《~>1<~》

270 24 34
                                    

O gece içmiştim. Son olan olaydan sonra kendimi toparlayamıyordum. En son hatırladığım şey zifiri karanlıkta yürüdüğümdü. Nerede olduğumu, nereye gittiğimi bilmiyordum. Sonra her şey karardı.

◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇

Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlayamadım, üstümde kırmızı bir battaniye vardı. Hemen toparlandım ve bulunduğum salona göz gezdirdim, tanıdıktı.

Ortaokuldayken yakın arkadaşım olan, ama ayrı liselere gidince iletişimimizin neredeyse kesildiği kişinin evindeydim, Frank'in evi.

Aslında arkadaşım diyemezdim, "crush" olarak nitelendirsem daha iyi olur. Ona söylemeye hiç cesaretim olmamıştı, sonuçta ikimiz de erkektik.
Benim için bir sorun yoktu ama karşı tarafın tepkisinden hep korkmuştum. Tabii eskide kalmıştı hoşlanma durumu, ikimiz de büyümüş ve değişmiştik en azından ben öyle düşünüyordum.

Frank her zaman içine kapanık ve biraz da asi biri olmuştu. Ama çok iyi anlaşırdık, ikimiz de o lanet okulda birbirimizle tanıştığımız için minnettardık.

Ben eski günlere dalmışken gelen adım sesleriyle başımı arkaya çevirdim. Onu görünce kalbim duracak gibi oldu. Eskiden sevdiğim çocuk, capcanlı bir şekilde; derin, ela yeşili gözlerini bana dikmiş karşımda duruyordu.

Ne olduğunu, nasıl buraya geldiğimi sormadan önce koşup ona sıkıca sarıldım.

Ayrılınca ona minnettarca baktım "Sanırım beni kurtardın." Güldü ve koltuğa yöneldi, eliyle oturmamı işaret etti.

Ellerini iki bacağının arasında birleştirdi ve bana baktı. Bakışları çok güçlüydü, hala içine kapanık halinin ardında gözlerindeki ışığı kaybetmemişti.

"Dün gece çalıştığım yerden dönerken yerde baygın birini gördüm, biraz daha yakınlaşınca onun sen olduğunu anladım, ben de seni sırtıma alıp eve getirdim, gitarımı biraz ezdin ama olsun." Göz kırptı. "Gece orası tehlikeli ve durumun iyi görünmüyordu, seni orada bırakamazdım."

Bir kaç saniye olanları sindirmek için kafamı yere çevirdim. "Sana ne kadar teşekkür etsem az, Frank. Beni oradan kurtardığın için çok teşekkür ederim."

"Ne demek, arkadaşım değil misin? Ne kadar uzun süre olmuş olsa da arkadaşlığımızı asla unutmam." hafifçe sırıttı. Ben de utangaçça gülümsedim. "Ah seni ne kadar özledim anlatamam Frank."
Tekrardan sarıldım, o da geri sarıldı.

"Bu arada çalıştığın yer neresi? Garsonluk falan mı?" Frank kıpırdandı "Aslında bir restoran'da akşamları sahne alıyorum, gitarım ve ben oluyoruz tek."

"Aaa anladım, müzikle uğraşman harika! Zaten müziği çok severdin, senin adına sevindim."

"Evet hem harçlığımı da çıkarmış oluyorum."

Konuşmak için ağzımı açmıştım ki telefonum titremeye başladı. Ekrana baktım ve eyvah! Annemden 14 cevapsız arama. Hemen telefonu açtım ve ilk özür diledim, sonra da olanları basitçe anlattım.

Annem hala sakinleşememişti ama endişeli hali hafiflemişti. Hemen eve gelmemi istedi, en azından hafta sonuydu.

Üzgünce Frank'e baktım. "Çok üzgünüm, gitmem gerek, annem tüm gece endişeden çıldırmış."

Frank ayağa kalktı "Sorun değil, daha da endişelendirmeden gitsen iyi olur."

Ben de ayağa kalktım ve ayakkabımı giydim. Vedalaşmanın ardından tam kapıdan çıkmıştım ki sormadan rahat edemedim "Ha bir de, bir ara tekrar buluşalım olur mu?"

Frank'in yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi "Ah tabii ki! Bunu sormanı bekliyordum."

Benim de yüzümde aynı kocaman gülümseme belirdi ve o gülümsemeyi tüm yol boyunca yüzümde taşıdım.

Lost Ones (Frerard)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin