7.Bölüm | Buz Mavisi

5.4K 513 368
                                    


Balo salonuna geri dönmek için balkonun girişine doğru koşar adımlarla ilerlerdi. Yumruk yaparak sıktığı avuçlarının arasına elbisesinin eteklerinden bir parça iliştirmişti ve böylece yürürken eteklerine takılmıyor, daha da hızlanabiliyordu. Şu an buradan olabildiğince uzaklaşmak, arzuladığı tek seçenekti belki de. Yüzüne çarpan rüzgar az önce alevler içinde yanan yüzünü soğutmaya yetmiyordu. Kapıdan içeri adımını attığında bir el bileğini kavradı.

"Elizya, içkileri getirdim." Tuna, diğer elindeki bardağı Elizya'ya doğru uzatmıştı. 

Elizya bardağı hızla kavradıktan sonra, "Ben biraz üşüdüm de, içeri girsek nasıl olur?" dedi hızla.

Genç kızı başıyla onaylayan Tuna onunla birlikte kalabalığın içine doğru yürüdü.

Sırtını dayadığı duvarın soğukluğu bileklerine kadar nüfus ederken, kalp atışları normale dönmekte güçlük çekiyordu. Ellerini sarı saçlarının arasına geçirip bir müddet öylece bekledi. Helen'den sonra onlarca kadın olmuştu hayatında Aras'ın. Kadınlara olan güvenini yitirdiği o zamandan beri, bir korsan gibi yaşarken tek düşündüğü anlık zevklerdi. Onlar hakkında düşünmezdi, onlarla konuşmaz, duvarlarının ardını görmelerine asla izin vermezdi. Ama az önce, yıllardır ördüğü o devasa duvarı kendi darbeleriyle yıkmaya çalışmıştı. Elizya yanlış hiçbir şey yapmamıştı. Bunu yapmasını ondan Aras istemişti. Oyun oynamasının onun için daha güvenliği olduğunu altını çizerek belirtmişti genç kıza. Nasıl böyle kontrolünü kaybedebilirdi? Bütün vücudunu ele geçiren bu sıcaklığın hormonlardan ibaret olmadığını biliyordu. Bir hışımla yaslandığı duvardan öne doğru doğruldu. Öfkeliydi, neden öfkelendiğini dahi bilmeyerek.

Helen yüzünden, dedi kendi kendine, Tuna'nın onu elimden alışını hatırladığım için... 

Birer ikişer merdivenleri inerek girdiği kapıya ulaştı. Kimseye görünmeden kendi için düzenlenen balonun olduğu salonundan çıktı. Gece onun için bitmişti. 

*

Karanlık ağaçların arasında, büyük bir söğüt ağacına sırtını dayamış, bekliyordu. Gecenin bu saatinde tamamen boşalmış olan sahilde havlayan köpeklerin sesleri dışında pek bir ses yoktu. Birbirine kenetlediği kollarını yavaşça indirdiğinde ona doğru gelmekte olan adama dikkatlice baktı. Adam yaklaştıkça, Aras'ın yüzünde bir gülümseme belirdi.

"Balta!" diyerek yaslandığı yerden doğruldu, Balta, ağır aksak yürüyerek ona yaklaşırken.

"Nasılsın Kaptan?"

"Beni boşver, tayfa nasıl?"

"Her şey yolunda."

Aras bakışlarını kıyının görünen kısmına doğru çevirip uzun bir süre orada oyaladı. "Kimseye görünmedin değil mi?"

"Etraf temiz, çok dikkatli geldim buraya." dedi Balta elini ensesine götürerek. Ensesini biraz ovaladıktan sonra konuşmasına heyecanla devam etti. "Sevkiyatı Silverwest yoluyla götürdük. Tam tahmin ettiğin gibi Kaptan, işin içinde o var. Bir de, Karaküpe hala buralarda. Ama nerede gizlendiğine dair bir bilgi alamadık."

"Fare deliğine de girse bulup başını ezeceğim onun. Şu deniz kızının gemiyi sattığı kişilerle ilgili bir şey öğrendiniz mi?"

"Evet, gemimiz liman açıklarında görülmüş. Bu gece yarısı, surların ardındaki limandan çıkacaklarmış yola. Senin gemini alan adam da onların arasında Kaptan."

"Güzeeel." dedi gülümseyerek kafasın sallarken. "İlk olarak bu işten başlayalım."

"Umarım bir aksilik çıkmaz Kaptan."

ElizyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin