KIRMIZI BULUTLAR

90 40 40
                                    


Her zamanki gibi nefes nefese tepeye tırmanmaya başladım. Arkadaşım onu görmem için hep buraya gelmemi istiyordu. Her zaman benim evime gelmesini söylüyordum ama bir türlü gelemiyordu ve yürümek zorunda kalıyordum. Yinede onu görmek için bu tepeyi zor da olsa tırmanıyordum. Bazı zamanlarda varacağım yeri şeker kulübesi olarak hayal edip tırmanmamı kolay hale getiriyordum ve bu çok zevkli oluyordu.

Varacağım yer gözümde belirince mor külotlu çorabıma baktım birkaç yırtık vardı çekiştirmelerim sonucu oluşan. Tırmanacağım vakit birkaç tane daha eklenecekti yırtık dağcıklarıma yeni elemanlar. Ceketimin fermuarını kapattım. Terleyen saçlarımı ceketimin altına sıkıştırdım. Kendimi Heidi'nin yerinde hayal edip tırmanmaya başladım. Bir taş, iki ot, üç dal derken sonunda ulaşabilmiştim. Son dalıda kuvvetlice çekip çimlere bıraktım kendimi. Kalbim hızlı hızlı atarken, karnımdaki atış da ona eşlik etmeye başladı. Yine karnımda belirmişti neden olduğunu anlayamadığım ağrılı atışlar. Kalçamın üzerinde doğruldum, ceketimin fermuarını açıp üzerimden fırlattım.

Vücudumun ağrımasıyla acı duyduğum yerleri incelemeye başladım. Külotlu çorabım birkaç yerinden yırtılmış, yırtıkların altından mor mor halkalar çıkmıştı. Diz kapağımdaki kabuk bağlayan eski yaramda soyulmuştu. Kabuğunu koparttım, ellerimle pislenen yerleri sildim.

Başımı bir sürü bulutları olan gökyüzüne çevirdim. Köşedeki kaplumbağa, arkasına saklanmış minik kuzu, onları korkutan bir aslanla gökyüzünde çeşitli oyunlar oynadım. Bulutları dağıtım, tekrar bir araya getirdim ağlamalarından korkarak. Arkadaşımın bilmem kaçıncısını oynadığım oyunlarımla gelmesini bekledim. Kendimi Chen'e ulaşmaya çalışan Cedric gibi hissettim. Bu düşünce dudaklarımdan kaçmaya çalışan kahkahamı serbest bıraktı. Kahkaham etrafta dolaştı, tekrar kulaklarıma çarptı. Nefesimi sakinleştirmeye çalışırken sesler duydum. Yaprakları az olan ağaca başımı çevirdim. Gözlerim büyük bir sevinçle parlarken beklediğim arkadaşım dallarda yerini almış bana bakıyordu. Yavaşça arkadaşıma doğru döndüm. Beni hergün bu tepeye çıkarttığı için ona biraz kızgındım. Kaşlarımı çatabildiğim kadar çattım. Dudaklarımdan kelimeler çıkmaya hazırlanırken bacağımda tüy gibi bir hafiflik hissettim. Beraberinde kaşıntıyı da getiren hafifliğe karşı başımı eğdim. Bir böcek olduğunu tahmin ettiğim için tek gözümü açıp, bakmaya çalıştım. Bacağımın çoraptan sıyrılmış tarafına ilişen arkadaşımla karşılaştım.

İlk defa bana yaklaşan arkadaşıma şaşkınlıkla baktım. Kalbimde bilmem kaç yüz bin çocuk taklalar atıyordu. Yanaklarım kızardı. Uçup gitmesinden, benden uzaklaşmasından korktuğum için nefes dahi alamıyordum. Nefesimi tuttuğumu anlamış olmalı ki yavaşça minik gagasıyla bacaklarımı gıdıkladı, sekerek omzuma doğru yol aldı. Kendine rahat bir yer ayarladığında ellerimi yavaşça uzatıp, inip kalkan karnını okşadım.

