26 ♦ Oyun

4.3K 349 104
                                    



          Derin bir nefes aldım ve tekrarladım. Hala alabiliyor olmama karşı bu reflekslerim bir süre devam etti. Neredeyse ölecek olmak her ne kadar dışa vurmasam da beni korkutmuştu. Ölmek bu kadar kolaydı işte.

Tek bir kurşun.

Hayati organına isabet edecek tek bir kurşun seni alabilirdi yaşamın elinden.

Bu gece benim için çok şey değişmişti. Bulaştığım bu şeyin tek bir yüzü yoktu. Birden fazla yüzü vardı.

Bu gece diğer yüzüyle tanışmıştım. Yaşadığım şaşkınlığı soğukkanlılıkla gizlemiş ve ne gerekiyorsa yapmıştım.

Ve ben bu gece birini vurmuştum.

Aslında sadece görünen kısmıyla ateş etmiştim. Ancak silahtan kurşun çıkmamıştı. Acar büyük bir beceriyle kendini yere sererken hangi kısımda yaptığım rolü çözdüğünü bilmiyordum. Eğer anlasaydı onu gerçekten vurmak zorunda olmak beni dehşete düşürürdü.

Cenk'in beni vurması ise tamamen kurgu dışıydı. İkinci bir silah sesi duyduğumda yaşadığım şoku hala hatırlıyordum. Birilerinin gerçekten işimizi halletmeye geldiğini düşünmüştüm. Ölüm korkusu ilk burada kendini belli etmişti. Sonrası ise büyük tiyatroydu. Cenk'in ayarladığı siyah minibüse, yine Cenk'in parayla tuttuğu maskeli adamlar tarafından bindirilmiştik. Pek kibar olduklarını söyleyemezdim. Sanırım bizi gerçekten ölü sanmışlardı. Şahsen bende kendimi patates çuvalı gibi hissetmiştim.

"Hey!" diye seslendi direksiyon başından Cenk. "Artık dirilmeyi düşünüyor musunuz?"

Gözlerimi açmadan büyük minibüsün zemininde inledim. Kalkıp koltuklara oturmak zor gelmişti. Acar'ında yanımda bir yerde oturduğunu hissedebiliyordum.

"Her yerim sızlıyor." Diye yakındım. "Adamların canımızı çıkardı."

Ön koltukta oturan iki maskeliden biri yerinde hareket etti.

"Kusura bakma abla. Vallahi bu abi hızlı hareket etmezsek bizi vuracağını söyledi."

"Eminim öyle söylemiştir." Diye mırıldandım.

"Hadi lan oradan!" diye çıkıştı Cenk. "Öyle bir şey söylemedim. Hızlı hareket etmezseniz bizi vururlar dedim."

Gözlerimi araladığımda çocuğun omuz silktiğini gördüm.

"Abi biz paramızın peşindeyiz. İş bitti. Ver de gidelim biz."

Cenk homurtuyla torpido gözünden çıkardığı zarfı çocuğa uzattı.

"Bizden herhangi birine bir şekilde bahsederseniz..."

"Biliyoruz abi. İlk işimiz değil. Söz ağzımızı tutarız."

"Güzel." Araba yavaşlayıp kaldırımın yanında durduğunda ikisi de hızlıca araçtan inerek karanlık sokakta gözden kayboldular.

"Nereden buldun bunları?" diye sordum merakla. Bu sırada doğrulup Acar'ın karşısındaki koltuğa oturdum. Telefonundaki sim kartını kırmakla meşguldü. Parmakları arasında çevirdiği kartı hızlıca ikiye katladı ve telefonuyla birlikte aşağı attı.

"Telefonunu ver." Şaşkınlıkla ona baktım. "Bizi bulmamaları için bir tedbir." Cebimdeki telefonu ona uzattım.

"Bağlantılarım var." Diye yanıtladı sorumu Cenk. "Yardımcı oldular."

M.I.M.  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin