Bölüm 5 "Tabuları Yıkan Adam"

329 48 9
                                    

🌾

İnsanların bana deli gibi bakmasını umursamadım. İnsanların bu kız neden sırıtıyor diye düşünmesini aldanmadım ve sabahtan beri ona gülümsediğimi düşünüp bana gülümseyen genç çocuğu takmadım. Tekrar gülümsedim. Gülmek güzel şeydi vesselam,gülecek sebep bulduğunuzda.

Ben bulmuştum. Hem de çok güzel bir sebep; deminden beri pişmiş kelle gibi sırıtmama sebep olacak bir sebep...

Bana gülümsediğini biliyordum. Hissediyordum. Bana baktığını da hissediyordum. Çünkü etrafımızda kimse yoktu ve ben ona baktığım da kafasını yeni yeni önüne eğmişti. E bu adam deli değil ya kendi kendine gülsün. Yani,umarım bana gülmüştür...

Sadece bir kaç metre ötemdeydi son zamanlarda sıklıkla olduğu gibi. İlk başlarda yer bulup oturmuştu fakat hamile bir kadın gelince kibar bir şekilde yerini ona vermişti. Şimdi ise ayaktaydı bir eli önündeki direği tutarken alnını hafifçe o koluna yaslamıştı.

Ben de onun gibi yaptım. Başımı usulca koluma yasladım. Sanki yan yanaymışızda ben kafamı onun koluna yaslamış öylece yolu izliyormuş gibi.

Otobüs, izbe yollardan geçerken şoförün üzerinde 'Duracak' yazısı yanıp söndüğünde otobüs durdu. İnenlere bakmaya başladığım da onun da tam bu durakta inip, gece kondu semtinin içine doğru girdiğini gördüm. İçim sızladı. Bu semti bilirdim, kimsenin durumu iyi değildi ama herkesin yüzü buruk bir tebessümle kaplıydı. Bir defasında bir kaç klüp öğrencisi semt semt yardım kampanyaları başlatırken bu semti de görmüştüm aralarında. Broşürün altına yapıştırılmış bir kaç derme çatma ev, gülüşü güzel çocuklar ve harebeden farksız sokakların fotoğrafları o zamanda içime işlemişti.

Böyle yerlerde okunma sayısının azlığından, yiyecek ekmek peşine düşen adamların ve madde satan insanların ne kadar çok olduğunu bilirsiniz. Ama Sait,sanki bütün bu tabuları yıkmak için uğraşıyordu. Çok iyi bir üniversite kazanımış, Her okul çıkışı elleri market poşetleriyle dolu, Oldukça kibar ve masumdu. Baksanıza! 5 satır önce yazdıklarıma göz atın,Sizce de bitün tabuları yıkmamış mıydı?

Sait,dedim içimden. Sen çok güzel bir adamsın. Sonra özür diledim ondan; 'Edebiyat pek yapamam,biliyorum her defasında aynı şeyi söylediğimi.'

Bir kaç durak sonra ben de diğer insanların peşinden indim. Telefonumu açıp dayımın bana attığı adres sayesinde apartmanu bulmam çok zor olmamıştı. Geldiğim apartmana baktım. Çok şatafatlı veya eski değildi. Bizim gibi orta halli bir ailenin alabileceği bir evdi.

Apartmanın içine girip 4. Kata vardığımda karşımda duran dairenin ziline bastım. Az sonra 35 lerine görünen bir kadın ve ondan beş altı yaş büyük bir adam yüzlerindeki gülümsemeyle beni karşılamıştılar. Dayım olduğunu anladığım adam bana sarılırken çabucak ayrıldım ve elini öptüm.

"MaşAllah tıpkı annesi gibi güzelmiş." gülümsedikten sonra Yengem olması gereken kadınla da küçük bir selamlaşmadan sonra Salona girdik.

"Eee anlat bakalım,Annenler dedenler neler yapıyor?" Oturduğum kanepede biraz daha rahat bir konuma gelirken konuştum.

"Annem hep aynı ama dedemi en son gördüğüm de iyi değildi. Hastaydı sanırım." Dayımın yüzü anında yumuşarken yengemin yüzüne baktım. Dedemin ismini duyar duymaz yüzünü buruşturmuştu. Pekala,sinirlenmemeliyim.

"Peki benim kuzenlerim falan yok mu?" diye sordum.

"Bir eşek sıpası var senden bir iki yaş küçük. Bir de yeni doğan dünyalar güzeli bir kızımız var" diye hevesle anlattı dayım. Neyse ki oğlu benden bir kaç yaş küçüktü. Çünkü nedense Zeynep'in dedikleri içime oturmuştu. Ailemiz biraz geniş ve dedikouducu bir aile olduğu için laf çıkar mı acaba diye diken üstünde durmak zorunda kalırdım.

Yengem kahve yapmak için mutfağa girdiğin de sevecen bir sesle konuşmaya başladım.

