1

17 0 0
                                    



Hellololoolloololol.. Yine bir hikaye ve yine bennn. Neysee, umarım eğlenirsiniz okurken. İYİ OKUMALAAR

Saat sabah 7:30 civarlarıydı. Starbucks her zamanki gibi birkaç okul öncesi kahve içmek isteyen kızlarla doluydu. Önümdeki kişi de siparişini verdikten sonra sıra bana gelmişti.

Samimi bir şekilde gülümsedim.

"Selam Michael."

O bayıldığım açık yeşil saçlarını karıştırarak gülümsedi.

Aman Tanrım.

"Selam Lena. Her zamankinden mi?"

"Evet, lütfen."

Kahvemi alacağım yere kadar yürüdüm. Kahvem hazırlanıyordu.

"Bugün mesain kaçta bitiyor? Dışarı çıkıp bir yerlere gidebiliriz belki." dedim yine ve yine gülümseyerek. Aslında bu kadar çok gülümsemezdim ama onun yanındayken bu imkansız gibi bir şeydi. Ve aynı zamanda heyecanlıydım. Onu ilk defa bir yere davet ediyordum.

"5 gibi olabilir. Konuşuruz."

"Okul çıkışı uğrarım."

Ondan cidden çok hoşlanıyordum. Yaklaşık 2 aydır her sabah aralıksız buraya geliyordum. Sırf onu görebilmek için.

Michael'la aramızda iki yaş vardı. Ben 17 yaşındaydım, o 19.  O liseyi bitirmeden önce aynı okuldaydık ama ben onun farkında değildim. (Zaten farklı bir lisede olmasının imkanı yoktu. Burda tek bir tane lise vardı.) Aptal bir çocukla birlikteydim. Ve onu hiç farketmemiştim.
Okula doğru yürümeyi severdim. Küçük bir yerde yaşıyordum. Evimiz sahildeydi. Eskiden sahil yolunu kullanırdım. Ta ki aptallık edip 5 ay önce Kaitlyn ile birlikte sadece o sabah için (!) Starbucks'a gitmiştik. Ve okula geldiğimdeyse aklım onun açık yeşil gözlerinde kalmıştı.
Okula gitmek istemiyordum. Starbucks'ta oturup Michael'ı iş yaparken izlemek istiyordum. Ama öyle bir şansım yoktu.
Michael aklımdan çıkmadan yürüyorken bir şeye çarptım. Bunun elektrik direği olmaması için dua ederken iki koca burun deliğiyle karşılaştım. Ve elimdeki boşluk. Kahvem düşmüştü. Hey! Onu Michael kendi elleriyle yapmıştı!
"Özür dilerim, dalmışım." dedim kibarca. Kesinlikle o sakin, ağırbaşlı kızlardandım.
Çocuk saçlarını karıştırdı.
"Burası yol, önüne bakman gerek. Sizin gibi dikkatsizler için ayrı yol yapılmalı. Kahven tişörtüme dökülebilirdi!"
Ama gerektiğinde dişlerimi çıkarmayı da bilirdim.
"Belki de burun deliklerinden önünü göremediğin için sen bana çarpmışsındır. O yola kesinlikle senin ihtiyacın var." diyip son kez çocuğun yüzüne bakıp yürümeye devam ettim. Tanrı aşkına dünyada hala böyle insanlar var mıydı? Sadece küçük bir 'önemli değil' eylemiyle olay biterdi.
Okula vardığımda dolabımın olduğu yere yürüdüm. İlk ders geometriydi ve hiç hevesim yoktu. Matematik ve ben çok ayrı kavramlardık.
Bir anda belime sarılan iki el ile Kaitlyn'in yanıma geldiğini anladım.
"Bugün akşam bir partiye gidiyorum. Saat 8'de." dedi ve gülümseyip sınıfa doğru yürüdü. Bu demek oluyordu ki, kesinlikle gelmeliydim. Ama bugün ilk defa Michael'la beraber takılıcaktık. Michael, kesinlikle saçma bir partiden daha önemliydi.
"Dur Kaitlyn! Gelemem."
"Ne demek gelemem? Hadi ama Lena çok eğlenceli olucak!"
"Üzgünüm ama bugün olmaz. Sonra görüşürüz." diyip sarıldım.
Neden Kaitlyn'e Michael'dan bahsetmediğimi bilmiyordum. Sanırım onu benden çalmasından korkuyordum. Kaityn, etkileyici olan kızdı. Genelde erkekler onu çekici bulurdu. Ve genelde haftasonları ailesi tatile giderken evinde erkek eksik olmazdı. Ve ben, Michael'ın o erkeklerden olmasından korkuyordum.

Starbucks | CliffordWhere stories live. Discover now