"Seksi bak!"
"Yapıyorum işte!"
"Sırf şu güzel yüzün için seni işe aldım ama bir boka yaramıyor!"
"Deniyorum Jaebum!"
Mankenlik ona göre değildi hiç bir zaman ama paraya ihtiyacı vardı ailesine kendini kanıtlamalıydı. AirBorne girmek hayali de...
"Bir iki çekim var dergi için. Ufak bir röportaj ve en sonda genel toplantı var."
"O toplantıya katılmak zorundayım değil mi?"
"Kesinlikle zorundasın."
Space ile stüdyoya girdiğimizde tek tek herkesle selamlaştım. İnsanlar bana iyi davranıyor ve iyi bakıyorlardı. Çantamdan çıkardığım Jelibon paketini açtım ve bir iki tane ağzıma attım. Çikolata yemem yasaktı onun yerine tatlı ihtiyacımı jelibon ile karşılar olmuştum. Sunny gelmesini beklerken içeri biri girdi. Yakışıklı ve kocaman gülüşü vardı. Bir kaç saniye sonra Bayan Tuan ile benzerliğini fark ettim. Kesinlikle bu Mark'tı. Herkes onu selamlarken ve önünden geçtiği kızlar bayılıp ayılırken o kendinden emin adımlarla bana yaklaşıyordu.
Hayır gelme!
Bir adım daha yaklaşma.
Ah geliyor işte.
"Merhaba?"diyip elini uzattığında utangaç bir tavırla diğer eli ensesine gitti.
Yanımdaki boş sandalyeyi gösterip'oturabilir miyim?'der gibi baktığında bende olumlu anlamda kafamı salladım. Bahsettikleri çapkın çocuk şuanda karşımda şekilden şekile giriyordu.
"Ben ımm bir kaç kere dergi kapağında seni gördüm. Annemde ballandırarak anlatınca gelip kendim tanışmak istedim."
"Utangaç tavırlarından vazgeçersen neden olmasın."diyip şirince gülümsedim. İlk bir kaç saniye gözleri büyüdü sonrasında ise o kocaman gülüşünü bana sundu. Kötü çocuk! Güzel gülüşü vardı.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Çekimler nasıl gidiyor? Alışabildin mi?"diye basit bir muhabbet açmıştı.
"Sana bir sır veriyim mi?"dedim ve oda olumlu anlamda kafasını salladı.
"Acayip zor. Galiba gün geçtikçe stresim artıyor."diyip kahka attım.
"Sakinleş!"derken oda kahkama ortak olmuştu. Sonrasında herşey çok hızlı gelişti.
