eighth

629 77 55
                                    

luke önlüğünü çıkarıp küçük odadaki askılığa astı, kapıyı açarak dışarı çıktı ve kasanın oraya doğru ilerledi. clay telefonuyla uğraşıyordu. luke kasanın yanına koyulan parayı alırken kafasını telefonundan kaldırdı. "bana donat alsana."

luke gözlerini devirdi. "saksı almaya gidiyorum, pasta yemeye değil."

"hadi ama luke!"

luke gözlerini devirdi, clay'in arkasından "kaltak" dediğini duysa da gülerek marketten çıktı ve birkaç sokak geçip saksı almak için küçük bir dükkana girdi. bayan waley buradan almasını istemişti.

kasiyere renkli saksıları nereden bulabileceğini sormayı düşündü fakat dükkan zaten küçüktü, luke koridor boyunca ilerledi ve üst rafta birkaç renkli saksi gördü. marketteki renklerin aynılarını alıp parayı ödedi, dükkandan çıktı. biraz yürüyerek bir pastane buldu.

clay'e karşı pislik gibi davranmayı seviyordu ve aslında donat almazdı ama bugün onun doğum günüydü. hatta iş çıkışı onu arkadaşlarının hazırladığı doğum günü partisine götürecekti.

pastaneye girip donatların olduğu cam mekana yürüdü ve aroma aroma dizilmiş tatlılara baktı. şekerli yiyecekleri fazla sevmediği için bu tatlılar için deli olmuyordu ama görünüşleri gerçekten güzeldi.

"çikolatalı olan harikadır" dedi bir ses ve luke sağına döndüğünde tamamen mest oldu diyebiliriz.

michael oradaydı. biraz eğilmişti ve makaronlara bakıyordu, yüzündeki belli belirsiz gülümseme kusursuzdu. gözleri atıştırmalıklara odaklanmış, yeni boyattığı mavi saçları havada fazladan yer kaplıyordu çünkü saçları gürdü ve luke için bu çok sevimliydi. ama michael saçlarını boyatmaya devam ederse saçlarının erken döküleceğini de biliyor olmalıydı. luke bunun için bir anlığına üzüldü.

"eğer fazla çikolatalı sevmiyorsan şu karamelli olanlardan da alabilirsin."

michael ona dönerek söylediğinde luke bakışlarını ondan çekerek donatlara baktı, güldü. "benim için değil."

"oh." michael makaronlara döndü. "anladım."

"clay'e" dedi luke gereksiz bir telaşla. "yani sen clay'i tanımıyorsun. uzun zamandır markette benimle çalışıyor ve iyi bir kızdır, tatlı sever. benden istedi ama ben ona 'hayır' dedim ve aslında almazdım ama bugün doğum günü ve umarım yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırabilmişimdir."

luke durdu, michael ona bakarak güldüğünde yine çok konuştuğunu fark etti ve bir küfür mırıldandı, kızaran yanaklarını gizlemek için donatlara döndü.

"hoşgeldiniz" dedi orada görevli olan çocuk. luke ona döndü. "karamelli, çikolatalı ve böğürtlenli olanlardan ikişer tane istiyorum."

çocuk kafasını salladı, michael'a baktı ve onu önceden tanıyormuş gibi selam verdi, michael da aynı şekilde ona karşılık verdi ve çocuk donatları doldururken söyledi. "ashton bir şeyler istemiş sanırım, onlar hazır mı?"

çocuk kafasını salladı, bu sırada donatları kutuya koymuştu. kutuyla birlikte arkasındaki tezgaha bıraktı ve bir kapıdan geçti, geri döndüğünde elinde bir poşet vardı. poşeti michael'a uzattı.

"teşekkürler, tom" dedi michael poşeti alırken. tom isimli çocuk gülümseyerek karşılık verdi ve luke'un kutusunu da kapatıp poşete koydu, luke'a uzattı. "afiyet olsun."

luke parayı öderken teşekkür etti ve michael ile yan yana pastaneden çıktılar. luke markete doğru giderken michael da yanında ilerliyordu.

"clay'in hepsini yiyebileceğine emin misin?" diye sordu michael. "kızlar genellikle 10 tane isteyip iki tane yiyor."

"bugün doğum günü" dedi luke gülümseyerek. "bu kutulardan üç tanesini daha yiyebilir. tüm yıl bu günü bekliyor."

"kulağa güzel olacak gibi geliyor."

"clay'in doğum günü harikadır. bir sürü arkadaşı olduğu için her zaman onun için bir şeyler hazırlayanlar olur."

michael gülümsedi. "belki ben de gelirim."

şaka için bunu söylemişti fakat luke bu düşünceyle midesinde bir kasılma hissetti. "gelebilirsin. harika olur."

"clay beni tanımıyor bile" dedi michael. luke omuz silkti. "partilerinde çok yemek artıyor. en azından daha az zarara girmiş olurlar. ayrıca clay'i seversin, eğlencelidir. kesinlikle gelmelisin."

"belki gelirim" dedi michael. durdu ve telefonunu çıkardı. luke ona baktığında gülümsedi. "haberleşmek için telefon numarana ihtiyacım var, sarışın."

"ah, doğru." luke telefon numarasını söyledi. michael onu kaydetti ve çıkış saatini sorduktan sonra biraz daha konuştular. bu sırada marketin önüne gelmişlerdi. ayrılacakları zaman; michael, luke'a haber vereceğini söyledi ve birbirlerine görüşeceklerini söyleyerek ayrıldılar.
 
 

challenge yapıyorum okumadan geçebilirsiniz

@calfect tşk<3

1- harry'ye taktım

2- sınavların stresi yüzünden bölüm yazamadığımı fark ettim

3- guaj boyaları temizlemek çok yorucu

4- 10 tane tarih kitabı okumam gerekiyor, eğer tarihe ilgili olan varsa önerilere açığım

5- bu dönem ilk sınav notlarım -genellikle- sabit olarak 50

6- 6. sınıfta falan şu trt çocuk'ta çıkan yarışmalardan birine katılmak istiyordum

7- galerim harry doldu amk

8- sarı bende huydur

9- şu parmağı kaplayan yüzüklerden istiyorum harikalar

10 - kolye ya da bileklik almak istiyorum ama aynı zamanda bu kolye ya da bilekliğin bir anlamı olsun istediğim için öylece alamıyorum tşk

isteyen herkes yapsın çünkü herkesin ismini bilmiyorum ama yapın<3

supermarket flowers || muke (+)Where stories live. Discover now