9.Bölümden..

4.1K 412 135
                                    

Elindeki kılıcın keskin ve parlak yüzeyini görüş alanı hizasına kaldırdı. Metal zemine yansıyan yüzüne baktığında, parlak gün ışı gözlerini kamaştırmıştı. Maviliğiyle, hemen ardındaki gökyüzünden ayırt edilemeyecek gözleri ve yüzünün çevresine saçılan sarı bukleleri; siyahlar içindeki kıyafetiyle tezatlık oluşturmuştu. Bir ressamın fırçasına sığamayacak kadar güzel gözüküyordu. Gömleğinin yakaları esen meltemin etkisiyle iki yana savrulurken, esinti göğsünü okşuyordu. İçini huzurla doldurmasına izin vermek için kollarını biraz daha araladı. Rüzgarın varlığı ona her zaman güç verirdi. Şimdi, bu meydanda, karşısına çıkacak olanlar her kim olursa olsun onları alt edecekti. Gücünü bir kez daha gözler önüne sermek için bunu yapmalıydı. Esasında, Aras'ın güçle bir derdi yoktu. Güce ulaşmak için yaşamıyordu o. Herkesin aksine; güçlü olmak onun için bir amaç değil, araçtı. Fakat kurtlar sofrasında hayatta kalabilmenin altın kuralı: onları, oradaki en güçlü kurt olduğuna ikna etmekten başka bir şey değildi. Ve o da, bunu yapmak için en güçlüyü oynamalıydı. Elindeki kılıcı daha sıkı kavradı. Önünde durduğu kabine girerek üzerine zırhı yerleştirmeye başladı. Miğferini de giydikten sonra derin bir nefes alarak alana doğru yürüdü. Müsabaka alanına geldiğinde seyircilerin hemen önündeki duvara yaslanarak beklemeye başladı. Tam karşısında kurulmuş olan masada kura çekimi yapılıyordu. Normal kılıç müsabakalarından farklı olarak bu müsabakadaki katılımcıların kimlikleri açıklanmıyor, kura şeklinde seçilip eşleşme yapılıyordu. O yüzden orada dikilmekte olan kişinin Prens Kayra olduğundan kimsenin haberi yoktu.

Birkaç seçim ve yarıştan sonra masanın başındaki adam 24 numaranın çıktığını duyurdu. Aras yaslandığı duvardan doğrularak kaslarını gevşetmek için gerilmeye başladı. Her ne kadar zırh buna engel olsa da kendini olabildiğince hazır hissettirmeye çalıştı. Aras, kınına yerleştirmiş olduğu kılıcını aheste aheste çekerken, kuracı adam 24.numaranın 30.numarayla eşleştiğini duyurmak için bağırdı.

Aras meydanın ortasına geçip konumunu aldığında, 30 numara da tam karşısına dikildi. Yarışı yönetmekte olan hakem direktifini verince Aras kılıcını karşısındaki kılıca sertçe çarptırdı. Ardı ardına gelen kılıç tokuşmalarının ardından çeviklikle birbirlerinin etrafında dönmeye başladılar. 30 numara, kılıcını ters çevirerek Aras'ın bileğini büktüğünde genç adamın kaşları çatıldı. Stresle geriye sendelerken tüm gücünü kılıcına verdi. Bu hamlesiyle az önce rakibinin Aras'a yaptığı hareketi bu kez Aras ona yapıyordu. Rakibi aniden ters dönerek kendini o konumdan kurtardı. Hız kaybetmeden kılıcının keskin yüzünü Aras'ın parlak kılıcına çarptırarak meydanı kılıç sesiyle çınlatmaya koyuldu. Önce aşağıdan gelen darbeye karşılık verdi, ardından yukarıya kaldırdı. Aras'ın tüm hamlelerine çeviklikle karşı koyuyordu. Bir müddet, bu darbeleri ustalıkla savuşturmaya devam etti. Aras hiç es vermeden, bileğini aşağı ve yukarı, sağa ve sola oynatmaya devam ediyordu. Rakibinin ufak bir boşluk anını yakaladığında kılıcıyla birlikte yere kapaklanmasını sağladı. Fakat dengesini kaybettiğinden o da hemen üzerine düştü rakibinin.

Derin nefeslerinin arasında kafasını kaldırarak tam karşısındaki gözlere baktı.

"Görmeyeli çok gelişmişsin. Ders mi alıyorsun?" diye fısıldadı, miğferinin altından Aras.

"Ders vermeyi tercih ederim," kılıcından güç alarak Aras'ı hemen altına devirdi. "-senin gibi ihtiyacı olanlara." Miğferin altından çıkan sesi fazlasıyla boğuktu.

Aras sesli bir şekilde güldü. "Daha önce de söylemiştim, bir kadının kokusunu heryerde tanırım. Zırhının altından bile... Hele ki o kadın sensen, Elizya."

Bu kez rakibini üzerinden deviren Aras olmuştu. Dizlerinin üzerine doğrulup kılıcını Elizya'nın göğsüne dayadı.

Elizya, göğsündeki zırha dayanmış olan kılıca bakmıyordu bile. Doğrudan Aras'a odaklanmıştı. Yapmacık bir şekilde gülümsedi.

"O gözünün önüne gelen sarı buklelerin seni hemen ele veriyor. Saklanamıyorsun. Kral olmak istiyorsan onlardan kurtulmalısın."

"Değişmeme değmeyecek şeyler için değişiklik yapmam ben." diye yanıtladı Aras. Sesi pürüzsüz ve netti.

Elizya elinin hemen altındaki kılıcını kavrayarak havaya kaldırdı ve Aras'ın kılıcını göğsünden uzaklaştırmak için kullandı. Kılıç, Aras'ın elinde havaya doğru kalktı. Elizya vakit kaybetmeden yandan bir darbe geçirip kılıcı Aras'ın elinden uzaklaştırdı. O sırada genç adamı yana devirip üzerine çıktı. Fakat kılıç o kadar kolay uçup gitmişti ki, Elizya bunun şaşkınlığıyla Aras'a sorgulayıcı gözlerle bakıyordu.

"Neden?" dedi metrelerce uzakta olan kılıcı işaret ederek. "Neden bilerek attın onu? Kazanmayı ne kadar istediğini biliyorum. Kendini ne denli Tuna'ya ispat etmek istediğini... Neden benim kazanmama izin verdin? Neden bunda değişiklik yaptın Aras?"

Aras'ın mavi gözleri parıltıyla Elizya'ya dikilmişti. "Çünkü buna değecek. Göreceksin."

ElizyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin