"Bu kadar televizyon yeter."

Babam durumu fark edip televizyonu kapatınca büyükannem ona sert bir bakış attı.

"Heyy! Seni serseri! Ben onu izliyordum!"

"Dikişlerine zarar gelirse akşam yemeği planın suya düşer, anne. Ben seni düşünüyorum."

Babam masum bir çocuk gibi gülerken büyükannem suçlanmış halde gözlerini kıstı.

"Aaa... Ne ukala bir adam bu böyle..."

O ikisine bakıp güldüğümde büyükannem bana döndü.

"Ayy, Nari! Bu akşam tanışmanı istediğim biri var."

Beklenti dolu bakışlarının bedenimi ele geçirip görünmez bir baskıyla sarmasına izin verirken düşündüğüm tek şey sağlığıydı.

"Kendisi çiftlik sahibinin torunu. Öyle yetenekli ve harika bir oğlan ki! İyi anlaşacağınıza eminim."

"Büyükanne..." Verebilecek bir cevabım olmadığından, aynı zamanda onu reddedemediğimden öylece baktım.

Büyükannem gülerek "Ayrıca çok güzel gözleri var." diye ekleyince babam itiraz etti.

"Anne! Nari henüz 18 yaşında. Böyle şeyler için endişelenmemesi gerek."

"Öyle bir şey değil ki bu." dedi büyükannem.

"Nari'nin Yooseul'dan başka arkadaşları da olmalı."

Ah, işte buna sonuna kadar katılıyordum. Arkadaş istemiyordum. Yeni insanlarla tanışmaya tahammül edemiyordum. Yine de beni yanında şaka malzemesi ya da herhangi bir şey olarak kullanan birine diğer herkesi tercih edebilirdim.

"Anne, Nari bu sene birçok kişiyle tanıştı." diye diretti babam.

"Eve çalışmaya getirdiği arkadaşları bile var."

"Özel ders öğrencileri arkadaşlığa dahil değildir."

Babam yeni bir şey söyleyecekken büyükannem bakışlarıyla onu susturdu.

"Onun için kötü olacak bir şey istemem herhalde."

Bana döndü.

"Bana güven, kızım. İçimden bir ses bu arkadaşlığın sağlam olacağını söylüyor."

Ona olan sevgimle gülümsedim.

Sonra amcam içeri girdi ve büyükannem bana tanışmam gereken oğlanı anlatmaya başladı.

Seul'de okuyordu, oldukça başarılıydı ve zeki biriydi. İlgi alanının kütüphane olduğunu ve çizim yeteneğinin iyi olduğunu öğrenmiştim.

Umrumdaymış gibi.

Öğleden sonra, hastanede tek bir refakatçi kalabileceği için amcam ve ben eve gitmek üzere hastaneden ayrıldık.

Büyükannemle kalmayı çok istiyordum ama o, benim şu çiftlik sahibinin torunu olan oğlanla tanışmamı daha çok istiyordu. Hastane yatağındayken onu reddedemezdim.

Eve gider gitmez odama çıktım.

Büyükanne Min'in giymem için hazırlattığı tüm o elbiseleri ve aksesuarları giymekten amcam sayesinde kurtulduktan sonra üzerinde bir şarkıdan alıntı olan YOU WILL FIND ME cümlesi yazılı düz bir tişört ve bir kot pantolon giyip saçlarımı at kuyruğu şeklinde topladım. Büyükannem bana gelecek olan oğlanın tam bir salon beyefendisi olduğunu söylemişti.

Hıh, 18 yaşında Busan'da bir salon beyefendisi ilgimi çekebilecek son şeydi.

Akşam yemeği vakti geldiğinde alt kata inip amcamla özel misafirimizi beklemeye başladık.

sunya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin