17.bölüm
Jae Hwa öylece eve gitmişti ve akşama kadar karanlıkta oturmuştu.
En sonunda Yong Soo eve gelmişti ve ışıkları yaktığında Jae Hwa'nın solmuş yüzünü görünce içi bir fena olmuştu.
Sevdiği kişinin onun yüzünden üzülmesi ve acı çekmesi Yong Soo'yu oldukça üzüyordu.
Jae Hwa ayağa kalkıp gözlerinde toplanmış göz yaşlarına aldırış etmeden gülümseyerek
-''Bugün neler yaptın?'' demişti Yong Soo'ya.
Yong Soo ise
-''Hiçbirşey..Bütün gün mankenlerin fotoğraflarını çekip durdum.Çok yorgunum.'' demişti.
Jae Hwa ise Yong Soo'nun omzuna bir kaç yumruk attıktan sonra
-''Kötü adam...Seni Marry ile gördüm...'' demişti.
Yong Soo ise Jae Hwa'nın yumruğunu tutup istemese de gülerek
-''Bu çok iyi.Ben de sana bunu söylemek istiyordum fakat nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.'' dedi.
Jae Hwa ise şaşkınlıkla sadece
-''Ne?..'' diyebilmişti.
Yong Soo
-''Marry'i seviyorum.Keşke seninle harcadığım o zamanları Marry ile harcasaymışım.'' demişti acıyla.
Jae Hwa,Yong Soo'ya büyük bir tokat atarak
-''Ne kadar yüzsüzsün...Sen hakareti bile haketmiyorsun.Defol buradan!Yüzünü bile görmek istemiyorum!..Boşanma dilekçesi yakında eline gelir'' demişti ve koltuğa oturup ağlamaya başlamıştı.
Yong Soo arkasını dönerek ve sessizce ağlayarak kapıdan çıkmıştı.
Evden bir müddet uzaklaştıktan sonra yere düşüp hıçkıra hıçkıra
ağlamaya başlamıştı.
Yolda kimse olmadığı için rahatça ağlayabiliyordu.
Tae Hwan'ı arayarak
-''Artık gidebiliriz.Uçağı kaça aldın?'' demişti.
Tae Hwan ise Yong Soo'nun ağlamaklı sesine aldırış etmeden ve onu daha fazla üzmek istemezcesine
-''Tam 1 saatin var yetişebilmek için.Hemen seni alacağım,neredesin?'' demişti.
Yong Soo ise bulunduğu yeri tarif etmişti.
Tae Hwan 5 dakika sonra gelerek Yong Soo'yu almıştı.
Marry,Yong Soo ile birlikte gidecekti Amerika'ya.
Bu yüzden Marry,Yong Soo'yu havaalanında bekliyordu.
Yong Soo yolda giderken Tae Hwan'a
-''Jae Hwa'ya iyi bakmalısın.Benim yüzümden üzülmesine izin vermemeli ve gerekirse kendine aşık bile etmelisin.Eğer o ameliyat masasından kalkamayıp öbür dünyaya göç edersem Jae Hwa yanlız kalacak.Onu benim yerime korumalısın.'' demişti.
Tae Hwan ise gözlerinden akan yaşları ve arkadaşını kaybetme korkusunu yok etmek istercesine
-''Şşt..Öyle şeyler söyleme.O ameliyattan çıkıp,gelip Jae Hwa'yı kendin koruyacaksın.'' demişti.
***
En sonunda havaalanına gelmişlerdi.Uçağa yetişebilmek için acele etmeleri gerekiyorudu.
Marry,Yong Soo'nun elinde valiz görmediği için
-''Valizi daha arabadan çıkarmadın mı?'' demişti.
Yong Soo ise
-''Valiz almadım..'' demişti.
Marry
-''Neyse ki tedbirli davranıp senin için bir kaç kıyafet aldım.'' demişti.
Tam uçağa doğru giderken Yong Soo amcasını görmüştü.
Koşarak yanına gidip ona sıkıca sarılıp öyle binmişti uçağa.
Amcası ve Tae Hwan onları yolcu ederken hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı.
Amcası
-''O,ameliyattan çıkabilecek değil mi?'' diyoru Tae Hwan'a.
Tae Hwan ise Yong Soo'nun amcasına sarılarak ve ağlayarak
-''Tabii ki.O ne kadar güçlü siz daha iyi bilirsiniz.'' demişti.
Jae Hwa hiçbirşeyden habersizce yatağında öylece yatıyordu.
Yong Soo'nun bunu yapabileceği aklına bile gelmezdi.
Şimdi ne olacağını,ne yapacağını hiç bilmiyordu.
3 ay sonra..
Tae Hwan,Jae Hwa'nın evine gelmişti.
Jae Hwa 3 ayda kendini toparlamış ve hayata geri dönmüştü.
3 ayda Yong Soo ile boşanmışlardı ve Jae Hwa kendi evine geri dönmüştü.
Bir akşam Tae Hwan ile otururken Jae Hwa birden
-''Yong Soo ne yapıyor?'' demişti.
Tae Hwan ise
-''3 ay önce Marry ile Amerika'ya gittiler.Sanırım orda evlenecekler.'' demişti.
Jae Hwa ise acı bir gülümsemeyle
-''Amerika'da olduğunu duymuştum ama Marry ile gittiğini ve orda evleneceklerini duymamıştım.'' dedi.
Tae Hwan
-''Sen nasılsın?'' demişti.Jae Hwa ise
-''Bildiğin gibi.Sürekli yeni moda üzerine çalışmalar yapıyorum.Şu yazın sıcaklığı öldürecek gibi geliyor'' demişti.
Tae Hwan ise Jae Hwa'nın yanına gelerek hafifçe
-''Senden hoşlanıyorum.'' demişti.
JAe Hwa ise
-''Bu birden bire ne oluyor Tae Hwan?'' demişti.
Tae Hwan ise yavaşça Jae Hwa'nın dudaklarından öpmüştü.
Jae Hwa,Tae Hwan'ı iterek
-''Yapma Tae Hwan...'' demişti ve kalkıp mutfağa gidip koca bir bardak soğuk su içmişti.
Yong Soo ise saçları dökülmüş ve güçsüz kalmış bir şekilde 1 ay sonraki ameliyatını bekliyordu.
Zaman böylelikle 1 yıl sonraya akıp gitmişti...
