Ben burada ağlasam senin yanakların ıslanır mı orada?

1.5K 38 2
                                    

Fragmandan sonra yazmasam olmazdı :)

Kerem on beş dakikadır öylece duruyordu dış hatlar kapısının önünde. Uçağa on dakikası vardı ve hiç de gitmek istemiyordu. Ama gitmek zorundaydı. Gidecekti. Kerem Sayer kararından dönmezdi. Hah, ne Kerem Sayer ya! Konu Zeynep olduğunda dönemeyeceği karar yoktu. Kaç kere dönmüştü kararından, sayısı bile belli değildi. Boş verdi, sekiz dakika kadar sonra uçakta olacaktı. Bavulunu çekerek kontrole girdi. Tam o sırada duymayı en beklemediği insanın sesini duydu. Zeynep’in. Hızla arkasını döndü. Gerçekten de oydu. Rüya falan görmüyordu.

Zeynep hızlı birkaç adımda Kerem’e gitti. Konuşmadan öylece baktı gözlerine. Birbirini seven iki insan bir bakışla bile anlaşırlarmış hem.

Zeynep’e Kerem’in çektiği video hesaplanan zamandan biraz erken ulaşmıştı. Tabi bu konuda Ahmet Sayer’in ve Ufuk’un yardımlarını göz ardı edemeyiz.

Gözünden damlayan yaşa aldırmadan konuşmaya başladı.

“Bana haber vermeden gidecek miydin Kerem?”

“Ben… özür dilerim.”

“Ne özrü Kerem, baban olmasa öğrenemeyecektim ben. Ahmet amca olmasa öğrenemeyecektim.”

“…”

“Şimdi sen gideceksin ya, git! Gitme dememi bekleme sana. Ama, sadece, seni hiç unutmayacağımı bil. Seni ve kaçtığını!”

“Ben kaçmam Zeynep, gitmek zorundayım.”

“Sen pes etmezdin Kerem. Yalnız bırakmazdın beni ama gidiyorsun işte, bak!”

“Zeynep, ben seni çok seviyorum. Mesafeler girse de aramıza seveceğim ben seni. Ama arada kara kedi gibi durmak istemiyorum. Senin hayatını mahveden ben olmak istemiyorum.”

“Tamam, mesafeler aşka engel değil ama ben burada ağlasam senin yanakların ıslanır mı orada?”

“Zeynep, yapma böyle. Gitmem gerek, senin için!” İkisinin de gözleri dolu doluydu. “Seni öylece bırakıp gitmek benim içime siniyor mu sanıyorsun?”

“Öyleyse neden gidiyorsun?” Zeynep’in gözyaşları artık akmaya başlamıştı. Kerem akan yaşlarını sildi elleriyle.

“Gitmekten başka çarem yok. Gitmek zorundayım.” gözleri tekrardan dolarken. Elini çekti ve buruk bir gülümseme gönderdi. “Kendine iyi bak, çok iyi bak. Seni seviyorum, unutma.” dedi ve Zeynep’in cevap vermesine fırsat vermeden hızla arkasına döndü. Kontrolden geçti ve gitti öylece. Zeynep ise olduğu yere çakılı kalmıştı. Gitmişti işte. Arkasında koca bir enkaz bırakarak gitmişti.

Farkında olmadan, sakin adımlarla çıktı havaalanından. Bir taksi çevirdi, hiç gitmek istemediği evinin adresini verdi. Kafasını cama dayayarak tüm olup bitenleri düşündü. Baba olayından sonra ona ne kadar fazla yüklendiğini hatırladı. Sanki her şeyin sorumlusu oymuş gibi davranmıştı. Şimdi ne kadar pişman olmuştu buna. Aslında hiçbir şeyin sorumlusunun o olmadığını anlamıştı ama çok geçti.

Taksicinin,

“Abla, geldik.” demesiyle kendine geldi. Başını sallayarak parayı uzattı.

“Hayırlı işler.” dedi. Evine girdi. Annesine hiçbir şey demeden odasına çıktı. O kadar yorulmuştu ki! Sanki bir saattir koşuyormuş gibiydi. Yatağına öylece uzandı. Hıçkırıklarını serbest bıraktı.

Bir-iki saat sonra hıçkırıklarından yorulmuş, uyuyakalmıştı.

Camın çalınmasıyla uyandı. Gözlerindeki feci acı onu tekrardan uyumaya zorlasa da, cama yöneldi. Gördüğü yüz karşısında gözlerini birkaç kere ovuşturma ihtiyacı hissetti. Beyni ona oyun oynuyordu. Kerem burada olamazdı, çoktan uçağa binmiş, gitmişti.

“Zeynep, açacak mısın, yoksa burada donarak ölmemi mi tercih edersin?” Sesi de gerçekti, hayal değildi, buradaydı. Balkon kapısını koşarcasına açtı. Hayal olmadığını bildiği halde dokunmaktan kendini alamadı.

“Gitmiştin.” dedi. Kerem koca bir gülümsemeyle karşılık verdi,

“Sen burada ağlasan benim orada yanaklarım ıslanmaz. Orası çok uzak.” dedi. Zeynep ağlamayla karışık bir gülüşle,

“Yüreğime indirdin, aptal kas yığını!” dedi. Kerem ise cevap vermeden sadece sarıldı. Aradan birkaç saat geçmesine rağmen onu ne kadar da özlemişti. Dudaklarını kulağına yaklaştırarak,

“Seni öyle çok seviyorum ki!” dedi. Zeynep ise Kerem’in nefesini hissetmenin o müthiş büyüsüne kapılmıştı. “Keşke ondan hiç ayrılmasam” diye düşünmekten kendini alamadı. Kerem’e duyduğu aşk onun emin olduğu tek duygusuydu belki de.

Hayali Sahneler [devam etmeyecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin