2.bölüm Hayat Kısa Kuşlar Uçuyor

3 4 0
                                    

Dişlerimi fırçalarken bir yandan da yüzümü inceliyordum. Gayet canlı görünüyordu. Ne olur ne olmaz diyerekten el yüz kremimi ellerim ve yüzüme iyice sürdüm. Banyodan çıkıp odama geçiş yaptım. Makyaj masamın karşısına geçip saçlarımı taramaya başladım. Çok dolaşmış oldukları söylenemezdi.

Saçım ile işim bittiğinde kol saatime baktım. Saat 07.15' i gösteriyordu. Eteğimi düzelterek açık mavi kot ceketimi üstüme geçirdim. Saçlarımı son kez düzeltip sırt çantamı sırtıma attım. Daha fazla oyalanmayararak odamdan çıktım. Koray Avcı' nın rastgele bir şarkısını mırıldanarak merdivenlerden kaymaya başladım. Bugün ilginç bir şekilde herzaman kinden daha fazla mutluydum. Merdivenlerden inmem ile Irmak' ın kahkası yanıma kadar geliyordu.

Yemek masasının önüne gelmem ile Irmak' ın yanağını vakkumlarcasına öptüm. Onu bırakmam ile oda aynı şekilde beni öptü. Irmak' ın tam karşısında oturan babamın yanına gidip iki yanağından da öptüm. Babamında beni öpüp saçlarımı karıştırması ile inleyerek ayağımı yere vurdum. Babamın yanında oturan anneme sıkıca sarılarak yanağından öptüm. Annemi bırakır bırakmaz hızlıca Irmak' ın yanındaki yerime oturdum. Gülümseyerek tabağımı doldururken şakıdım. "Herkese günaydın."

Herkes 'sanada günaydın' derken annem ekledi, "bugün çok neşelisin ?" Sorarcasına konuşması üzerine çatalla ağızıma bir dilim peynir atıp kafa salladım. Bir yandan yemeğimi yerken bir yandanda aptal bir şekilde sırıtıyordum. Bizim evde kimse yemek yenirken konuşmazdı.

Gözlerim saatime gittiğinde 07.50 olduğunu gördüm. Son kez ekmeğime bal sürüp yedim ve ayağa kalktım. Babamın benim için masaya koyduğu parayı alıp okul pantalonumun ön cebine koydum. Herkese öpücük atıp, Irmak' a göz kırpıp hızlıca evden çıktım.

Evin garajına hızlı bir şekilde girip bisikletimi ve kaskımı aldığım gibi geri çıktım. Kaskı takar takmaz hızlı bir şekilde iki ev uzaklıkta olan Barış' ın evine doğru sürmeye başladım. Barış ile kendimi bildim bileli arkadaştım. Hayatımda ondan en ufak bir şey sakladığım olmamıştı. Biz birbirimizle kardeştik. Babalarımızda bizim kadar yakındılar birrlerine ve ayrıca öz kardeş oldukları gibi bir gerçek vardı. Dört yıl önce Barış beni o dokuz yıllık işkenceden kurtarmıştı. Bir nevi o benim kahramanımdı. Evinin önüne gelmem ile oda evinden çıkıyordu. Bisikletimin kornasına basarak dikkatini çektim. Hemen yanıma geldi.

Yavaşça omuzuma dokundu. "Günaydın usta, n' aber ?" Omuzuna normal hızda vurdum. "Sanada günaydın, iyidir senden ?" Yaşlı amcalar gibi kafasını gökyüzüne çevirip konuştu, "iyi diyelim iyi olsun usta."

Okula doğru yan yana bisiklet sürerken konuştum. "Burcu teyze seni nasıl okula gönderdi ?" Dün Barış' ın ateşi 38.1 olduğu için annesi okula göndermemişti. Annesi abartmayı çok seviyordu. "Yalvar yakar babamın yardımıyla zor olsada evden çıktım. Kadın ufacık şeyi nasıl da büyütüyor usta bir bilsen. Dün ne yaptın ?" İç çektim. "Okuldaydım işte. Okuldan sonrada Irmak ile parka gittik. Parkta Selim ile falan karşılaşıp biraz lafladık. Kardeşi varmış biliyor musun ?" Kısa bir an bana bakıp tekrar önüne döndü. "Bilmiyodum. Okula yaklaştık usta. Bugün ayrı bir mutlusun, ne oldu ?" Bugünde herkes bunu soruyordu ama ben bile nedenini bilmezken onlara ne söyleyebilirdim ? "Bilmem, ne demiş Cemal Süreya : hayat kısa kuşlar uçuyor." Barış öyle bir kahkaha attı ki bir ara bisikletten düşüyordu.

Dengesini sağlayıp, okulun önüne geldiğimizde bisikletten inip, bisikleti okulun park alanındaki diğer bisikletlerin yanına kilitledik ve okula girdik. Barış her zaman ki gibi kolunu omuzuma atarak yürüyordu. Onunla kuzen olduğumuzu sağır sultan bile biliyordur. Merdivenleri çıkarken Barış farklı farklı konulardan konuşuyor, bende onu sabırla dinliyordum. Sınıfın önüne gelmemiz ile mırıldandım. "Çok konuşuyorsun." Duymuş olmalı ki omuz silkerek önden sınıfa girdi.

DerbedertHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin