8 ♦ Hastane

10.1K 830 147
                                    

Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. Okuyan herkesin votelemesini rica ediyorum. 🖤

---

Yaşadığımız şeyleri hak eder miydik? Yoksa hayatın adaletsizliğine mi vururduk?

Adalet çok geniş bir kavramdı. Bir kimseye göre adalet; haklı ile haksızın ayırt edilmesiyle, başka bir kimseye göre ise iyi-kötü olayların dengede kalmasıyla sağlanırdı.

Kime göre? Neye göre?

Bana göre adalet diye bir kavram yoktu. Ben bu kavramı kimsem kalmadığını öğrendiğimde kaybetmiştim.

Şimdi ise tamamen yanlış anlaşılmadan dolayı hayatım değişecekti.

Hiçbir zaman gizemli ve karışık işler peşinde olmamıştım. Çünkü gizem beraberinde tehlikeyi de getirirdi. Bunun sonucunda kaos oluşurdu. 

İşte o zaman bu işten sıyrılman neredeyse imkansız olurdu.

Bu işlere girmek istemiyordum. Ancak zorunda olduğumu ayıldığım ilk saniyeler hatırlamıştım.

Özgürlüğüm için zorundaydım.

Sözde özgürlüğüm için...

Bilincimin yavaş yavaş açıldığı zamanlarda ilk olarak yoğun bir ilaç kokusu karşılamıştı beni. Burasının neresi olduğunu anlayabilmiştim böylece.

Hastanedeydim.

En son ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Yaşadıklarım köşe bucak benden kaçmak istercesine hafızamda saklansalarda bir süre sonra anımsamaya başladım.

Acar gelmiş ve beni oradan çıkarmıştı. Tabi teklifini kabul etmek şartıyla.

Sonrasında ise kendimi iyi hissetmediğimi hatırlıyordum. Bitkin ve ateşli... Son hissettiklerim bunlardı.

Sonrası yoktu. Koca bir boşluk.

Göz kapaklarımı zorlayarak açmaya çalıştım. Etrafta benim soluk alıp verişlerim dışında başka bir ses duymuyordum. Sessizlik ürkütücüydü.

Sonunda gözlerime sızan ışıkla beraber bakışlarımı tavana çıkarmıştım. Beyaz tavandan sonraki durağım ise serum olmuştu. İnce bir kabloyla bileğime bağlanan iğnenin varlığını hissetmiyordum.

Ne zamandan beri takılıydı?

Hava aydınlıktı. Ancak zaman kavramını kaybetmiş gibiydim. Belki de günler geçmişti ya da saatler...

Bilmiyordum.

Odada yankılanan hafif bir öksürük sesiyle irkilerek sesin geldiği yöne döndüm. Yatağın karşısındaki koltuk boş değildi ve ben fark etmemiştim.

        "İyi misin?"

Gözlerimi kısarak bakışlarımı Acar'ın yüzüne çıkardım. Soruyu sorarken ki samimiyetine inanıp inanmama tereddütüne kapılmıştım. Başımı hafifçe sallayıp önemsemem çalıştım.

Konuşmak için dudaklarımı araladığımda kuru boğazıma bir şey takılmışçasına öksürmeye başladım. Gözlerim istemsizce yaşardı. 

Serumsuz elimi kaldırarak boğazıma götürdüm. Acar'ın ne yaptığını göremiyordum. Ancak bir süre sonra dudaklarıma dayanan bardakla Acar'ın elinden aldığım suyu kana kana içtim.

       "Teşekkür ederim." Dedim konuşabilecek duruma geldiğimde. Bardağı yanımdaki masaya bıraktım.

       "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu. Sorusunu görmezden geldim. Onun yüzünden olmuştu zaten. Neredeyse aklımı kaybedecektim.

M.I.M.  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin