Day 3 / I saw him first

9K 958 1.9K
                                    


"Tae~ Günaydın!" Jungkook gereksiz bir mutluluk ile salona girdiğinde, haftada bir gelen düzenli müşterim Bay Lee'yi tıraş ediyordum pek istekli olmayan bir ruh hali eşliğinde.

Evet, bu benim.

Yaptığı işi sevse bile genel olarak yaşadığı hayattan zevk alamayan, tek bir yakın arkadaşa sahip, sevgili kavramının üstünü tozlatmış kişi, Kim Taehyung. Buradan bir çıkarım yapmanızı beklemedim tabii, maksat kendimi tanıtmak.

"Hey, Kook, sana da."

"Sabah sabah insanın içini karartıyorsun ya." ve bu da isyankar arkadaşım, Jungkook.

Yanımda çalışıyor çünkü Jungkook'un kirasını ödeyebilmek için paraya ihtiyacı vardı ve benim de yerdeki saçları süpürmesi için bir elemana. Gayet karlı bir anlaşma anlayacağınız.

"Her zamanki halim Kook. Beğenmiyorsan-"

"Evet evet, kapı orada falan filan. Beni kovmak mı istiyorsun?" kendini üste çıkarmayı da iyi bilen bir insan ayrıca gördüğünüz gibi.

"Benden çok para alıyorsun kasadan, düşünmüyor değilim." müşteri olmasa ben ona diyeceğimi bilirdim de...

Homurdanıp beni içeri gireli daha beş dakika olmamasına rağmen sinir küpüne dönüştüren arkadaşım hakkında hoş olmayan düşüncelerim eşliğinde ona bir bakış attıktan sonra tekrar Bay Lee'ye verdim dikkatimi.

Jungkook seslice iç geçirdiğinde gözlerimi devirdim ve ayaklarını sürüye sürüye salonda dolanırken onu görmezden gelip işimi yapmaya devam ettim. Yani duyduğum kulak tırmalayıcı sese kadar, devam ediyordum.

"Bu ne?" Salona yayılan k-pop şarkısının sesini yükseltirken yaramaz bir çocuk gibi sırıtıyordu, hem de bunu gözlerimin içine baka baka yapıyordu.

Jungkook'a giriş:101 En yakın arkadaşımın en büyük hobisi bana dünyayı zindan etmek.

Jungkook'a giriş kurallarının devamı gelemeyecek çünkü az önce bunun amacının biraz dışında anlaşıldığını fark ettim, üzgünüm.

"Bang, bang, bang!" Jungkook bana cevap vermeyip şarkıda Big bang'e eşlik ederek paspası oraya buraya savurmaya başladı beni şaşırtmayarak. Burnumdan soluduğumdan haberi yoktu, ondan.

"Kapat şunu da benim müzik dosyasından bir şey aç." dişlerimin arasından konuşup Jungkook'un yüzünü buruşturmasını izledim, bu söz kesinlikle mutlu etmemişti onu.

Jungkook ile fazla ortak noktamız yok gördüğünüz gibi. Hatta, neredeyse hiç yok bile diyebilirim. Ben klasik müzik severim, o pop. Ben sudoku oynarım, o overwatch. Ben yalnızlığı severim, o her gece başka biriyle takılmayı. Fakat bir şekilde anlaşıyoruz, en azından, anlaşamasak da deniyoruz.

"Senin yüzünden klasik müzik zehirlenmesi geçirdim Tae. Şaka değil, sinirlenip benim k-pop dosyamı sildiğin zaman tüm gün klasik müzik dinlemiştik ya hani, o gece rüyamda Mozart ile-"

Bay Lee onu uyarır gibi öksürdüğünde, Jungkook ona attığım seni öldüreceğim bakışını fark etmişti ve ağzını kapatmıştı geç de olsa. Susması gerektiğini anlayıp sakince paspasına devam etti bu yüzden.

Sonunda tıraş bittiğinde Bay Lee'yi uğurlayarak kendimi boş koltuğa attım ve yeni indirdiğim oyunu oynamaya başladım büyük bir istekle, evet sudoku oynuyorum ve evet, bunu büyük bir istekle yapıyorum. Buna alışsanız iyi edersiniz.

Jungkook da yerdeki sakalları süpürme işlemini bitirdiğinde, bir bekleme koltuğuna oturup arkasına yaslandı iç çekerek.

"Tae, sabah neden mutlu olduğumu sorsana."

Loser × vminWhere stories live. Discover now