3.bölüm SANA KIRMIZI ÇOK YAKIŞIYOR

3 4 1
                                    

media : Akasya

Gözlerimi açmam ile bembeyaz bir tavan ile karşılaştım. Burnuma gelen hastane kokusu ile içimden ufak bir küfür savurdum. İnşallah babamın çalıştığı hastanede değilimdir. Kafamı yan tarafa çevirdiğim anda derin bir nefes aldım. Duvarda, bir çerçevenin içinde hastanenin ismi ve başarı belgesi vardı. Babamın çalıştığı hastane değildi. Odada göz gezdirdiğimde Özgür hoca ile göz göze gelince kaşlarım havalandı. En son bir araba çarpıyordu bana. Uzandığım hastane yatağında doğruldum.

"Özgür hocam, sizin burada ne işiniz var ?" Oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi. "Akasya ben özür dilerim, bilerek çarpmadım." Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. "Zaten bende önüme bakmıyordum. Aslında hata bende hocam." Elini ensesine götürüp bana bakmaya başladı. "Aslında bende arabadayken telefonumu düşürmüştüm. Onu almaya çalışırken istemeyerek hafifçe sana çarptım." Ne yani bana çarpmış mıydı ?

Hemen bacaklarımı oynatmaya çalıştım. Çok şükür sağlamlardı. "Ben bana çarptığınızı hatırlamıyorum." Suçlulukla başını eğdi. "Kafanı çarptın o yüzden hatırlamaman normal." İçeri doktorun girmesi ile ikimizde sustuk. Doktor başucuma gelip, baştan aşağıya beni süzdü. Konuşmaya başlayınca ikimizde dikkatimizi doktora verdik. "Önemli bir şey yok. Sadece kafanı çarptığın için kafanı sardık. Birkaç gün kendini fazla yorma." Elimle saçlarımı geriye atacakken elim kafamdaki yaraya çarptı. Yüzümü buruşturdum.

Doktor ve Özgür hoca iyiki elimle kafama çarptığımı görmemişti. Buruşturduğum yüzümü düzelttim. Akıllarında sakar bir kız olarak kalmayı istemezdim. Doktor Özgür hocaya birşeyler söyledi ve "sağlıklı günler" diyerek odadan çıktı. Gerçi benim bu sakarlığımla pek sağlıklı günler yaşayacağım pek söylenemezdi. "Hocam, çantamı gördünüz mü ?" Etrafa baktığımda çantam yoktu. Birden Özgür hocanın uzattığı çantam ile çantamı aramaya bir son verdim. Hemen telefonumu içinden çıkardım. Saate baktığımda neredeyse gözlerim pörtleyecekti. Saat 17.48' idi.

Neredeyse bir saattir hastanedeydim. Telefonu geri çantama koymam ile Özgür hoca yanıma geldi. "Akasya ben çıkış işlemlerini halleseyim. Birazdan gelirim." Kafamı tamam anlamında salladım. Özgür hoca çıkınca telefonumu geri çıkartıp ön kamerasını açtım. Evdekilere kafamdaki bandajı nasıl açıklayacaktım acaba ?

Cevapsız aramalara girdiğimde üç tanesi Kaan' dan, iki tanesi annemden olmak üzere beş arama vardı. İlk önce annemi aradım. İlk çalışta açtı. "Akasya neden telefonlarım açılmıyor ?!" Yerimde hafifçe kıpırdandım. "Anne duymamışım, telefonum sessizdeydi." Telefonun diğer ucundan derin bir nefes aldı. "Tamam, eve ne zaman gelirsin ?" Elimle saçlarımı düzelttim. "19.30 gibi evde olurum." İç çektim. "Peki bebeğim, görüşürüz." Başım çatlıyordu. "Görüşürüz anne." Telefonu kapatmam ile yeniden çalması bir oldu. Kaan arıyordu. Açtım.

"Akasya neden aramalarıma cevap vermiyorsun ? Birşey oldu sandım." Birşey olmuştu ama söyleyip onu telaşlandırmayacaktım. "Birşey olduğu yok. Sadece sessizdeydi. Sen neden aramıştın ?" Tırnaklarımla oynamaya başladım. "Seni aramam için illaki birşey olması mı gerekiyor ?" Of şimdide yalnış anlamıştı. "Hayır tabiki, öylesine sordum." O görmese bile kaşlarımı çatmıştım. "Sen ne yapıyorsun ?" Arkadan gelen kahkaha sesi ile cevabımı almıştım. Yinede cevap verdi. "Su ile buluştuk. Sen ne yaptın ? İşin bitti mi ?" Önüme düşen saçlarımı arkaya attım. "Hayır. Daha bitmedi." Bir süre ses gelmedi. Tam kapatacakken konuştu. "Neyse Su çağırıyor. Akşam ararım, görüşürüz." Mırıldandım ve telefonu kapattım. "Görüşürüz." Rehberden Onur' u bulup aramaya başladım. Üçüncü çalışta telefonu açtı. "Akasya, nasılsın ? Uzun zamandır konuşamıyoruz." Kafamı tavana diktim. "Evet. İyiyim, sen nasılsın ?"

DerbedertHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin