26. Bölüm: Nasılsın?

3.7K 240 13
                                    

Çok geçmeden bölüm koyduğuma sevindim :D Ya ben bu bölümü sevdim, inşallah sizde seversiniz. Yorumlarınız benim için önemli, haberiniz ola ;) Ön sözü fazla uzatmayacağım neyse. İyi okumalar!

Dolan gözlerim için bir şey yapmam gerekiyordu. Kafamı kaldırıp gözlerimi hafifçe kırpıştırdım.

"Sakın ağlama Eylül."

Hızlıca bakışlarımı çevirip kaşlarımı çattım.

"Ağlamamak için hep bunu yaparsın."

"Öyle mi dersin?"

"Bunu fark etmemek imkansızdı."

Ayağa kalktım ve üstümü silkeler gibi yaptım.

"Ee ne yapıyorsun burada?"

Güldü ve ellerini beline yerleştirdi,

"Ben buralıyım. Unuttun mu?"

"Buralı olanın Aras olduğunu hatırlıyorum."

"Annem Aras ın annesinin ablası. Kuzen olayı. Akrabalık. Çakozladın mı?"

Anlamsız bir komiklikle göz kırptı.

"Gelecek kafe diye burayı mı seçtiniz yani?"

"Kusura bakma da sapık mıyız biz seni takip edip çalıştığın kafeye dadanıcaz?"

"Düzgün konuş benle. Yıllar seni değiştirmemiş, hala boşboğazsın."

"Sen de hala iğneleyicisin. Ukala."

İkimizde aynı anda kollarımızı bağdaştırıp birbirimize rahatsız bakışlar attık. İlk pes eden ben oldum ve kollarımı yorgunlukla yana bıraktım.

"Tamam, sanırım her ilk karşılaşmamızda ufak bir pürüz olmak zorunda."

O rezil dans anını hatırlamış olmalı ki güldü. Ben de hafifçe gülümsedim ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Derin bir nefes aldıktan sonra konuştum,

"Aslında sana sormak istediğim şeyler var. Ayaz.."

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım,

"Sizi çok özledim!" diye cırladım kollarımı omuzlarına sarmaya çalışırken. Aah, sanki daha da uzamış mı ne? O da uyuşuk bir hareketle bana sarıldığında geri çekildim.

"Saat 6 da meydandaki parka gelir misin? Zaten Caner i yalnız bıraktım, izin alamam."

Kafasını salladı.

"Sorularının cevaplarıyla orada olmayı umuyorum."

Kafamı sallayıp kapıya yöneldim ki Ayaz ın yanında oturan kıza gözüm çarptı. Birden durdum ve merakla arkamı döndüm,

"Bu arada, yanlış anlama da, yanındaki fıstık kim?"

Yüzünü salak bir sırıtış kapladı ve elini cebinden çıkarıpl kapıya doğru uzattı,

"Şey ya, Nihal o. Ya da Hanse. Yani ikisi de."

Göz kırpıp cevap verdim,

"Şanslı kızmış."

Kapıdan içeri girerken arkamdan seslendi,

"Öyledir!"

Hah, yine kendini göstermişti.

***

Denize doğru olan banka oturduğum için şanslı hissediyordum. Sahil boyu kalabalıktı. İnsanlar her zamanki gibi kayalıklara oturmuş, aşk kuşu rollerine bürünmüşlerdi. Elimdeki buzları erimiş ve kahve tadını yerle bir etmiş kahveyle Ayaz ı bekliyorum, doğru. Gelmeme ihtimalini bir an düşününce hissettiğim şey kalbimi sıkıştırmıştı. Konuşmaya ihtiyacım vardı. Yıllardır, Esin dışında konuştuğum biri yoktu. Esine de her şeyi hissettiklerimle beraber anlatmamıştım. Anlatamamıştım. Nedenini bilmiyorum ama sadece en yakın arkadaşla konuşulabilecek şeyleri en yakın arkadaşınızla konuşamamanız berbat. Ama sanırım nedenini biliyorum. Esin benden farklı. Muhtemelen hissettiklerimi aptal bulacağını bildiğim için çekindim. Peki ya Ayaz? O benin en yakın arkadaşım değil. Bu açık. Hiçbir en yakın arkadaş 4 yıl görüşmemezlik yapmaz. Peki ya neyim benim? Cevabını asla bilemeyecektim ama bana güven veren kişi olduğu belliydi.

MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin