Gelen babam değildi.

Archer tek kaşını kaldırarak beni baştan aşağı süzdü. Bakışları kısacık şortun sınırlarında ve bacaklarımda biraz fazla zaman geçirince yanaklarımın kızardığını hissettim.

"Sen miydin?" Dedim biraz rahatlama hissederek en azından gitmeden önce onunla biraz vakit geçirebilecektim.

Archer sonunda boğazını temizleyerek "Başka birini mi bekliyordun?" diye sordu asabi bir ses tonuyla "Hem de bu kılıkta?"

Kollarımı göğsümde bağlayarak ağırlığımı sağ ayağıma verdim.

"Evet."

Archer'in bakışları karardı ve hızlı hızlı seğirmesine bakılırsa çenesinde ki bir kas aşırı mesai yapıyordu.

"O zaman ben seni rahatsız etmeyim."

Elimi havada sallayarak arkamı dönüp gülümsememi ondan gizlemeyi başardım.

"Sorun değil, babamı bekliyordum gelebilirsin."

"Baban dışarı çıktı. Dex ile beraber halletmesi gereken bir... bir şeyler varmış."

Başımla onaylayarak valizi açmaya uğraşırken kapının kapandığını duydum. Oda bir an için o kadar sessizleşti ki bir sinek kanat çırpsa rahatlıkla sesi duyulurdu.

Tam onun içeri girmediğini ve yalnız kaldığımı düşünürken Archer'in güçlü ve rahatlatıcı sesi odayı doldurdu.

"Benden nefret ediyor olmalısın."

Böyle bir şey beklemediğimden aniden başımı uğraştığım işten kaldırıp ona baktım. "Neden senden nefret edecek misim?"

Archer sıkıntıyla ofladı ve elini saçından geçirdi. Saçının yol yol haline bakılırsa bunu çok sık tekrarlayıp duruyordu.

"Babanı buradan bilmediği bir dünyaya ve muhtemelen bir savaşın ortasına götüreceğim," bana doğru bir adım atıp sonra kendini durdurdu ve "Yapmak zorunda olduğum şeylerin sana zarar veriyor olması beni öldürüyor. Benden nefret etmeni istemiyorum ama..."

"Senden nefret etmiyorum." Diyerek kestim sözünü daha fazla ileri gitmeden.

Kaşlarını kaldırarak şüpheyle yüzüme baktı. "Etmiyor musun?"

Masum çocuksu duruşuna bakarak gülümsedim. "Hayır, etmiyorum" dedim başımı iki yana sallayarak. " Babamın anlayamadığım bir şekilde zamanda yolculuk yapacak olması bana kafayı yedirecek kadar delice geliyor ama anlıyorum. Ailen, sevdiklerin diğer masum insanların hayatı tehlikedeyken senden daha farklı davranmanı da beklemiyorum."

Kotlarımı alarak dolaba yöneldim ve onları rafa yerleştirip arkamı döndüğümde onu elinde tişörtlerimle tam arkamda bulunca şaşırarak duraksadım.

"Babam benim tek ailem," dedim elindeki tişörtleri alırken gözümü ondan kaçırdım ve püsküllü bir kazağın iplikleri ile oynamaya başladım. "Annemi kaybettikten sonra babam benim her şeyim oldu. Onu kaybedebilecek olma fikri beni,"

Sustum. Devamını getiremeden hızlı bir nefes alarak dolaba döndüm ve tişörtleri ruh halime ters bir sakinlikle rafa yerleştirdim. Döndüğümde Archer bana daha da yakın bir mesafede duruyordu. Kopkoyu türkuaz mavisi gözlerine bakarken kalbim heyecanla tekledi.

"Bunca olayın içinde, yapmak zorunda olduğun şeyler için benden özür dilemen, duygularımı önemsemen çok ince bir davranış." Dedim titrek bir nefes vererek. "Teşekkür ederim."

Uzanarak gözümün önüne düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı ama elini geri çekmeden yüzümde tutmaya devam etti.

"Ona bir şey olmayacak. Sana geri dönmesini sağlayacağım."

Geçmişten GelenWhere stories live. Discover now