Yüzleşmek

2.1K 155 1
                                    

Yüzleşmek. Zordu yüzleşmek. Akın'ın söylediği sözler günlerdir beynimi yiyip bitiriyordu. Şimdi sahil kenarında denizin mis gibi kokusunu içime çekerken hayatımı sorguluyordum. Bin bir kandil gökyüzünü süslerken kaç geceye dileklerimi fener niyetine astığımı unuttum. Hayat ne kadar tuhaftı, bir an buradasın bir an kilometrelerce uzak diyarlarda... Şimdi aldığım nefesi ertesi sabah alacağımın garantisi yoktu. Hayatın içinde bir nefeslik kiracıydık, tıpkı bedenlerimizin içindeki ruhlarımız gibi.

Ellerimi vücuduma sarmış, dizlerimi karnıma çekmiş bir şekilde banka oturdum. Bir yabancının gözlerinde gördüğüm gerçekler bu zamana kadar hiç bu denli canımı acıtmamıştı. Hava ılık ılık eserken arkamdan gelen ses bu defa beni sinirlendirmek yerine gülümsememi sağladı.

"Yine yalnızlık içinde, gözlerin geçmişte volta atıyorsun gizemli kız." Dedi Akın.

Ben ona dönmeden o gelip yine ve yeniden teklifsizce yanıma oturdu. Artık kızmıyordum ona, geldiğim günden bu yana itiraf etmeliyim ki karşıma çıktığı her yerde beni her bir kelimesi ile bambaşka bir bakış açısına alıp götürmüştü. Hayata başka bir yönden bakmaya başlamıştım. İtiraf etmeliyim ki bu yalnızca onun sayesindeydi.

"Biliyor musun?"dedim ona bakmadan denizi seyrederek.

"Neyi?"

"Karşıma çıktığın günden bu yana hayatımda çok farklı bir yere konumlandın. Anlayamadığım bir şekilde ve hızda hayatımda bir yer edindin."

"Biliyorum. Sen o kitabı attığın o ilk gün senin arka masandaydım, yere düşen kitabı gördüğüm an çok öfkelenmiş ve hesap sormak için masana gelmiştim ama gözlerinde gördüğüm şey beni durdurmaya yetti."

"Ne gördün ki gözlerimde?"

"Kırgınlık. Kırgındın insanlara, yaralıydın yaşadıklarınla. Ve insan; canının en çok yandığı o anlarda en bi sevdiğini yerden yere vururmuş, sen de yanında taşıdığın en sadık dostunu attın yere." Dedi ve elinde tuttuğu kitabı havaya kaldırdı.

"Seni ne zaman görsem elinde bu kitap var, her yere yanında mı götürüyorsun?"

"Benim için çok kıymetli, çünkü değer verdiğim birinin elinden çıktı bu kitap." Dedi ve gözlerimin içine baktı. Gözlerim ışıldıyor, yanaklarım yanıyordu. Duyduğum şey, ölü bildiğim kalbimin tekrar çırpınmasına sebep oldu. Ondaki bu hareketlenme beni endişeye düşürse de kendimi sakinleştirmeye çalışıp konuyu değiştirmeye karar verdim.

"Gözünde gördüm dedin. Nasıl anladın?"

"Kim bilir? Belki yalnızca sende var olduğunu sandığın yaradan bende de vardır. Belki de çektiğin acıları zamanında ben de çekmişimdir. Kim bilir, belki aslımı bulduğumu gözlerine baktığımda yaranı gördüğümde anlamışımdır."

"Sen." Dediğim anda dehşetle gözlerim açıldı. Duyduklarım fazlaydı. En azından bir yabancının ağzına yakışmıyordu. Beni tanımayan biri için bu sözler çok büyüktü.

"Şiyt..." diyerek işaret parmağını dudaklarıma dokundurdu ve beni susturdu. "Şimdi değil Elif, şimdi sakın bu konuda konuşma, çünkü zamanı var. Yalnızca korkma ve gözlerini açık tut."

"Akın." Dedim. Tüm susturma çabalarına rağmen inatla konuştum. "Ben yaralı ve bir o kadar da yorgunum. Şu hayatta tek istediğim şey huzur. Artık korkuyorum." Başımı önüme eğdim ve gözlerimden iki damla yaş firar etti.

Akın, çenemden yavaşça tuttu ve öne düşen başımı kaldırdı. Diğer elindeki kitabı elime verdi. Elleri ile elime sıcacık dokunuşlar yaparak adeta bana güven verir gibiydi.

"Bak Elif, gözlerimin içine bak, gözlerindeki acıyı yüreğindeki yarayı biliyorum. Anlatmana, dillendirmene gerek yok. Ben gözlerinden okuyorum. Sadece izin ver, izin ver ki gözlerindeki acıyı silip atayım, yüreğinde açılmış olan yarayı iyileştireyim. Sana gülümseme bahşediyorum. Sana huzur vaat ediyorum. Sadece izin ver, ben aslımı gözlerindeki acıda, yüreğindeki yarada gördüm. Senin yanında aldığım nefesin tadını ömrüm boyunca ben hiç bir yerde, hiçbir kimsenin yanında almadım. Şunu çok iyi biliyorum ki, sen benim aradığım diğer yarımsın. "

"Akın..." dedim gözlerim yaşlar ile doluyken elim onun elleri arasındaydı.

Araya girerek, "Sen köprüleri geçip geldin bana, ben kaç köprü attım ömrümden bilmiyorum ama aslım, tek gerçeğimsin bunu biliyorum, bunu yürekten hissediyorum. Sadece izin ver." Dedi ve gözlerime sıcacık baktı. Öyle bir andaydım ki sanki arafa düşmüştüm. Ne olduğunu bilmiyordum? Bildiğim tek şey, aylar öncesinde ölümünü seyrettiğim kalbimin kanatlanıp aklımı ele geçirmesiyle birlikte başımı olur anlamında sallamam oldu. Ben evet dememiştim ama kalbim aklımı ele geçirip onun isteğine onay vermişti.


Ömrümün Yüreğine Yolculuğu#TAMAMLANDI#Where stories live. Discover now