Bölüm 11 - Gaflet

Start from the beginning
                                    

Ona sinirlendiğimi fark etmesin diye ellerimin yumruk halini alma iç güdüme engel oldum ama merkezden çıktığım an ellerim otomatikman yumruk halini aldığında bu sefer buna karşı koymadım. Öfkeni kontrol et, öfkeni kontrol et.

Bu halde odaların olduğu binaya girdim ve asansöre doğru yöneldim. Asansör gelip kapılar açıldığında adımlarımı tam içeriye atacakken duyduğum ses bunu yapmama engel oldu.

"Hey, Kar Tanesi!"

Zaten sinirli bir ruh halinde olduğumdan arkamı dönüp de sesin sahibine baktığımda bu sahibin her zamanki çizilmiş, yüzünden hiç düşmeyen çarpık gülümsemesini görmem o atmamak için sıktığım yumruğun özgür kalmasına neden olmuştu.

Böyle bir şey yapacağımı haliyle hiç beklemeyen Drake, yumruğumun etkisiyle sağa çevrilmiş suratını tutarak şaşkınlıkla bana döndü.

Bunu neden yaptığımı ikimizde anlamaya çalışırken yumruk ile vücudumdan ayrılan öfke sayesinde birden kendime gelerek ne yaptığımın farkına vardım.

"İyi misin?"

Çenesini ovuşturarak bana bakıyordu.

"Mükemmelim," dedi darbe aldığı halde yapmaktan vazgeçmediği çarpık gülümsemesiyle. "Ama aynı yumruğu düellodaki rakibine atsaydın o iyi olmazdı." Yaklaşıp parmaklarımı yumruk attığım yere dokundurduğumda yüzünü buruşturdu. "Buz tutsam iyi olur. Sorun yok." Eliyle asansörü göstererek beni içeri girmem için yönlendirdi.

Drake bizim grubumuzda değildi, bu başarısızlığımın başkalarının konuşma konusu olduğunu gösteriyordu. Ya da başarımın. Sonuçta istediğim emelime ulaşmıştım. Ama şimdi, emelimin kendi adıma iyi mi, yoksa tam tersine kötü sonuçlar mı doğuracağından emin değildim.

Bu konuda onunla konuşmayı istemediğimden konuyu değiştirdim. "Öyle gülümsemeyi bırakmalısın." Zaten yüzünde asılı duran gülümsemesi daha da genişlerken "Neden?" diye sordu. Kaşlarımla yüzünü işaret ettim. "Bunun gibi durumlardan kaçınmak için. Fazla sinir bozucu."

"Sinirini bozan şeyin benim gülümsememden fazlası olduğunu düşünüyorum, yanlış mıyım?"

Sorusunu yanıtsız bıraktım ve sessizliğimin bir evet yerine geçtiğini anlamıştı. Elimi oda katıma basmak için kaldırırken önce o davranıp benim yerime odamın katına basmıştı bile. Hangi katta kaldığımı biliyor olmasını garip bulsam da bunu ona sormadım. Kendisi de teras katına basmıştı, aklıma terastaki o gece geldi. Bununla ilgili hiç konuşmamıştık ve sanki konuşulması gereken bir şeyler vardı ya da benim bir şeyler demem gerekiyordu. Böyle yapmak zorundaymışım gibi hissediyordum.

"Teşekkür ederim," dedim ve neden diye sormaması için de ekledim. "Terasta yaşanılanlar ve dediklerin için yani. Bazı şeyleri anlamama yardımcı oldu. Her ne kadar kafam hâlâ karışık olsa da."

Ve ağzımdan çıkan kelimeler kendime verdiğim iki sözden ilkini onun için ilk bozuşum oldu.

"Bir, hiçbir şey için teşekkür etmeyeceğim."

Donuk bakışlarıyla camdan dışarıya bakarken sanki dediklerimi yeni duymuş gibi bir andan bana döndü ve yüzüne gülümsemesini tekrardan kondurdu. Ama bu gülümseme diğerlerinden biraz farklıydı.

"Sevindim." Başka hiçbir şey demedi. Kendi katıma vardığımda asansör kapılarını açtı ve kendimi diken üstünde hissederek asansörden dışarı adımlamaya başladım. Birkaç saniye sonra Drake'in bana seslenişi nedeniyle durup ona dönmek zorunda kaldım. Kapı kapanmasın diye bir ayağını kapının önüne atmıştı.

Buzdan ZihinlerWhere stories live. Discover now