"Yaa küçük olanı görebilir miyim?" diye sordum bir çırpıda

"Biraz zor uyuttuk,uyanırsa ilk işim olur kızım merak etme." kafamı salladım. Biz bir kaç saat  daha havadan sudan konuştuktan sonra ben lavaboya gitmek için izin almıştım. Çünkü yengem sağolsun ağzımı bir kere boş bırakmamıştı.

Lavaboda elimi yıkarken zil sesi ve kapı kapanış sesi geldikten sonra ben de lavabodan çıktım. Yavaşça salona girdiğim de gördüğüm görüntüyle gözlerim yavaşça irileşti.

"Gel kızım, bak bu da Hülya yengenin yiğeni Samet."  az önce kalktığım kanepeye oturduktan sonra bana gülümseyen Samet'e selam verdim.

"Merhaba,memnun oldum. Ben Melek."

"Ben de memnun oldum." Karşım da onun en yakın arkadaşlarından biri oturuyordu. Sanki karşımda o varmış gibi heyecanlandım. Samet,aralarında en neşeli olanı olmasına rağmen o bile sesini mesafeli kullanıyordu. Aylardır onları izleyen ben olmasam Samet'in gruplarında en çok gülüp güldüreni olduğuna inanmazdım.

"Siz aynı okulda mı okuyordunuz?" Hülya yengemin neşeli sesine zıt bir şekilde Samet mırıldandı.

"Teyze Amasya'da bir üniversite tek var." Dayım ve ben gülerken Hülya yengem bozulmuş bir suratla sustu.

"Tanışıyor musunuz bari?" dayım küçük çocukları birbirine kaynaştırmak isteyen bir baba gibi duruyordu şu an.

İkimizde kafamızı hayır anlamında salladıktan sonra yengem dayanamayıp tekrar müdahle etti olaya.

"Artık tanıştınız. Takılırsınız birbirinizle okulda artık." Samet'le birbirimize mahcupça gülümsedik.

"Ay keklerim yandı." Hülya yengem koştura koştura mutfağa gittiğin de dayım da uyanan küçük kızlarını uyutmak bahanesiyle odadan çıktı. Oysa yengem kekleri 20 dakika önce bize yedirmişti. Küçük kızın ağlama sesi ise hiçbir şekilde gelmemişti. Amaçları neydi ki? Umarım Zeynep'in söylediklerini uygulamaya dökmeye çalışmıyorlardı.

"Hangi bölümde okuyordun?" gerginliğimi azaltmak için koltukta biraz daha rahat oturmaya çalıştım.

"Sınıf öğretmenliği. Sen?"

"Fen bilimleri öğretmenliği. Ben seni bir yerden çıkaracak gibiyim. Daha önce hiç karşılaşmış mıydık?" gergince gülümsedim. Yedi yirmidört onları izlediğim için göz göze geldiğimiz çok olmuştu. Tek onunla değil,en azı Sait olmak üzere  hepsiyle göz göze gelmiştim.

"Hayır ama muhtemelen kafeterya veya bahçede görmüşsündür."  başını olumlu anlamda salladı. İkimizde utana sıkıla etrafı inincelemeye devam ettiğimiz sırada daha fazla dayanamayarak çay bardaklarını toplamak bahanesiyle ayağa kalktım. Tam hepsini toplamış mutfağa doğru gidiyordum ki serçe parmağım sehpanın kenarına çarptığın da hem acıyla inledim hem de elimdeki bir bardak sessizce yere düştü. Eğilip toplamaya çalıştığım da Samet yanıma gelip cam kırıklarını benimle beraber toplamaya başladı. Yarabbim, benim hayatım sakarlığa mı mahkum?

~~~

Yurt balkonunda Zeynep'le beraber sipariş verdiğimiz dönerleri yerken hiç susmadan konuşmaya devam ettim.

"Düşünebiliyor musun? Onun arkadaşıylaydım." Zeynep ısırdığı lokmayı yuttuktan sonra mırıldandı.

"Ne o kız? Samet'le tanıştın diye çok mu heyecanlandın?" Her ne kadar şakacı bir tavırla söylese de kalbimi kırmaya yetmişti çünki onu ne kadar sevdiğimi Zeynep'te biliyordu.

"Alınma bee şaka yaptım." Sadece gülümseyip yemeye devam ettim. Samet beni bir yerlerden çıkardığını, simamım ona tanıdık geldiğini söylemişti. Demek ki o kadar da görünmez değildim. Onunda o kahve ve durak macerasından sonra beni unutmamasını istedim. Beni gördüğü yerde hatırlasın, bu oydu desin istedim. Çok mu şey istiyordum?

Ama hissediyorum günler geçtikçe ona daha fazla yaklaşıyordum. Daha fazla cesaretleniyordum.

Sait Saffan,bir gün ellerinden tutacağım,sana söz veriyorum.

D İ L D A RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin