Bölüm On Altı: Kabuslar

299 23 9
                                    

Yazar ben değilim, sadece çeviri yapıyorum. Bütün hakları TheMusicalityGirl e aittir.

"Karanlık çöküp gece olduğunda, işte o anda, bütün çocuklar ailelerini özlemeye ve ağlamaya başladı."

~ Wendy Darling, Once Upon a Time, 2x21


Baelfire kabus görüyordu.

Zifiri karanlıktaydı. Kendi etrafında umutsuzca dönüp duruyordu, fakat görünürde tek bir ışık huzmesi bile yoktu. Aniden karanlığın içinde bir siluet boy gösterdi. Havada süzülen bir gölgeydi bu. Uğursuz bakışları odayı aydınlatıyordu. Baelfire korkudan donakalmıştı, gözlerini gözlerine dikmiş Gölge'nin karşısında kılını bile kıpırdatamıyordu.  

"Bae!" diye haykıran Wendy'nin sesini duydu. "Bae! Yardım et!"

"Wendy!" diye bağırdı Bae. Arkasını döndü ve rüzgar olmamasına rağmen etekleri uçuşan elbisesiyle orada duran Wendy'yi gördü. Bae kıza doğru koşmaya başladı, fakat Gölge ondan hızlıydı. Gölge'nin elindeki parlak bir cisim Bae'in gözüne ilişti; üzerinde 'Rumplestiltskin' yazan bir hançerdi bu. Gölge hançeri tutan elini havaya kaldırıp Wendy'ye saldırmaya hazırlandı...

Baelfire, çocuk odasına giren birinin ayak sesleriyle uyandı. Hızla doğruldu, bütün kasları gerilmişti. Fakat gelenin Wendy olduğunu görünce sakinleşti.

"Her şey yolunda." dedi kız nazikçe. "Ben geldim." Baelfire üzerinden ağır bir yük kalkmışçasına hafiflemiş hissetti kendini. Wendy güvendeydi.

"Seni bir daha göremeyeceğimi sanmıştım." Baelfire gülümsedi. Wendy dönmüştü. Sihir, Darling ailesini parçalamamıştı.

"Ne kadardır yokum?" diye sordu Wendy. Odada dolaşıp çevresine bakındı. yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Çevresinde gördükleri ona tanıdık gelmiyormuş gibiydi.

"Yalnızca... bir gece." diye yanıtladı Baelfire. Wendy'yi izlerken bir şeylerin değişmiş olduğunu fark etti. Kızın sesi, bir zamanlar sahip olduğu meraklı ve heyecanlı tınıyı kaybetmişti. Hüzünlü çıkıyordu sesi, ve kayıp. Baelfire bunu nasıl ifade edeceğini bilmiyordu.

"Çok daha uzunmuş gibi geldi bana." dedi Wendy ve yavaşça yatağına yürüyüp dağınık çarşafın üzerine oturdu. Bae de kızın yanına yerleşti.

"Eee," diye ihtiyatla söze girdi Baelfire, "Nasıldı bakalım orası?" Wendy bakışlarını ona çevirdi.

"Bir ada." diye yanıtladı, "sana ne yapman gerektiğini söyleyen yetişkinlerin olmadığı bir ada." Wendy'nin yüzü aydınlandı, gülümseyecek gibi gözüküyordu fakat dudakları kımıldamadı. "Aynı zamanda denizkızlarıyla, perilerle ve her türden sihirli varlıklarla dolu." Durdu. Gülümsemeye çalışıyormuş gibi görünüyordu fakat başaramadı.

"O zaman neden döndün?" diye sordu Baelfire. Wendy bakışlarını yere indirdi.

"Çünkü," dedi ve yutkundu. Gözyaşlarına hakim olmaya çalışıyordu. "Oraya Varolmayan Ülke denmesinin bir nedeni var. Çünkü adaya ayak bastığın anda, Gölge senin ayrılmana izin vermiyor." Wendy adanın gerçek liderinin ismini ağzına almayı reddetti.

"Nasıl kaçtın?" diye sordu Baelfire, odayı kaplayan yoğun sessizliği bölerek. Wendy'nin gözleri yaşardı.

"Benim gitmeme izin verdi." dedi kız. "Çünkü beni istemedi." Bu sözleri söyledikten hemen sonraysa Pan'in şeytani planı aklına geldi. "Bir oğlan istiyordu." Odadaki diğer iki yatakta yatan kardeşlerine baktı. "Bu gece benim yerime kardeşlerimden birini almak için geri gelecek." Bu sözleri söylerken ağlamamak Wendy için çok güçtü. Kardeşlerinin kendi düştüğü tuzağa düşmelerini istemiyordu.

Second Star To The Right (TÜRKÇE)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें