Evsiz

25K 1.4K 94
                                    

Şimdilik evim diyebileceğim tek yerin kapısından içeri girdiğimde tamamen bitik vaziyetteydim.

Saatlerdir amaçsızca şehrin sokaklarında evsizler gibi dolanıp durmuştum. Evsiz demek belki kendime karşı acımasızlıktı ama benim durumumdaki biri için kullanılabilecek en doğru kelimeydi.

Evi olmayan, nereye ait olduğu belli olmayan...

Dekanın bana yaptığı evlilik teklifi de bunu neredeyse doğrular nitelikteydi. Ailemden kimsenin kalmadığı, tek başıma olduğum bu hayatta, hiçbir şeye sahip olmadığım gibi güvenecek kimseye de sahip değildim.

Acaba Franke olmasa şimdi ne yapardım diye düşündüm. Pek fazla samimiyet kurmadığım okul arkadaşlarımda sığıntı gibi mi kalırdım yoksa gidip sokakta mı yatardım? Bunları düşünmek bile mideme kramplar girmesine, başımın çatlarcasına ağrımasına sebep oluyordu.

Şimdi Dekanın sözlerini düşününce bir miktar haklılık payı olduğunu kabul etmek zorundaydım. Bana böyle bir teklifte bulunurken kabul edeceğimden neredeyse emin gibi olmasıydı sinirimi bozan.

Belki onunla başka şartlar altında tanışmış olsaydık, onun için beğenebileceğim bir erkek bile diyebilirdim. Gençti, yakışıklıydı ve başarılıydı. Ama bir kez bile ona o gözle bakmamıştım.

O benim öğretmenimdi ve böyle bir teklif kendimi aşağılanmış hissetmeme sebep olmuştu. Bana sırf acıdığı için evlilik teklif etmiş olmasına inanamıyordum. Açıkçası niyetinden başka bir anlam da çıkaramıyordum.

Ona cesaret verecek bir şey mi yaptım diye düşünüp durdum, kalabalık caddelerde dolaşırken ama bu da bana daha imkânsız geliyordu.

Ben etrafımdaki erkeklerle diğer kızlar gibi flört etmekten hoşlanmazdım. Hep bir mesafe koymaya çalışırdım onlarla arama. Eğlenmek belli bir yere kadar kendime izin verdiğim bir şeydi. Zaten bunun için ne fazlasıyla param vardı ne de kendimi o denli rahat bırakırdım. Annemi ve babamı hatırlamıyordum.

Hayal meyaldi onlarla yaşadıklarım. Yaşlı bir çiftin yanına evlatlık verilmiştim. Annem ve babamın trafik kazasında öldüklerini biliyordum ve sonrasında uzaktan akrabalarım olan bir çift tarafından yetiştirilmiştim. Bana yaşayabileceğim güvenli bir ev vermişlerdi ama benimle sevgi anlamında bir bağ kurmamışlardı.

Onlar öldükten sonra da kendime başıma kalmış, yaşamımı sürdürmek için hep çalışmak zorunda kalmıştım.

Ama şimdi o korunaklı sandığım, kendimi sakladığım balonumu bir anda patlatıvermişti. Bana evlenme teklif ederek, geleceğimi garanti altına almaya çalıştığını söyleyen adamın niyeti bana hiç de doğru gelmemişti.

Kimse bu denli yardımsever olamazdı. Sonra aklıma başka görüntüler geldi. Aklıma geldiği gibi geri yollamak istediğim görüntüler...

Onun beni öperken, elleri ellerimde... Birden ürperdim ve daha fazla düşünmeye dayanamadım.

Hayali bile beni heyecanlandırmamış daha da beteri kendimi kötü hissetmeme neden olmuştu. Sözleriyle kendimi olduğumdan daha yalnız ve çaresiz hissetmeme neden olmuştu. Onunla ne derse desin ne kadar kötü durumda olursam olayım asla evlenmezdim.

Uzun zamandır sevgilim yoktu. Olmasını da istemiyordum ama ileride aşık olacağım biriyle evlenmek istiyordum. Geri kafalı bir romantiktim. En son çıktığım çocukla bir süre keyifli vakit geçirmiştim ama bana kendimi unutturacak biriyle daha önce karşılaşmamıştım.

Dekan da bunlardan biri olamazdı. Onunla kendimi düşüncelerimde bile yan yana koyamıyordum.

İşte böyle saatler sonra eve dağılmış şekilde gittiğimde salonda kanepenin üstünde yayılmış uyuklayan Franke benim içeri girdiğini görünce yattığı yerden doğruldu.

S İ Y A H  O R K İ D EWhere stories live. Discover now