"Ne olacağına sen karar vereceksin ."

"Bir şey olmayacak çünkü biz bir şey yapmadık yanlış adamların peşindesiniz" dedi adam bütün soğukkanlılığı ile" öyle mi?"diyerek biraz duraksadı suçluyu adamın  mimiklerinde arıyordu.

"Sence ben yanlış adamın peşine düşecek, yanlış adamın karşısına geçecek adam mıyım? Beni tanımadığın çok belli Onun için  şimdi seni burada öldüreceğim ve leşinin kokusuna gelen Akbaba'nın peşini düşeceğim. Şimdi siz de çocuklarınızın kaderine ağlaya bilirsiniz ."

Çarpık bir gülüş  gördüğünde  Can anladı "çocuklarına bakacak bir adam var demek?" dedi adam şaşkın  bir şekilde baktı.  nereden anlamış olabilir ki  sandalyede bağlı olan  adamın önüne eğilerek "çok kötü yakalandın, bunu diğer odaya alalım" dedi

Adamlar  hırsızın üzerine  gelirken Can "Hüseyin'ide öldürün gitsin " dedi

Korkuya kapılan Hüseyin"ağam dur ne olur affet!"
Diyerek ağlamaya, yalvarmaya  başladı. 

Can , belinde ki silahı  kavramış, Hüseyin'e dönerek  "konuşacak  mısın?"  Diye son bir kez acıyarak  sormuştu. 

Hüseyin bakışlarını yere çevirdiğinde diğer adam ,"sakın" dedi.

Can, gözlerini ve silahın namlusunu diğer adama çevirerek ;"o zaman ilk önce sen öl Madem ikiniz de konuşmayacaksınız, madem benim çalınan mallarım geri gelmeyecek Siz de evinize geri gitmeyin."diye büyük bir öfke ile bağırdı.

Hüseyin, Can'ın gözlerindeki hırsı görmüştü.  Ölmekten çok geride bırakacaklarından korkuyordu. haklıydı da  kendince Hüseyin boğuk  ve ağlamaklı sesi ile;"Urfalı genç bir adam, inan Ben başka bir şey bilmiyorum, Sadece Bildiğim tek şey bu Çok para verdi. çocuğum hasta evim kerpiçten yerde serecek halım bile yok dese ki; o adamı öldür !öldürürdüm dese ki; öl!  ölürdüm o paraya ihtiyacım vardı ."diyerek kısılan sesi ile  ağlamaya başladı Hüseyin, diğer adam" lalet olsun Her şey bitti, senin beynini s*keyim ,"  küfürler  etmeye başladı. Can hiç düşünmeden elindeki silahın namlusunu ateşledi ve Hüseyin'i Topuğundan vurdu. Beyni kabul etmiyor içi  almıyordu,

"Bir daha söyle."  Diye kükredi  adeta.

"Urfalı genç bir ağa "   kıvranarak   dediğinde aklına  tek bir isim geliyordu.

Beynin  de yankılanan isim bütün sinir hücrelerini harekete geçirmiş ne yapacağını ne konuşacağını bilemez hale getirmişti. Can dişlerini sıkıyor nefes alamıyordu.

Adamlarına emretti," temizleyin burayı ve ben gelene kadar Bu ikisini de öldürmeyin ama rahat da ettirmeyin." dedi ve dışarı çıkarak arabasına bindi hemen Cabbar'ı aradı ,"neredesin?" telefonu açan adama ilk söylediği kelime buydu uzun zamamdır can ile  yaşayan Cabbar bir sıkıntı olduğunu anladı." senden haber bekliyorum." dedi.

Cabbar "Memlekete gideceğim ya ?"

"evde konuşalım eve geç ve beni bekle."

" tamam .'dedi Cabbar ve telefonu kapattı.

