3

109 16 115
                                    

''Hayır Helen! Fahişenin teki geleceğimi kuracağım kişi olamaz tamam mı?!'' İçinden 'salak' diye mırıldanan Elvin huysuzlanarak yürümeye devam etti.

''Ama ikiniz çok tatlıydınız, hem öptüğünde geri çekilmedin ki.'' Helen koşar adımlarla yanına geldi ve gülümsedi. ''Cidden çok tatlı bir çocuk değil mi?'' 

''Çok tatlı bir fahişe.'' 

''Uf Elvin!'' Helen kollarını birbirine bağlayarak yüzünü astı. Dakikalar geçmeden yine bir konu açmıştı ama. Helen böyleydi. ''Bu arada erken uyusan iyi olur, eczaneye zombi gibi geliyorsun.'' 

Elvin ses etmeden kafasını salladı. Evet, babaannesinden kalma bir eczane dükkanı vardı. Şimdi zavallı kadının tek yaptığı şey evinde oturmak ve adeta harap olmuş kulakları yüzünden pazar sabahları altyazılı bir film aramaktı televizyonda. Yanında acıyla haykırarak ölseniz sizi kahkaha atıyorsunuz sanardı. 

Elvin'in ise tek sahip olduğu akrabası oydu. Ona bakıyor, boş vakitlerinde ise Helen'le takılıyordu. Lakin arkadaşı yakın zamanda izdivaç havasına büründüğü için ondan da uzaklaşmayı düşündü bir süre. 

''Bana yine kızacaksın belki ama,'' Helen gülümseyerek önüne baktı. ''Çok güzel bir çift olurdunuz.'' 

''Parasını verdiğim sürece.'' alayla güldü ve bir daha konuşmaması için önden yürümeye başladı. Elvin Chris, tam anlamıyla kalın kafalı birisiydi. 

''Lütfen bunun bir şaka olduğunu söyle.'' diye mırıldandı kendi kendine. Normalde bu vakitte sokakta açık birkaç bar varken, şimdi hepsinin ışıkları sönmüştü! Bir kez daha yutkundu boğazı kuruyan Chris, kesinlikle bir şeyler içmesi gerekiyordu. 

''Tanrı'm beni ne ile sınıyorsun?'' adımları zorunlulukla tanıdık mekana ilerledi. Fark ettirmeden biraz içmeyi ve hemen kaybolmayı umuyordu sandalyesine otururken. 

Etrafta göz gezdirdi. Her saniyesinde tekrar iğrenirken, odalardan birinin kapısında yine minik sarışını görmüştü. Nefes nefese elindeki paraları sayıyor, dağılmış kıyafetlerini düzeltmek için uğraşmıyordu bile. Elvin hemen kafasını çevirdi ama çok geçti. 

Paraları şortunun cebine sıkıştıran Jantis hemen yanına oturmuştu. ''Selam.'' dedi gülmemek için zorladığı sesiyle. Kıvırcık saçlarının arasına kedi kulakları olan metal bir taç oturtmuştu. Göbeği açık, salaş bir tişört giyiyordu bir de. Cevap gelmeyince gülmemek için kızaran yüzüyle konuştu. ''Nasılsın?'' 

Elvin kendini ona bakmamaya zorladı. Yoksa sonuçlarını biliyordu. ''İyi.'' Jantis'e sormamıştı, hemen içkisini içip defolmak istiyordu mümkünse.

''Neden böyle gerginsin?'' oturduğu yerden zıpladı ve yanına geldi. Sırıtmaya başladı kıvırcık, keyiflenmişti. Yanağından tutarak kendisine çevirdi düz ifadeli suratı. ''Seni keyiflendirebilirim.'' aralarındaki mesafeyi iyice kapatırken gözleri dudaklarına kaymıştı, kendi dudaklarını yaladı ve keyifle konuştu. ''Bana güven, Elvin.'' 

''Kes şunu lütfen.'' Yanağını ondan kurtardı. ''Belki ailen bu halinden haberdar bile değil, gerçekten mantıksız. Birileri sana yardım edebilir ve buradan çıkabilirsin.'' 

Jantis yerine oturdu ve kafasını eğdi. ''Ne? Sen mi bu iyiliği yapacaksın? Arkadaş falan mıyız?'' 

Elvin kıstığı gözleriyle onu süzdü. Siktiiir, bakmaması gerekirdi kesinlikle. ''Seninle arkadaş olmam ben.'' 

''Daha fazlası mı yoksa?'' kıkırdadı. ''İşimden memnunum.'' 

''Başkalarının altına yatmaya çok meraklısın.'' 

''Sen de buraya geldiğine göre başkalarını altına almaya çok meraklısın, hm?'' 
Halbuki bilmiyordu Elvin hala bakirdi. 

''Düşünemiyorsun galiba, büyük problem.'' bardağını çarparak kalktı ve gözlerine baktı. ''Buradan çıkman gerek, sen de biliyorsun. Bunu sağlayacağım. Ama sonrasında yanıma gelirsen kendi ellerimle geri getiririm seni.'' eli tacına uzandı, Jantis geri çekilemeden kedi kulaklarını kapmıştı.

''Oynaşmaya devam et kedicik, yakında bu eğlencen bitecek.'' 

''Ama Elvin bir hafta geçti ve hala en küçük bir şey bile bulamadın! Hazır eleman eksiğimiz varken neden inat ediyorsun ki?!'' Helen söylenmeye devam etti. Elvin her yere bakmıştı neredeyse, ama Jantis için bir iş bulamamıştı. Helen ise eczanesinde çalışmasını teklif etmiş ama kesin bir dile reddetmişti Elvin.

''O fahişe müşterilere sarkıntılık eder, neden güvenelim ki?'' hala düşüncesinde değişiklik yoktu anlaşılan.

Helen bir şey demedi, ''İleride göreceğim ben sizi.'' diye fısıldaması haricinde. Bir süre sonra yine ağzını açmıştı ama.  ''Sen tam bir ot kafalısın Chris.'' 

''Daha ne kadar böyle söyleneceksin?'' 

''Sonsuza kadar!'' Helen cırlandığında yüzünü buruşturdu ve sıkıntıyla geriye yaslandı, kollarını bağladı, mahkeme suratıyla konuştu.

''Sen söylersin, karışmıyorum. Ayrıca tek bir sorun çıkardığı anda kovacağım.'' 

Elvin laflarının geçersiz olduğunu bilmiyordu. Bir sürü sorun çıkaracaktı şüphesiz, ama kovar mıydı orası belirsizdi. Sebebini ise henüz anlayacak bir durumda değildi.

7 a ğ u s t o s d o ğ u m g ü n ü m

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Pábitel [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin