AKLI DIŞARIDA '' Bir Lise Komedisi ''

Yüz Seksen Derece

" Bir üçgenin iç açılarının toplamı yüz seksen derecedir. Buna göre eteğimin belinin oranı x ise eteğimin ucu=?"
" Hocam ;
1) İskoçlara mı özendiniz neden etek giydiniz? Siz erkek değil misiniz?
2)Kaç beden giyiyorsunuz?
3)Bu etek kaç derece ile yıkandı ve hangi kumaştan?
4)Hocam siz manyak mısınız? "
" Aşk olsun Ada! Ne var yani? Şunun şurasında sana çok basit bir geometri sorusu sordum. Hem öğretmen okulundayken benim Geometrim 10'du. "
" Hocam sizden nasıl kurtulacağımı buldum sanırım. Ben yekten kültür bakanlığını arayayım ve tarihi eser buldum diyeyim. Gelip sizi alsınlar ve müzede sergilesinler. 10 luk sistem mi kaldı yahu? "
" Ada sana kaç defa söylemem lazım. Ben Kamil hoca değilim ben senin vicdanının sesiyim. "
" Hay ben vicdanıma tüküreyim. "
" Öyle deme Ada! Senin bu okula gönderilmiş olmanın bir sebebi var. "
" Yav he he! Vicdanım da malın önde gideni çıktı. Ulvi görev dedik. Öküz terbiyeciliği dedik. Noldu? Benim gibi kurdu üç günde şişe takıp kuzu çevirme yaptılar. Vicdanımın sesiymiş. Köpekler kovalasın seni emi? "

Ceddin deden neslin baban!
Hep kahraman Türk milleti...

İşte yine başlıyorduk. Zaten adaptasyon sorunu yaşadığımdan mütevellit saat ikiye kadar uyuyamıyordum. Tam uykuya dalıyor bu sefer de kel Kamil ile işkenceler isimli programın onur konuğu olarak baş köşedeki yerimi alıyordum. Üç saatçik yahu. Sadece üç saatçik uyuyacakken tam bedenimi uykunun şefkatli kollarına teslim etmişken mehter marşı ile uyanıyordum. Tam istifamı verdim ve şükürler olsun ki kurtuldum derken kendimi yine burada bulmuştum.  Sahiden nasıl olmuştu bu? 

1 gün önce

'' Aç kapıyı Veysel Efendi! Ada Soylu okulu terk ediyor! ''

'' K.Ö.K Kolejine hoş geldiniz. Okulumuzda biri ana kapı diğeri acil kapısı olarak iki adet çıkış kapısı bulunmaktadır. Şansınızı zorlamayın derim Ada hanım. Çünkü bu okula giriş var ama çıkış yok... ''

'' Ege ben çıkışımı az önce baş yöneticiye tastiklettim. Şimdi açın şu kapıyı da yoluma gideyim. ''

'' Ahahahahh! Hiç güleceğim yoktu Ada. Sen gerçekten bu okuldan öylece çıkıp gidebileceğini mi sandın yahu? Bende seni cin gibi kız diye övmüştüm birde. Sen baya saf kız çıktın yahu! ''

'' Ege! Çıldırtma beni. Ne fırıldak dönüyor burada? ''

'' Ada sen sahiden hiçbir şey bilmiyorsun değil mi? Burası neresi? Sen neden buradasın? ''

'' Yahu bilsem bu kadar mala bağlamam herhalde değil mi? İki günde dünyam döndü huyum suyum değişti. Hem ben kendim ayrılmasam akşama onlar beni kovacak nasıl olsa. Akın hoca tuvalet temizliği cezası verdi. Seksen tuvaletin sadece iki tanesini temizleyebildim. Bu benim yapabileceğim bir şey değil . Kovulmak yerine de bırakmayı tercih ettim. Sonuçta o sözleşmeyi imzaladım. ''

'' Ada! Şunu anlaman gerekiyor. Bu okuldan seni atmazlar. Sende bırakıp gidemezsin. Kurallar kitabı son madde. ''

'' Neymiş abi o madde? ''

'' İşbu sözleşme gereği yukarıda yazılı tüm maddeleri kabul ve taahhüt ederim. ''

''İşte kabul ve taahhüt etmişim. Kurallara uymadım ve okuldan atılacağımı kabul ettim. ''

'' O öyle değil işte. Son maddeden önceki madde şöyle; 

