Fırsat

28.9K 1.5K 180
                                    

Dört duvarı tavandan yere kadar aynalarla çevrili dans sınıfından içeri girdiğimizde Dekanımız, Bay Derengh hepimizden, daha önce orada olmayan, sandalyeleri işaret ederek oturmamızı istedi.

Ben de dahil 15 kişilik sınıfın tam kadro sabah saatinde uykusunu almış zinde bireyleri şaşkınlık içinde yerlerine yerleşirken birbirimize attığımız imalı bakışlarla neler olduğunu anlamaya çalışıyorduk.

Dekan dışında, yardımcısı Allison ve okulda önce hiç görmediğim üç kişi daha bu sandalyelerin karşısındaki yerlerini almış, ilgiyle bizi süzüyorlardı. Yerimize yerleşmemiz bitince Dekan kısa bir selamlaşmanın ardından önümüzdeki dönem için olağan okul programından ve planlarından bahsetmeye başlamıştı.

Konuşmasının sonunda sesine yansıyan farklılık birazdan söyleyeceklerinin her iki taraf için de önemli olduğunu belirtircesine heyecan doluydu.

"Bu sene ne kadar çok çalışmanız gerektiğini size tekrar hatırlatmama gerek yok," diyerek başladı konuşmasına.

Çoğu zaman ona sadece adı olan Anthony ile hitap etmemizi isteyen Dekan uzun zamandır bu okulda dans dersleri veriyordu ve ne kadar disiplinli bir öğretmen olursa olsun her öğrencisiyle tek tek ilgilenen, yeri geldiğinde de onların sorunlarına çözüm bulmak için vakit ayıran biriydi.

Kendisi aslında yöneticilik yapmak için oldukça genç sayılabilecek bir yaştaydı. Kısa bir zaman öncesine kadar birçok başyapıtta başrol oynamış ayrıca başarılarıyla bir çok ödül almış bir sanatçıydı.

"Bu sene son seneniz ve mezun olduğunuzda aldığınız sıkı ve diğer okullara göre disiplinli eğitimin hakkını vermenize imkan sağlayacak önemli işlerde yer alacaksınız. İşte tam da bu yüzden içinizden gerçekten bu işi tutkuyla yapanlarınız tam karşınızda oturan ve sizinle geleceğiniz arasında sağlam bir köprü oluşturacak işverenlerinize bakmaktasınız," dedi sesine yansıyan gururla.

Hepimiz mırıldanmaya, Dekanın söylediklerinin ne anlama geldiğini kendi aramızda tartışmaya başlamıştık.

"Tamam. Sessiz olun!"

Dekan hem heyecanımız karşısında memnun olmuş gülümsemesiyle hem de otoritesini belli eden bir tonda konuşmasıyla hepimizi susturdu.

"Berta Müzik ve Gösteri Sanatları Akademisi sahneye daha önce konmamış yepyeni ve aynı zamanda da sıra dışı bir oyunun hazırlıklarında. İçinizden birkaçı da bu oyunda önemli roller elde edecek."

O konuşurken gözüm karşımda duran tanımadığım adamlara kaydı. Onlar da ilgiyle bize bakıyorlardı. Anlatılanlara bakılırsa her birimizin çalışmak için bir nevi rüyası olan akademinin yöneticilerine bakıyordum.

Dekan, sınıfın içindeki sesler eskisine nazaran daha da yükselse de bir müddet bizim bu heyecanlı karmaşayı yaratmamıza izin verdi.

Bakışlarım bir an Franke'ninkilerle kesişince onun da çoktan hayal dünyasına daldığını fark ettim. Muhtemelen bu oyunda görev alacaklardan biri de oydu.

O kadar gösterişli ve yetenekliydi ki ben bu sınıfta olduğuma bile bazen şaşırıyordum. Çalışkandım ama ne onda olan; yürürken bile kendini belli eden doğal havaya sahiptim ne de onun gibi gösterişli bir sarışındım.

Pekala ben de uzun boyluydum ve her dansçı gibi zayıftım ama beyaz tenim kızıl saçlarım dışında dikkat çeken bir yanım olduğunu düşünmüyordum.

Ünlü bir ekip olduklarını anlamamızla, hepimiz deyim yerindeyse soluklarımızı tutmuş ve daha çok çalışmak için o anda kararımızı vermiştik.

S İ Y A H  O R K İ D EWhere stories live. Discover now