Can araba öyle bir hızlı sürüyordu ki Jeep çöl topraklarını dalga dalga ettirip teker arabanın üstüne savuruyordu. burnundan soluyordu Can düşündüğü olmasın diye dualar ediyordu her şeyi bırakıp gelmişti. işte daha neden peşindeydi daha neden huzur vermiyordu aklıma gelen isim huzursuzluk veriyordu ona Çünkü yaptığı şey artık çok ağırdı  ve canı artık  katlanılmaz   geliyordu.Hadi kendini geçti o bunu nasıl   yapardı  inşaatlardan insanlar geçiniyordu onlardan ne istiyordu hele bu gariban insanlar.... düşündükçe  deliriyordu, dişlerinin  arasında aynı kelimeleri  söyleyip  söyleyip  kuduruyordu. ne yapmıştı  da ona böyle bir adet tuzağın içine çekilmişti böyle bir adiliğe  alet edilmişlerdi para herşeyi çözer miydi?

para bir şeref satın alır mıydı?

kesinlikle Davut da bu şeref yoktu.

Davut'tan başka düşmanı yoktu.  Etraftaki Onun abisi olsa  da  yine de öyle olmamasını diledi ne kadar sürede kat ettiğini bilemediği yolu bitirmişti bile eve geldiğinde hemen çalışma odasına  çıktı.  peşinden onu bahçede bekleyen Cabbar vardı.

Çalışma masasının üzerinde duran içki kadehlerini den birinden bardağı boşalttığı içkiyi tepesinde dikerken  tısladı ,"Urfalı genç  bir ağa."  dedi .

Cabbar Buz kesti "yok artık Bu kadarını da yapmaya cesaret edemez ."dedi .

"söylesene cevap ver Benim ondan başka düşmanım var mı, Benim abim den başka büyük düşmanım var mı?" derken elindeki Kadehi yere çarptı "cevap ver " diye tekrar bağırdı.

"  Sakin Ol bir yol bulacağız önce bir kesinleştirelim," dedi sonra aklına gelen sori ile panik ile sorgulamaya devam etti."öldürdün mü? yoksa adamları "dedi.ve biraz duraksayarak ;
"sana yalnız kalmn gerektiğini söylemiştim," diyerek O da telaşa kapıldı.

" öldürmedim Ama şimdiden öldürmediğini pişmanım" dedi .

" Sakin kafayla bir düşünelim böyle olmaz, böyle bir yere varamayız ."

Can," daha ne yapacağım, bıraktım geldim. toprağımı,atamı ,Her şey ona bıraktım daha ne istiyor benden?"dediğinde

Cabbar," kendine rakip bırakmak istemiyordur, Tamamen  Meydan onun olsun istiyordur, taht kavgaları ! "Dedi. kısaca geri yaslandı gözlerini kapattı derin derin nefesler aldı.

Can perişandı canı ne dese daha da sinirleneceğini biliyordu o yüzden sessiz kalmayı tercih etti ama Can tıslayarak konuştu "ben  de seninle geliyorum ,madem bir savaşın içindeyim En azından düşmanına karşı gardımı almalıyım. Son bir defa onun karşısına çıkmalıyım."

" hayır "dedi  cabbar  ve hemen itiraz etti "o, mu daha bilmiyoruz bile öğreneceğim işte!biraz sabırlı ol."  dedi .

Cabbar ve Can Kendi aralarında   konuşurken kapıya kulak dayayan  ikisini dinleyen Ahudan habersiz di içindeki her şeyi Kusmak için yer arayan Can ahu'nun tırnaklarını kemirerek Onu dilediğinden bir haber Davut'a yapacaklarını bir bir  anlatıyordu. Ahu tırnaklarını yiyerek paniğe kapılıyor her duyduğu cümlede Biraz Daha Tedirgin oluyordu bir şeyler yapmalıydı ama ne Can asla bu evden gitmemeliydi giderse bir daha geri gelmez di korkuyordu .burada unutulup gitmekten korkuyordu....

Evet hadi yine  iyisiniz bir bölüm daha

Yorum yapın  bak bekliyorum...

CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(bitti!)Where stories live. Discover now