Pábitel [boyxboy]

1

Birkaç adım girer girmez içeri, renk renk ışıklar gözünü aldığında rahatsız bir ifadeye bürünmüştü yüzü. Fazlasıyla masum gözüken çehresi ve etrafta yiyişenlere attığı kınayan bakışlar kesinlikle buranın insanının olmadığının göstergesiydi.

Şuan bu barda olmasından daha çok garipsediği bir durum varsa, kız arkadaşı Helen tarafından tıpkı küçük bir çocuk gibi buraya zorla getirilmesiydi. Pekala, normal bir bar olsaydı müsamaha gösterebilirdi ama burası fahişelerin kol gezdiği bir gay bardı. 

Bu gürültülü ve seviyesiz müzik onu iyiden iyiye rahatsız etmeye başlamıştı. Kolunu sertçe Helen'in hapsinden çekti ve güçlü ter kokusunu göz ardı etmeye çalışarak konuştu. ''Gerçekten buna gerek var mıydı ot kafa?'' 

''Kızlarla anlaşamıyorsun, ben de seni buraya getirdim. Bence iki cinsiyeti de denemelisin.'' Helen ona adeta alev fışkırtarak bakan iki çift kahverengi yuvardan sonra bağırdı. ''Sap olman batıyor Elvin!'' 

''Ve bana 'ideal' bir sevgili bulmak için buraya geldik öyle mi?'' 

''Evet.'' 

''Neden seninle arkadaş oldum ki...'' 

Barmenin karşısına oturup bir şeyler söyledikten sonra gözü arkasında bıraktığı Helen'e takıldı. Normal bir çocuk bulması ve flört etmeye başlaması kaşla göz arasında olmuştu. Gay barda bile kendine eş bulan arkadaşının çekiciliği ufku zorluyordu gerçekten.

Üçüncü bardağının dibini yudumluyordu ki yanına birisi oturmuştu. Ardından hala rahatsız edici derecede çalan müziğin içinden zar zor duyulacak bir ''Selam.'' sesini duymuştu. 

Ona kısa bir bakış atıp baştan aşağı inceledi. Beyaz, bol gömleğinin içinde adeta kaybolmuştu minik bedeni. Sarı ve kıvırcık saçlarıyla yeşil gözleri ona yeterince tatlılık katmazmış gibi, minik dudakları öpmeye kıyamayacağı cinstendi. Altında ise kısacık, siyah ve dar bir şort vardı. Bacaklarına birkaç saniye takılan gözlerini es geçmemek gerekiyordu. 

Kıvırcığın dizlerine kadar uzanan çizmelerini sabırsızca sallamasıyla dikkati dağılmış ve sonunda tekrar yüzüne odaklanabilmişti. Birkaç saniye öylece bakıştıklarında müzik sanki kaybolmuştu, ter kokusu artık onu rahatsız etmiyordu ve nerede olduğunu unutmuş gibiydi. Tekrardan dikkatini topladığında kaşlarını çattı ve önüne dönerek bardağının dibindeki birkaç yudumu da bitirdi. 

''Seni becermek için para vermeyeceğim.'' 

Elvin'in tükürürcesine söylediği bu cümle kıvırcığımızın normalde kıyameti koparmasına, bağırıp çağırmasına sebebiyet verebilirdi ama öyle olmadı. Alayla dudaklardan dökülen bir kıkırdama ve şu sözler duyuldu;

''Senin gibileri biliyorum. Asla böyle bir şey yapmayacağını söyler durursun ama gecenin sonunda aynı yatağa gireriz.'' 

''İğrençsin.'' dedi Elvin dediğini destekleyen, aşağılayıcı bakışlarla. ''Çekil yanımdan, senin gibi birisiyle konuşmak küfür gibi.'' 

''Böyle biri olmayı ben istedim mi sence?!'' masaya sertçe çarptığı bardak ve aniden yükselen sesi Elvin'i şaşırtmıştı. ''Hepiniz böylesiniz! Bir insanın hikayesini bilmeden yargılıyorsunuz, bunu yaparken neler hissettiğimi bilmeden konuşuyorsunuz. Senden ve senin gibilerden nefret ediyorum, sizlerle konuşmak asıl küfrün karşılığı!'' 

Öfkeyle ayağa kalktı. Sinirli sinirli atılan birkaç adımdan sonra tekrar Elvin'e dönmüş ve sinirle gülmüştü. ''Tanrı'm bu çok ergenceydi.''

Elvin bunun üzerine kahkaha attı ve başıyla onayladı. Bundan cesaret alan minik, tekrar yanına oturdu ve bir süre öylece bekleyerek müziğe karışan insan seslerini dinlediler. Elvin önlerindeki iki bardağı doldururken onu sessizce izliyordu. 

''Pekala, hikayeni dinleyeceğim.'' 

Güvenden yoksun gözleri kısa bir süre bardakta takılı kaldıktan sonra Elvin'e döndü. Bilmiyordu ki yeşili, etrafı sarmalayan o renklerden daha çok dikkat çekiyordu. Bardağı eline aldı ve Elvin'in bardağıyla tokuşturdu.

''Uzun bir gece olacak.'' 

MERHEBALAAAAR, fanfic dışında yazdığım ilk boyxboy kitabı ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz :3 Şahsen çok heyecanlıyım çünkü tatlı mı tatlı bir çift olacaklar, emin olabilirsiniz. Tabii, seksi de(; (smutsmutsmutsmut)

Hikayemde her konuda yardım eden yankeecorn'a çok çok teşekkür ederim. Bir sonraki bölüme kadar, sağlıcakla!