam etmeyecek]Where stories live. Discover now