5.Bölüm: Konakta Bir Gün

7.2K 392 31
                                    

Hayatımda yediğim en sessiz yemek olmuştu. Hatta bir ara Seda abladan (ne diyebilirim ki?!) tuzu uzatmasını rica ettiğim halde. Sonay yemeğini bitirdiğinde başıma dikildi ve söylenmeye başladı,

"Hadi Eylül, çabuk!". Son lokmayıda ağzıma tıktım ve ayağa kalktım. Aras a attığım kaçamak bakışı kimsenin görmemesi büyük şanstı. Sonay beni odasına sürüklerken evi daha geniş inceleme fırsatını bulmuştum. Duvarlar aile fotoğraflarıyla doluydu ve her köşede şık antikalar vardı. Ben bu evde yaşasam kesin bir şeyleri devirirdim.

"Burası benim odam. Bak!" dedi beni dürterek. Ağzım kocaman açılarak 4 yaşındaki çocuğun bizim salon kadar odasına baktım. Yatağının üst kısmında pembe bir tül vardı. Perdeleri, halısı ve dolaplarıda pembeydi. Yüzümü buruşturdum. Pembe pembe pembe. Neden küçük kızlar buna bu kadar takıntılı?

"Hadi iyice birbirimizi tanıyalım." dedim aniden ona dönüp ardından yatağa otururken.

"Sen de mi bale yapıyorsun?" dedi meraklı bir ifadeyle. Kafamı salladım.

"Eveet. Ya sen?". Omuz silkti,

"Annem bana bir şeyler gösteriyor ama ben sevmiyorum.". Birinin bale sevmemesini garipsemiştim. Bunu boşvermeye karar verip başka bir yerden konu açtım.

"Sen ne yapmayı seversin peki?"

"Ben resim çizerim!" Dedi ve duvardaki resimleri gösterdi. Envayi çeşit resme bakıp dudaklarımı büzdüm. Hiçbir zaman şu şeyi becerememiştim ya.

"Harika çiziyormuşsun." dedim ellerimi birbirine vurup.

"Belki bir gün seni de çizerim." Dedikten sonra küçük masasının yanına gitti.

"Bak..". Ellerinde 3-4 kağıtla yanıma oturdu.

"Bu anneannem, bu teyzem, bu annem, bu da dayım...". Resmi elime alıp cin Aras a baktım. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Çok komikti! Kafası küçük olmuştu ve saçları şapka gibiydi! Sonay resimleri alıp geri masasının üstüne koydu. Eline büyük bir bebek aldı ve elimi tuttu.

"İçeri gidelim hadi.". Salona doğru giderken aklıma tuhaf bir şey gelmişti. Kimse bana bu evin babalarından söz etmemişti.. Sonay ın ya da Aras ın babasını ne görmüş ne de duymuştum. Bunu düşünürken Sonay beni oturttu. Kendime geldiğimde öksürmeye başladım. Tam karşımdan Aras oturuyordu! Bu çocuk niye bende böyle bir etki bırakıyor!

"Sıkıldınız mı odada?" dedi Seda abla. Gülümsedim,

"Sonay buraya gelmek istedi. Resimlerini falan gösterdi bana. Çok beğendim." dedim düz sarı saçları parmaklarımın arasından geçirip.

"O rezil resimleri sana mı gösterdi?" dedi birden Aras. Etrafa bakındım. Bana demiş olamaz değil mi?

"Yaaaa sensin rezil!" diye sataştı Sonay ona.". Oha, bana demişti!

"E-evet de, neden rezil olsunlar ki?"

"Arascım.." dedi Aynur hanım iğneli bir tonlamayla. Aras sıkıntıyla yanaklarını şişirdi. Ortamdaki tek erkek olmak onu kasmıştı anlaşılan.

"Babam ne zaman gelecek anne?" dedi sıkıntılı ifadesini bozmadan. Hah, tam da merak ettiğim bir konuya parmak basmıştı!

"Bilmiyorum oğlum. 1 haftaya gelir herhalde.". Aynur hanımın rahatsız yüz ifadesine kaçamakça baktım. Hımmm, ailevi problemler. Gözüm saate kaymıştı. Kaçta dönmem gerek ki acaba? Aras arkasına yaslanıp kumandayı aldı.

"Etütün kaçtaydı Aras?" dedi annesi bu sefer.

"4'te."

"E o zaman hadi hazırlan!". Iyy, yazın ders çalışmak zorunda olanlardan demek. Neyse ki ben -çalışkan bir öğrenci olarak- sene içinde konuların çoğunu bitirmiştim. Amacım tüm yazı kafama göre yaşamaktı.

MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin