4 💜

345 188 770
                                    

İyi okumalar gülüşü güzeller...

İnanmak istemiyorum. Yapmamıştır; ama neden yapmasın? Sevgilim falan değil ki. Her konuda özgür bir insan. İstediğini sevebilir. Kalp bu. Sen, elmayı seviyorsun diye elmanın seni sevmesini bekleyemezsin. Ben, Giray'ı seviyorum diye, beni sevecek değil ya.

"Mutluluklar." Ağzımdan çıkan tek kelime bu olmuştu. İyi dileklerimi de sunduğuma göre gidebilirim. Tam kapıyı açacakken dayım, "Ahsen nereye kızım?" kolumdaki eline baktım. "Dayı, burada kalmamı beklemiyorsundur, umarım." Dayım beni kendisine doğru çekti. "Buradan başka gidebileceğin yer yok, şu an için." Giray, "ben her şeyi anlatacağım. Beni dinlemelisiniz." Kalbim sızlıyordu. Dinleyecek halim yoktu. Dinlemezsem daha kötü olacak gibi bir his barındırıyordum içimde. Sanki yapmamış olmasına inanmak istercesine.

"Ben eğer birisi ile evleneceksem, bu kişi Ahsen olacak. Başka kimse ile evlenmem." Sözünü bitirmesine izin vermedi dayım. "Ne demek kimse ile evlenmem! Bebek ne olacak?" Daha fazla dinlemek istemiyordum. Kızların yemekten önce gösterdikleri odaya gittim. Kapıyı kilitleyip öylece kaldım. Ters giden bir şey olduğunu anlamıştım ama işin içinde bir bebeğin olacağı aklıma gelmemişti.

Hıçkırıklar arasında sakinleşmeye çalıştım. Kim çocukluk aşkını ömür boyu sevmiş? Kimse tabii ki de. Kendimi hiç; bir hiç gibi hissetmemiştim. Buradan şu an için gidemiyorsam bile en yakın zamanda gideceğim.

♡●✿❁❀●✿❁❀●❁✿❀●❁✿❀●♡

Gözlerimi açtığımda, ne kadardır uyuduğumu bilmiyorum. Tek hatırladığım; elimdeki bez parçası idi. Bu bez de ondan kalmıştı. Küçükken, soğuk havada denize girmek istemiştim. İstediğim olmuştu. Denizin soğuk sularına kendimi bırakmıştım. Giray bu durur mu? O da benimle beraber soğuk sulara teslim oldu. Yüzmeyi bilmiyordum. Sadece denizin içinde yürüyüp koşuyordum.

İşte olan o gün olmuştu. İkimizde hastalanmıştık. Annemler de bu bezleri alınlarımıza koyup arada bir ıslatarak sıkıyorlardı. Tekrar alınlarımıza koyuyorlardı.

O gün..

"Anne bu şey çok iğrenç kokuyor. Lütfen al şu bezi. Ben banyo yapmak istiyorum." tabii anneme ne kadar yalvarsam da işe yaramadı. Kafamı kaldırıp, Giray'ın alnındaki bezi kokladım. "Anne bende ondan istiyorum. O benimki gibi pis kokmuyor." annemler, dediğim lafa gülüp "kızım ikisini de sirkeli suda ıslaktık. İkisi de aynı kokuyordur."

Giray, "benimki de çok pis kokuyor. Bir de sendeki bezi koklayım." alnıma yaklaşıp, bezi kokladı. "Sendeki bez aynı sen gibi kokuyor. Gel değiştirelim." alnımdan bezi alıp kendi alnındaki bezi benim alnıma yerleştirdi. Sonrada kendi alnına benden aldığı bezi koydu.

♡●✿❁❀●✿❁❀●❁✿❀●❁✿❀●♡

O günden bugüne bu bez bende. Acaba Giray saklamış mıydı? 'Aman Ahsen onu mu saklayacak?' demekle yetindim kendi kendime. Camdan dışarıyı seyrettim. Güneş daha yeni doğmak üzere. Deniz gecenin siyahını akıtıp kedisini gündüze teslim ediyor, asilliğini bırakıyordu yavaş yavaş. Soysuz olmuyordu katiyen. Aksine şenlenip aydınlanıyordu.

Dayanamayıp çıktım dışarı. Gece üzerimi bile değiştirmeden uyumuş olduğum için pantolonumu, dizlerime kadar kıvırdım. Çıkmadan önce ayağıma geçirdiğim terlikleri de çıkarıp, kıyıda yürümeye başladım. Su soğuktu. Aynı o gün gibi. Hasta olacağımı biliyordum. O günkü Giray yanımda olsa ölmeye bile hazırdım. Ama şimdiki Giray'ı tanımıyorum bile.

DÖNÜM NOKTASIWhere stories live. Discover now