Öğrenci tüm bu sözleşmede yazılı olan kurallara uymadığı takdirde işleme koyulacak olan okuldan atılma cezası yönetim kurulunun ön gördüğü toplumsal hizmet cezasına çevirilir. Öğrencinin bu konu hakkında seçim yapma hakkı yoktur. Yönetimin vereceği cezayı yerine getirmeyi kabul ve taahhüt eder. Verilen toplumsal hizmet cezasını yerine getirmediği takdirde cezası 1/2 oranında artırılır. ''

'' Bu ne Allah aşkına Ege böyle? ''

'' Demem o ki Ada'cığım ya bu deveyi güdeceksin ya bu deveyi güdeceksin. Kendini zincire de vursan bu okuldan seni kimse atmaz. Sende bırakıp gidemezsin. Zaten baban Kağan abiden sana verilecek cezaların ağır olması için özel olarak ricada bulunmuş. Normal şartlarda yeni gelenlere en fazla kırk tuvalet temizliği verir Akın abi. Sana biraz insafsız davranmış olabilir ama o da baban rica ettiği için. Hem dert etme. Bugün her halükarda o cezayı alacaktın. Yatağının üstüne raporluyum yazsan da yatağını jilet gibi toplasan da bu cezayı alacaktın. Tabii bu yaptığından sonra cezan yüz yirmi tuvalete çıktı. Bu da demek oluyor ki yarın kırk tuvalet daha temizleyeceksin. ''

'' Ege böyle ceza mı olur Allah aşkına? ''

'' Bizimkilerin ceza repertuvarından ne yaratıcı cezalar çıkar aklın hayalin durur. Onlar buna nefs terbiyesi diyorlar. Sabahları koydukları zorunlu sporda beden terbiyesi olarak geçiyor. ''

'' Ben nereye düştüm böyle? Şok yaşıyorum değil mi? Karşıdan karşıya geçerken bana bir araba çarptı. Komaya girdim. Bu da bir kabus. Sen falan hayal ürünüsün. ''

'' Tamamen gerçeğim Ada. İspatlayabilirim. .. ''

''İspatlasana. Hem zaten sen gerçek olamayacak kadar yakışıklısın. Ah bu biscolata reklamlarını döndürüp döndürüp izlemeyecektim. Bilinç altım benimle dalga geçiyor işte. O kadar Kamu Spotu yayınlıyorlar değil mi ama. Yürürken ne diye telefonla uğraşırsın be Ada? Kesin Whatsapp mesajlarına bakarken bir arabanın altında kaldım ben. ''

Ege üzerime doğru eğilmiş yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra kulağıma fısıldamıştı.

'' Her şey bu öpücük kadar gerçek Ada. '' Ardından kıkır  kıkır gülerek elimdeki valizi almış ve beni yüz seksen derece döndürüp konuşmaya başlamıştı. 

'' Bu okulu görüyor musun Ada? Bu okuldaki öğrencilerin tümü ben de dahil olmak üzere ailelerinin uğraşmak istemediği ya da uğraşmaktan bıktığı öğrencilerden oluşuyor. Akın abi ve Kağan abi de bir zamanlar o öğrencilerdenmiş. Onları hiçbir okul kabul etmediği için açık öğretim ile mezun olmuşlar liseden. Sonra bir şekilde bu okulu kurmaya karar vermişler. Kendileri gibi zeki ama problemli çocuklar yitip gitmesinler diye. Okulun en büyük şartı not ortalamasıdır. Dört ellinin altındaki hiçbir öğrenci kabul edilmez. Anlayacağın sende bu okula girmeyi başaran özel öğrencilerden birisin. Burayı cehennem olarak görmekte cennete çevirmekte senin elinde. Hadi şimdi gidelim ve seni yerleştirelim. Sonra da akşama kadar şu tuvaletleri halledelim. Ben erkekler tuvaletlerini temizleyeceğim. Sen de kızlar tuvaletini halledersin. Düş şimdi önüme... ''

Ne diyeceğimi bilememiştim. Haklıydı aslında Ege. Burayı cennet olarak görmekte cehennem gibi görmekte benim elimde olan bir şeydi. Nasıl da güzel özetlemişti durumu. Bir aileye sahip değildim kendimi bildim bileli. Belki de beni bu denli agresif yapan yegane şey kendimi bir yere ait hissedemeyişimdi. Şimdi bana benzer en az benim kadar sorunlu üç yüz doksan dokuz tane kişi ile aynı mekana kısılıp kalmıştım. 

Acaba burası benim yuvam olabilir miydi? ''

********

Bu satıra hikayemizi okumaktan keyif alacağına inandığınız kankanızı etiketlemeyi unutmayın.

Yeni bölümde görüşmek üzere. İyi ki varsınız çok seviliyorsunuz hunicanlarım!