4.bölüm SEN MELEK MİSİN ?"

2 1 0
                                    

media : selim

Koyu kahve rengi dalgalı saçlarımı tararken hala Selim' i düşünüyordum. Flört ediyoruz demişti. Sonrada ben heyecanla arabanın kapısını sert bir şekilde çarparak kapatmıştım. Ben onu hak etmiyordum, o daha temiz bir kızı hak ediyordu. Bunu ona söyleyecektim.

Onunla biz olmayı çok isterdim ama ben kimseyi hak etmiyordum. Bunu ona uygun bir şekilde söyleyecektim. Sorun onda değil bendeydi. Dün kapıyı çarpmamdan sonra gitmişti. Bende eve girmiştim, bütün akşam boyunca keyifsiz geçmişti. Siyah dalgalı saçlarımı açık bıraktım. Yeşil gözlerim biraz soluk duruyordu. Çantamı sırtıma atıp telefonumu elime alıp idamdan çıktım.

Merdivenleri inerken Instgram' da güzel bir resim paylaştım. Sessize alıp okul pantalonumun cebine sıkıştırdım.

Masanın önüne gelmem ile annemi, babamı ve Irmak' ı öpüp yerime oturdum. Çıtımı dahi çıkarmadan bilinçsiz bir şekilde bişeyler attım ağızıma.

Birden yanağımdan öpülmesi ile sandalyeden düştüm. Kalça kemiğim parçalanmıştı resmen. İstemeden inledim. Kafsmı kaldırıp beni öpen kişiye baktığımda Barış olduğunu gördüm. Kaşlarımı çatıp yan dönerek ayağa kalktım. Yerler temiz olmasına rağmen arkamı sirkeledim. Tamamen doğrulduğumda herkes kıkırdıyordu. Hiç bir şey demeden sandalyeyi düzeltip oturdum.

İçtahsızca çayımdan bir yudum aldım. Kafamı kaldırdığımda Irmak' da dahil herkes bana bakıyordu. Ayağa kalkmam ile ne zaman masaya oturduğunu anlamadığım Barış şaşkınlıkla bana baktı. "Kızım otursana biraz, açım ben aç !" Sonlara doğru sesi yükselmişti. Tekrar kalktığım yere oturdum ve telefonumu çıkardım. Sosyal hesabıma girip takip isteklerinin çoğunu kabul ettim. Aslında takipçi sayımın yüksek olmasının en büyük nedenlerinden biride yazları ağabeyim Arda' nın en yakın arkadaşı Teoman' ın kurduğu müzik grubununda Teoman ile solistlik yapıyordum.

Öyle ünlü gruplar kadar değildik ama hatırı sayılır hayranlarımız vardı. Teoman' ın babasının harika bir bar - cafesi vardı. Yazları haftanın altı günü o kafede çalardık. Somestır tatilinde bir hafta yine cafede çalışırdık. Teoman ve Ağabeyim ilkokuldan bu yana beraberdi. Ağabeyim tıp okurken Teoman konservatuar okuyordu. İkiside ikinci sınıftı daha.

Telefonu kapatıp cebime attım. Saate baktığımda 7.16 olduğunu gördüm. Aklıma gelen şey ile babama baktım. "Baba bu akşam iş var." Yemekten kafasını kaldırıp yine aynı şeyleri söyledi. "Bak kızım açık konuşmak gerekirse çalışmanı istemiyorum. Ben doktorum, annen öğretmen. Allah' a şükür geçiniyoruz, sana yani size bakabiliyoruz. Çalışmanı olumlu karşılamıyorum." Annemde babamı onaylayan mırıltılar çıkardı. İç çektim.

"Babacığım ve canım anneciğim, ben çalışmayı seviyorum. Biliyorum bize her şekilde bakabilirsiniz ama ben kendi ayaklarım üstünde durmak istiyorum. Ben çalışmayı seviyorum." İkiside bu konuyu daha fazla uzatmadılar. Irmak' ın sorusu ile ona döndüm. "Abla dün çok mutluydun, bugün niye mutsuzsun ?" Ebeveynleriminde dikkatini üzerime çekmiştim. Ne diyecektim ki ben şimdi ? Yardımıma Barış yetişti. "Ay Irmak, ablan solundan kalkmış." Irmak' ın yeni sorusu ile Barış' a ters bir bakış attım. "Solundan kalkmak ne ?" Bir süre Barış ile bakıştık. Barış mesajı anladı. "Oldu o zaman biz kalkalım. Hadi Akas." Uzattığı eli tuttup koşar adım evi terk ettim. Koridorda kaskımıda almayı ihmal etmemiştim. Evden çıkarken duyduğumuz son şey annemin sesi oldu. "babası kılıklı laz kızı."

Barış' ın sorusu ile ofladım. "Neyin var usta ?" Bu soruyu evden çıkmamız ile sormaya başlamıştı ve okula gelmiş, hala soruyordu. "İyiyim, yeter artık sorma !" Sonlara doğru yükselen sesim ile ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. Ağızına çektiği hayali fermuar ile göz devirdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DerbedertHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin