Prolog

83.3K 2.6K 351
                                    


"Moglie e buoi dei paesi tuoi villagio."
*evleneceğin kadını ve ineği kendi köyünden seç.

Babamın acımasızca söylediği bu sözleri duyar duymaz yüzüne, "Beni lanet ineğin tekiyle bir tutuyor olamazsın!" diye yüksek sesle bağırdım. Babam ona karşı çıkılmasına alışık olmadığından ağzımdan çıkanlar üzerine önce irkilmiş ardından da bana saniyesinde çattığı kaşlarıyla çerçevelenen tehditkâr bir bakış savurmuştu.

"Laflarına dikkat et, Beau! Pişman olacağın şeyler söylemeni istemem!" diyerek beni tehdit etmekten çekinmedi.

Masasının karşısındaki deri koltukta sanki sivri bir dikenin üzerindeymişçesine rahatsız, çileden çıkmış şekilde oturuyordum. Öfkem bir hastalık olsaydı tam şu anda suratının ortasına kusmayı dileyecek kadar midem bulanıyordu.

Biraz önce beni Amerika'nın en güçlü yer altı suç örgütü olan Rossino'ların büyük oğlu, Lucca Rossino'yla evlendireceğini ve bu konuda seçme şansımın olmadığını dile getiriş şeklini tıpkı o adamla evlenerek alacağım soyadı gibi hazmedemiyordum. 

Suratımı tiksintiyle pencereye doğru çevirdim. Başka bir zaman olsa belki ondan korkar ve susardım ama hayatımı mahvedecek bu kararı aldığını söylerken değersiz bir malmışım gibi konuşması, bardağı taşıran son damla olmuştu. Yıllardır aramızda süre gelen sessiz savaşı şu anda neredeyse oldukça sesli şekilde kazanmak üzereydi.

Aslında bu yaptığına şaşırmamam gerekiyordu. Bu, bizim gibi ailelerde uzun yıllardır uygulanan katı bir gelenekti. Kendimizden olmayanı asla aramıza almaz, arkadaş olmaz ve sonuçta İtalyan kanı taşımayan bir erkekle asla evlenemezdik ama ben daha 18 yaşındaydım. Evlenmek hele ki tanımadığım bir adamın karısı olmak bu hayatta istediğim en son şey bile değildi. 

Sessizliğimi bir kabulleniş sayan babam, biraz önceki gergin halinden sıyrılıp; benim ruh halimi de elinin tersiyle savuştururcasına keyifle karşımda sırıttı. Kendinden emin, aldığı karardan memnun ve rahat görünüyordu. Ne desem onun umurunda olmayacaktı çünkü o Rossino'larla anlaşmasını çoktan yapmış, kendini güçlü bağlarla sağlama almıştı.

"Bu evlilik olacak ve sen de bundan memnuniyet duyacaksın. İtiraz edemeyeceğini zaten bilmen gerekiyordu," dedi vakur bir edayla.

Kısılan gözlerimle son bir defa daha onun yıllar içinde giderek artan zalimliğini yansıtışını ve anlayışsız tavrını izliyordum. Çocukluğumdan beri etrafta hep bu insanı sinir eden tavırla gezinirdi. Güldüğünü gördüğüm anlarda bile ciddi ve korkutucu görünmeyi başarıyordu.

Gözlerimi son sözleri üzerine rahatsızca kırpıştırdım ve mümkün olmadığını bilsem de söylediklerini hazmetmeye çalıştım. Sesim boğazımda yok olmuş gibiydi. Konuşamıyordum; dilimde yuvarlanan acımasız kelimeler bir türlü dışarı çıkmıyordu.

Gözlerini üzerimden bir an olsun ayırmadan koltuğunda rahatça geriye yaslandı ve "Çok yakında nişanınızı ilan edeceğiz. Sen de şimdiden bir Rossino olmaya kendini alıştırsan ve ona göre davransan iyi edersin. Tüm bunlar aslında senin de çıkarına..."

Yavaşça ayağa kalktım ve suratına bakarak, "Pişman olacaksın," diye fısıldadım.

Kızsa da bir şey söylememeyi tercih etti ama dişlerini sıktığını ve kendini bana bağırmamak için zor tuttuğunu gerilen çenesinden anlayabiliyordum. Arkamı döndüm ve hızla kapıya doğru ilerledim.

Yine de odasından çıkarken son sözleri, "Ne dersen de, unutma ki; Donna danno, sposa spesa, moglie maglio,"  oldu.

*erkek saltanatını sürer, yöneten ise kadındır.

Tüm iplerin aslında benim elimde olacağını söylerken bile kendisini bu kartelin içinde güçlendirmenin, beni bizimkinden daha güçlü bir ailenin içine sokarak yükselmenin peşindeydi. Ölüm fermanımı kendi elleriyle itinayla yazmıştı ve celladıma yani müstakbel kocama hayatımın ipini çekerken evlilik yeminiyle bağlanmamı bekliyordu.

Onun her durumda söylemeyi adet edindiği bu saçma İtalyan deyişlerinden de evleneceğim adamdan da öleceğim güne dek nefret edecektim.

Yeni gelenlere not İnstagram adresim💋💋

                        Seda.meydan

L U C C A  •Kitap Oldu•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin