11.Bölüm | Kutup Yıldızı

2.5K 183 531
                                    

Aras, kucağındaki genç kızı daha sıkı kavrayarak battaniyelerin üzerine yatırdı. Çok geçmeden kendi de üstüne eğildi. Bir koluyla yerden güç alırken diğer kolunu kaldırıp, elini Elizya'nın yanağına yerleştirdi. Aras pürüzsüz yanağını okşarken, Elizya'nın yorgun göz kapakları bir açılıp bir kapanıyordu.

"Sana hep baktım. Defalarca." dedi Aras, gözlerini Elizya'nın gözlerinden ayırmadan. "Ama şu an seni ilk kez görüyormuşum gibi hissediyorum. Neden biliyor musun?"

Elizya başını iki yana salladı.

Genç adam yüzünü Elizya'ya biraz daha yaklaştırdı. "Çünkü şu an sadece ben bakıyorum sana." Burnunu Elizya'nın yanağına sürterken gözleri kapandı. "Korku yok." diye fısıldadı. "Sana korkusuzca bakabiliyorum." Sürtündüğü her yere birer öpücük bırakıyordu. "Bunun nasıl bir lütuf olduğunu tahmin edemezsin." Öpücükleri sıklaşıp çenesine ulaşmıştı.

"Han'daki yaralanmamdan sonra, Balta ve Istakoz'la iş birliği yaptığını duyunca deliye dönmüştüm... Ama sen bana hiç ihanet etmedin." dedi Elizya.

Aras birden durdu. "Etmediğimi nereden biliyorsun? Buna inanarak gelmedin mi buraya?"

"Çünkü..." diyerek derin bir nefes aldı Elizya. "Sen bana bunu az önce söyledin."

İkisi de gözlerini birbirinden bir saniye olsun ayırmıyordu.

"Istakoz ve Balta onların aralarına sızmıştı. Öğrendiklerimden sonra seni tehlikeye atamazdım..." dedi Aras. Yutkundu. "Sen de Tuna'ya evet demedin. Biliyorum."

Elizya, "Söylemediklerimi duyabildiğinden..." diyebildi, Aras'ın dudakları, dudaklarını örtmeden önce.

Aras konuşmayı sürdürmek istiyordu. Ama bunun için kelimeleri değil öpücükleri kullanacağı aşikardı. Elizya'nın sıcak dudaklarında erirken parmaklarıyla da genç kızın yumuşak tenini okşuyordu. Elizya ıslak avuç içlerini aralayarak ellerini Aras'ın saçlarının arasına geçirdi. Onu sıkıca kavrayıp kendine bastırdı; sanki dudaklarının ulaşacağı nokta daha derinlerdeymişcesine... Bedenin Aras'a temas ettiği her yüzey karıncalanmaya başlamıştı. Aras'ın dudakları, dudaklarından boynuna doğru kaydı. Derin bir nefes alarak deniz kokusunu içine çekti. Kalp atışları hızlandığında, Aras hem madden hem manen içini doldurmuştu.

***

Kızıl buklelerini geriye ittikten sonra aynadaki görüntüsüne baktı. İnce parmaklarını, boynundaki beyaz inci taşların üzerinde gezdirirken ona doğru yaklaşan topuk sesine aldırış etmiyordu.

"Çok pahalı bir mücevher."

"Öyle." dedi Helen annesine dönmeden.

"Tuna ile aranızın kötü olduğunu sanıyordum."

Ayağa kalkıp, az önce bakmakta olduğu aynaya sırtını döndü. Annesiyle göz göze gelince gülümsedi.

"Tuna ile aramız bozuk değil, çünkü Tuna ile 'aramız' diye bir şey yok."

Kadın şaşırmıştı. Kollarını göğsünün altında bağladıktan sonra tek kaşını havaya kaldırdı.

"Peki bu hepimizi satın alacak kadar pahalı şeyi sana kim verdi?"

Helen kısa bir kahkaha patlattı. "Hepimizi satın alacak kadar güçlü biri." İfadesi ciddileşirken gözleri parıldıyordu. "Kralımız."

Annesinin hızla büyüyen bakışlarındaki şaşkınlığa aldırmadan gözlerini pencereden dışarı, karanlık gökyüzüne dikti.

"Artık oyun değişti. Kaybedeceği bir savaşta o aptal Tuna'nın yanında yer alamam."

"Peki kral bunu nasıl kabul etti?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 25, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ElizyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin