"Nerede peki şu an?"

"Arkada." Jay oğluna döndü.

"Louis onu arkada mı bıraktın?"

"Ne var bunda?"

"Kurtların arasına?"

"Bende bir kurdum." sonra alfa sürüdekilerin ona olan bakışlarını hatırladı. Mutfaktan çıkarken kapıyı açtı. Ceketini bile giymemişti ki zaten üşümüyordu alfa.

Arkaya doğru giderken Harry'nin etrafında iki kişi olduğunu gördü. Harry montuna tutunmuştu sıkıca. Alfa ve beta aldıkları kokuyla Louis'in geldiğini anladılar. Oysaki durum alfanın sandığı gibi değildi. Kurtlar bu insanı sevmemişti. Çünkü alfaları onun yüzünden dövüşmek zorundaydı ve bir şey olabilirdi. Sinirle insana bakarken bakışlarını yumuşatıp alfaya döndüler.

"Oliver ve Sam ne yapıyorsunuz?" Oliver bir şey demezken Sam konuştu.

"Adını sormuştuk sadece alfa." Louis Oliver'e döndü.

"Oliver?" Oliver bakışlarını insandan çekip alfaya çevirdi. Louis ile ikisi çocukluk arkadaşıydı. Ve Oliver bu insan yüzünden arkadaşına bir şey olmasını istemiyordu.

"Alfa." biraz eğilirken Louis elini arkadaşının omzuna koydu.

"Şunu sana kaç kere yapmamanı söyledim." Oliver gülümserken Harry bir ona bir alfaya bakıyordu. Montunun ucunu daha sıkı tuttu.

"Alana nerede?" Alana Oliver'ın eşiydi. Dört yıl önce eşleşmişlerdi. Oliver bir alfaydı. Alana ise omegaydı.

"Scott ile birlikte." Scott ise üç yaşındaki tatlı oğullarıydı. O da bir alfaydı.

"Scott nasıl?"

"İyi fakat bazen zorluk çıkartabiliyor." Harry orada olduğunun farkında bile olmayan alfaya tekme atmak istiyordu.

"Ben artık gideyim. Sam hadi." elini alfanın omzuna koyup sıktı. Louis de onun omzuna koydu. Oliver ve Sam giderken alfa Harry'e döndü. Gözlerinin rengi koyulaşmıştı. Yeşil gözleri zümrüt gibiydi şu an.

"Beni takip et." Harry beresini düzeltirken alfayı takip etmeye başladı. İçinden de söyleniyordu. Eve geldiklerinde alfa kapıyı açtı. Harry gözlerini devirdi içeri girerken alfa önce kendisinin içeri geçmesine izin verse ölürdü zaten.

Sinir bozucu ve gıcık alfa.

Mutfağa girdiklerinde Jay Harry'e döndü. 

"Merhaba tatlım." Harry şaşkınlığını gizleyemezken Jay gülümsedi. Alfa ise gözlerini devirdi. Eh kendisi olamasa da annesi sıcakkanlı olmayı başarıyordu. Jay ise Harry'e bakarken gülümsemesi büyüdü. Harry'nin ise yanakları kızarmıştı.

"Ben Jay Louis'in annesi." Harry de kadına gülümsedi. Çok tatlı bir kadına benziyordu.

"Bende Harry." alfa mutfağa geçerken Harry beresini ve montunu çıkardı. Beresini çıkarmasıyla bukleleri omzuna döküldü.

"Bir şeyler hazırlamıştım. Mutfağa geçelim." Jay'i takip ederken mutfağa girdiklerinde alfanın çoktan masaya oturmuş yemeğe başladığını gördü. Sandalyeyi çekip otururken Jay alfayı dürttü Harry'e belli etmeden. Louis kaşlarını çatarken Jay gözleriyle Harry'nin üzerindeki kazağı gösterdi. Harry'nin üzerinde alfanın siyah örgü kazağı vardı. Louis omuz silkip yemeğini yemeye devam etti.