O kadar güzeldi ki hayatımda sahip olduğum tüm şekerlerden bile harikaydı. En güzel arkadaşımdı. Kafamda minik bir baloncuk belirdi, sınıftaki arkadaşlarıma Lolipop'un ne kadar güzel bir dost olduğunu anlattığım, onu herkese gösterdiğim. Kurduğum baloncuğumu dudaklarımı büzüp 'pof' sesi çıkartarak dağıtım. Artık bende yanlız değildim. Herkes gibi bir dostum vardı. Yanağımı Lolipop'a sürtüp 'artık sen varsın Lolipop, ağlamayacağım.' dedim. İsmini sevmiş olmalı ki ardı ardına sevimli ötüşler sundu etrafa.

Çimlerin hafif nemli olmasına aldırmadan uzandım.
"Sen çimlere gelme Lolipop! Nemli buralar. Üzerimde durman daha iyi olur."

"Aslında hergün buraya çıkmaktan yoruluyorum, kıyafetlerim kirlenip yırtılıyor. Sana kızıyorum ama bir yandan da burayı çok seviyorum. Gökyüzü sanki avuçlarımın arasında. Dokunsam bulutlar beni aralarına alacak gibi. Burada koşup oynamak çok güzel. Hem biliyorsun annem evdeyken dışarı çıkmam yasak. Gökyüzünü izleyemiyorum, oyun oynayamıyorum. Ama annem işe gittiği zaman evden kaçıp gelmem çok kolay." Lolipop'a söylediğim son cümle kıkırdamamı havaya karıştırıp, tekrar kulaklarıma çarptırdı.

"Annem duymasın, aramızda tamam mı? Hem öğrenirse seni bir daha göremem. Aslında sen gelsen bizim eve, penceremin önünde kocaman ağaçlar var. Sana güzel bir yuva yaparız olmaz mı? başımı kaldırıp karnımın üzerindeki Lolipop'a baktım. Söylediklerime bir iki defa öterek karşılık verdi.

"Neyse, sen kendini hazır hissettiğinde gel o zaman. Aman boş verelim bunları. Şu buluta baksana! Kocaman şekerler gibi, ağzını aç! Yakala hadi onları Lolipop bak ağzıma bir sürü düşüyorlar, sende yakala hadi! " ellerimle gökyüzünden şekerlerimi koparttım. Lolipop oyunumuzu çok sevmiş olmalı ki etrafımda öterek uçuyordu.

"Kırmızı bulutlu evimizde orada bak Lolipop! diye onun uçuşuna bende eşlik ettim. Kahkahalarım etrafta yankı yaptı, ağaçlara tırmandık, çimlerde yuvarlanıp şarkılar söyledik, minik çamurdan bebeklerimize ev yaptık. Yorulan bedenlerimizi çimlere bıraktık. Kolumda ki saate baktım. " hiiih! Lolipop annem birazdan eve gider. Benim hemen gitmem gerek. Sen bulutlarımıza ve çamurdan bebeklerimize sahip çık. Yarın tekrar gelmeye çalışacağım," dedim uçan öpücüklerimi ona yollayıp, tırmandığım tependen yuvarlanarak indim.

Anneme yakalanma korkusuyla eve doğru koşturdum. Anahtarımla kapıyı açıp, odama doğru çıktım. Odamın kapısını kapattığımda kendimi yatağıma bıraktım. Yaşadığım macerayı hatırlayınca güldüm. Karnımdan gelen güçlü atımlar hissedince ellerimi karnıma bastırdım. Tik tak tik tak diye atan karnım korkudan nefesimi kesti.
"Acaba koştuğum için kalbim karnıma mı düştü? diye beynimde yankılandı sorum. Korkarak ellerimi kabime götürdüm. Burada da atıyordu. "Kalbim yerindeyse karnımda atan ne? Kafamdaki birbiriyle çarpışan sorularımı annemin eve yaklaşmış olabileceği düşüncesiyle unutup, banyoya doğru koşturdum.

