12.Bölüm / Ses

394 18 2
                                    

 ✮ Bu bölüm biraz daha hızlı geldi. Ve oldukça kısa olduğunun farkındayım. Bunu özel bölüm ya da geçiş bölümü diyebilirsiniz. Bu bölümü hızlı vermememin diğer bir nedeni ise çok sevdiğim bir arkadaşımın yarın doğum gününün olması. Biraz erken oldu ama bu senin için, umarım beğenirsin. İyi ki doğdun,iyi ki varsın.♥ ✮

✮Bölüm şarkısı arkadaşımın hayranı olduğu P!NK'ten The Great Escape. Keyifli Okumalar !

Aldığım ağrı kesiciler hiçbir işe yaramamıştı. Aksine aldığım ilaç daha da baş ağrısına sebep olmuştu. Düne ait hiçbir şey hatırlamıyordum. Teyzem iş nedeniyle evde yoktu ve kendi başımın çaresine bakmak zorundaydım. Ona ihtiyacım da yoktu aslında. Bir şey içimi sıkıyordu.Ne olduğunu bilmediğim garip bir his. Boğuyordu resmen beni. Bunun yanında kraliçe olduğumu daha fazla umursuyordum.Sanki tüm dünya benim ellerimdeymiş gibi.Tabi önce cevabı bulunması gereken sorularımda vardı.Filmler de anlatılanlardan daha farklı bir cadılık...Ne olduğunu bildiğim ama çözemediğim...

İçimdeki o güç duygusunu şimdi hissetmeye başlamıştım.Ben bir kraliçeydim.Tüm cadılar benim hakimiyetimdeydi.Güçlüydüm.Ben Hayley Mapother'dım.Ve şimdi şu bilinmeyen konuya açıklık getirmenin vakti de gelmişti. Masamda duran laptopun kapağını yavaşça açıp,bilgisayarın açılmasını bekledim.Aklım hala dün ne olduğuyla ilgileniyordu bir yandan.Zihnimi o kadar zorlamama rağmen Kevın'ın buraya gelmesinden başka bir şey hatırlamıyordum.Bu çok garip değil mi? Fazlasıyla garip. Dünden öncesini hatırlıyordum tüm buna rağmen.Bir çocukla tanışmıştım,o gün şu göbek bağı zırvalığını araştırdığım zaman.Jeffrey'di sanırım adı.

Şu kitapları okumama rağmen hala cadılıkla ilgili pek bir şey öğrendiğim söylenemezdi.Ne olduğum hakkında en ufak fikrim bile yoktu.Vampirler veya kurtlar...Hepsi boş birer kavramdılar benim için...Ne olduğunu bilmediğim bir sürü zırvalık...Belki de kraliçe ben değilimdir ? Olmaz mı yani? Belki de bunlar kaçık birinin bana inandırmaya çalıştığı şeylerdi. Aptalın tekiyim ben bence... Telefonumu elime alıp Sophie'yi aradım.Yine telefonu çalıyordu ama cevap veren kimse yoktu.Aramayı sonlandırıp,kot pantolonumu giydim.En iyisi Sophie'nin evine bakmaktı. Her şeyi aptallık olarak görmeme rağmen hala Sophie'yi bulma çabam ne kadar ironik değil mi ?

Sophie'nin evine gidebilmem için orman yolunu kullanmalıydım.Diğer yoldan gitmek daha iyi olmasına rağmen daha uzun sürüyordu.Benim zamana ihtiyacım vardı.Ormana girdiğimde garip bir esinti,beni iliklerime kadar üşütürken ceketime daha sıkı sarıldım. Büyük bir çınar ağacının yanında durduğumda adımın söylendiğini hissedip arkama baktım.Ama kimse yoktu.Aynı şey tekrar oldu ve bu sefer yanıt verdim.

-Sen kimsin ?

Cılız bir ses daha geldi.

-Hey,beni duyuyor musun ?

Esinti daha da sertleşirken çınar ağacına yaslandım.

-Hayley.

Duyduğum sesle irkilip yeniden cevap verdim,yanıt alabilme umuduyla.

-Kimseye güvenme Hayley.

Ne demek istemediğini anlamadığım için tekrar bağırdım.

-Neden ?!

Esinti yaprakları savururken bilmediğim o sesten hala cevap bekliyordum.

-Asla vazgeçme Hayley.Sadece kalbini dinle,o sana doğru yolu gösterecek.

Bilmediğim sesin bu dediklerine karşı hala şaşkındım.Bir kez daha soru sordum.Ama cevap vermedi.Ve bir kez daha...Yine cevap gelmemişti.Son bir kez daha şansımı denedikten sonra yine yanıt alamayınca Sophie'nin evine doğru hızlı adımlarla yürümeye devam ettim.Zaman daralıyordu ve ben korkmaya başlamıştım.

SAVAŞÇIWhere stories live. Discover now