"Al bakalım tatlım. Afiyet olsun."

"Teşekkür ederim." sandviçini yerken Harry yüzüne gelen saçları yüzünden rahatsız oluyordu ama belli etmemeye çalıştı. Ama Jay bir sorun olduğunu anlamıştı.

"Bir sorun mu var tatlım?" lokmasını yutarken konuştu Harry.

"Yok." alfa da gözlerini Harry'e dikmişti.

"Sorun ne insancık?" Jay oğluna dönerken kaşlarını çattı. Louis annesinin çatılı kaşlarını görünce bir şey olmamış gibi tekrar sordu.

"Sorun ne?" Harry yanakları kızarırken konuştu.

"Saçlarım." Jay ayağa kalkıp mutfaktan çıktı. Elinde tokayla gelirken Harry'e sordu.

"Saçlarını örelim mi canım?" Jay çocuğun saçlarına hayranlıkla bakmadan edemedi. Çikolata rengindeki saçları parlıyordu resmen. Louis ise yemeğini bitirmiş önündeki manzarayı izliyordu. Yanakları kırmızı, saçları yüzüne gelen bir insan. Zümrüt yeşilleri ise tabağında.

"O- olur." Jay elini saçlarına daldırırken Harry yemeğine devam etti.

"Çok güzel saçların var tatlım. Yumuşacık, ipek gibi."

"Teşekkür ederim." alfa gözlerini Harry'den çekip saçlarına bakmaya başladı. Saçlarına dokunmak istiyordu. Annesinin dediği gibi miydi acaba? Birkaç saniye sonra başını olumsuzca salladı. Ne düşünüyordu öyle?

Jay işini bitirirken Harry de sandviçini bitirmişti.

"Bitti. Çok güzel oldu."

"Teşekkür ederim." alfa Harry'e o an gülümsemeden edemedi. Küçük bir çocuk gibiydi şu an. Parmaklarıyla oynuyordu ve örgülü saçlarıyla çok güzeldi.

"Doydun mu canım?" Harry başını salladı. Louis ayağa kalkarken annesinin saçlarına öpücük bıraktı.

"Biz gidelim artık."

"Tamam canım." Harry de kalkarken alfa sert sesiyle konuştu.

"Montunu giy ve kapıda bekle." Harry başını sallayıp çıktı. Jay ellerini beline koydu.

"Louis ona kaba mı davranıyorsun?"

"Hayır."

"İnsan olması onun suçu değil."

"Neden bunu söyledin ki?" Jay birkaç kurabiye koyarken mavi bir kaba alfaya döndü.

"İnsancık ne demek oluyor o zaman?" Louis gözlerini kıstı.

"İstediğim gibi seslenirim ve ona istediğimi yaparım." Jay kurabiyeleri verirken başını olumsuz anlamda salladı.

"Çok masum duruyor." hele de saçları örüldükten sonra. Louis bir şey demeden mutfaktan çıktı. Ceketini alırken kapıyı açıp çıktı. Jay ise oğlunun arkasından bakarken konuştu sessizce.

"Umarım pişman olacağın şeyler yapmazsın Louis."

*

Harry Jay'in yaptığı kurabiyeleri yerken bir yandan da süt içiyordu. Yirmi üç yaşında olması ya da şirket sahibi olması bunu değiştirmiyordu. Louis merdivenlerden inerken bacaklarını bağdaş kurmuş olan Harry'i gördü. Kucağında kurabiye kabı elinde ise süt dolu bir bardak vardı. Üzerinde onun kazağı altındaysa polardan bir eşofman vardı ve saçlarını bozmamıştı. Louis ona bakarken yarın sabahki dövüşü kaybetmemesi gerektiğini kendisine bir kez daha hatırlattı.

Ne olursa olsun bu insanı Nick'in eline bırakamazdı, kendisi onu daha çok yaralayacak olsa bile.

LOVE NEVER FELT SO GOODWhere stories live. Discover now