Bir haftadır penceremin önünde Lolipop'un gelmesini bekliyordum. Son kaçmamda annem yakaladığı için evden çıkmamı yasaklanmıştı ve cezamı on yüz bine katlamıştı. Yani ben cezamın bu kadar büyük olacağını tahmin ediyordum. Her akşam anneme ağlamalarım hiç işe yaramamıştı. Bazı zamanlar yalandan ağladığımı farkedip beni döveceğini söylemişti.

Hergün annemin bana hazırladığı yemekleri; ekmek, köfte, makarna her ne olursa birazını ceplerime doldurup penceremin önüne koyuyordum. Ama Lolipop bir türlü gelmiyordu. 'Acaba annemden mi korkuyordu benim gibi?'

Bahçemizdeki ağaçların kuşlarıyla konuşup Lolipopu getirmelerini söylüyordum. Şarkılarımızı, oyunlarımızı anlatıp gelmesini istediğimi tekrarlıyordum.

Cebimden patates kızartmalarını çıkarıp pencerimin önüne bıraktım. Lolipop'a hazırladığım suyuda kenarına bıraktım. Başımı ağaçlardan biraz görünen gökyüzüne kaldırdım.

'Acaba Lolipop büyük bir gökyüzümüz yok diye, kırmızı bulutlu evimizi göremeyiz diye mi gelemiyordu yanıma. Bu düşünce kalbimi acıttı, karnımdaki ikinci kalbim de atmaya başladı. Ama şimdiki atımlar ağrılıydı.

Gözlerimden yaşlar bir bir düşerek şarkımızı mırıldandım. Bulutlardan yine şeker fışkırmasını izledim. Ağzımı açıp onları yemeye çalıştım. Tatları güzel gelmiyor, eğlenemiyordum ama yine de yapıyordum. Burnum aktı içime çekmeme rağmen tekrar aktı. Durduramayınca koluma sildim. Annem yoktu yanımda yaptığım pis şeye kızamazdı.
Hıçkırdım. "Gel Lolipop ne olur. Ben ağaçları tutar bulutların kocaman görünmesini sağlarım. Gel lütfen' diyerek hıçkırdım.

Kalabalık ötüş sesleri duydum. Göz yaşlarımı sildim. Kafamı ekmeklere doğru çevirince Lolipop ve 4 tane minik yavrunun ekmek tırtıklayıp, suyu içtiklerini gördüm.

"Lolipop geldin! Beni bırakmadın. Hemde yavrularınla geldin. Demek onlara bakıyordun. Bu yüzden geciktin. Canım Lolipop'um" dedim. Akan burnumu tekrar koluma sildim. Gözyaşlarımı kuruladım. Terleyen avcumu kazağıma silip iki avcumu birden uzattım. Lolipop omzumu tercih etmiş. Yavruları da ürkerek avcuma konmuşlardı.

Kalbim ve ikinci kalbim aynı anda atmaya başladılar. Bu sefer her iki atışta mutluluğuma eşlik ediyordu. Biliyordum artık ikinci kalbimde arkadaşımı seviyordu.

Sağ elimle birkaç dalı tutup bulutlarımızı, gökyüzümüzü görmemizi sağladım. Artık kocaman bir aile olmuştuk. Yeni hayallerimizi, kırmızı bulutlu biraz daha büyüttüğüm evimizi ve şekerleme şelalemizi aramıza yeni katılan miniklerimize anlatmaya başladım.

"Ağzınızı kocaman açın şeker topları geliyorrrrrrrrrrr

Bạn đã đọc hết các phần đã được đăng tải.

⏰ Cập nhật Lần cuối: Jan 27, 2018 ⏰

Thêm truyện này vào Thư viện của bạn để nhận thông báo chương mới!

İÇIMDE BİR KUM TORBASINơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